Gebze’de yaşanan elim olay milletimizin itibarı
bakımından sıkıntı verici bir vakadır. Elbette ki,
İtalyan bayanın başına gelen korkunç olay ülkemiz
dışında da herhangi bir yerde cereyan edebilirdi.
Olay bende şunu düşündürdü ki, insan hakları diye
Avrupa Birliği uyumu diye idam cezasını kaldıran
zihniyet şimdi bu hanımın, bizim bir misafirimiz
olan hanımın yaşama hakkını nasıl iade edecek? Ve bu
insanlık dışı fiili işleyen ve bu tiniyette olan
binlerce ahlaksız cemiyetimizde dolaşabilecek. İdam
cezası uygulanmasa dahi kanunlarda var olması bir
nebze de olsa caydırıcılık taşımaz mıydı?
Kur'ân-ı Kerim aklıselim sahiplerine hitap ederek,
"Ey temiz akıl sahipleri, kısasta sizin için
hayat vardır, umulur ki sakınırsınız."(1)
buyurmakta ve eğer bir katille karşılaştığınızda onu
öldürürseniz siz diri ve canlısınız; aksi hâlde
ölüsünüz demektedir. Bireyin ölü veya diri olduğu
herkesçe anlaşılabilecek bir şeydir; ama toplumun
ölü mü, yoksa diri mi olduğunu anlayabilmek için
ileri seviyede bir sosyal bilinç ve idrak
gereklidir.
Nitekim bu nedenledir ki ayetin başında, ".Eğer
temiz akıl sahibi, yüksek bir idrak, bilinç ve
anlayış sahibi iseniz bu hakikati idrak
edebilirsiniz." buyrulmaktadır. Dileyen
herkesin dilediği
her haltı işleyebildiği ve hiçbir itirazla kar-
şılaşmadığı bir toplum "ölü toplum"dur.
Hadis-i şerifte şöyle buyrulmaktadır:
"İyi
ve kötü davranışlar karşısında ilgisiz olan ve
hiçbir tepki göstermeyen kimse, canlılar arasında
sadece nefes alıp veren bir ölüdür."(2)
Günah
karşısında susmak korkaklığın belirtisidir; zaafın
ve ümitsizliğin göstergesidir; insanın kendisine,
topluma ve dürüstlüğe karşı sorumluluk bilinci
taşımadığının nişanesidir. Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a)
efendimiz, günah karşısında susmanın bir çeşit bidat
olduğunu buyurmuştur.(3)
Günah
karşısında susmanın hüsrandan başka neticesi yoktur.
Asr Suresi'nde "İman ve sâlih amel sahibi olan, ama
günah karşısında susan veya başkalarını hakka ve
doğru yolda direniş göstermeye davet etmeyen kimse
zarar ve hüsrandadır." buyrulmaktadır. İmam Cafer
Sadık hazretleri (a.s) şöyle buyuruyor:
"Allah Tealâ bir
topluluğa azap indirmeleri için bir grup melek
gönderdi. Melekler o topluluğun gözyaşları dökerek
dua etmekte olduğunu görünce, böyle bir topluluğa
neden azap edildiğini sordular. Rabb'ul-Âlemin,
'Onlar dua ve tazarruda bulunur; ama kötülükler
karşısında gerekli tepkileri göstermezler.'
buyurdu."
Bakara
Suresi'nin 251. ayetinde mealen "insanlardan bir
kısmı, diğerlerinin kötülük ve fesadını
engellemeyecek olursa bütün yeryüzü fitne ve fesada
boğulur." buyurulmaktadır.
Kötülüğe ve İyiliğe Karşı Susanı Allah Lânetlemiştir
İlim
şehrinin kapısı Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır:
"Şanı
yüce Allah, ancak marufu emretme ve münkerden
sakındırma ilkesini terk eden ümmetleri
lânetlemiştir."(4)
Hadis-i şerifte şöyle buyruluyor: "Gizlice ve kapalı
olarak işlenen bir günah, bütün toplumu tehdit
etmez; ama bir grup açıkça günah işler ve toplumun
geri kalanı onları engelleyebilecek güce sahip
olduğu hâlde bunu yapmaz ve susarsa Allah Tealâ o
toplumun hepsini birlikte cezalandırır."(5)
Allah
Teala, "Ateşi herkesi yakan fitnelerden korkun."
(6) buyurmaktadır.
İmam
Cafer Sadık hazretleri ( a.s), "Dine karşı
sorumsuz ve lâkayt davranan kimsenin gerçekte dini
yoktur." buyurur.(7) Cemiyetimizde haramlar
alenen işlenmekte ve ahlaksızlık her geçen zaman
diliminde yavrularımızı daha ziyade tehdit eder hale
gelmektedir. Evlatlarına işkence eden babalar,
yaşını doldurmamış masuma tecavüz edebilecek
zihniyetteki katiller, bunları biz ürettik, eğitim
sistemi, hukuk sistemi üretti. İnsan hakları
dedikleri sadece bir safsata. İslam nizami bunun en
alasını sunmakta ve insanın kendisini kabul etse de
etmese de evvela yaşama hakkını temin etmektedir.
Bugün içerideki katilin hakkını savunanlar o katilin
oraya nasıl girdiğini, dağdaki teröristi savunanlar
o eli kanlı eşkıyaların katlettikleri insanımızın
yaşam hakkını umursamıyorlar. Kötülükler alenen vuku
buluyor ve biz susuyoruz, biliyor muyuz ki, zulme
karşı susan dilsiz şeytandır?
-----------------------------------------------
(1)- Bakara, 179
(2)- et-Tehzib, 181
(3)- Bihar'ul-Envar, c.77, s.165
(4)- Nehc'ül-Belâğa, 193. hutbe.
(5)- Kenz'ül-Ummâl, 5515. hadis.
(6)- Enfâl, 25
(7)-Vesail'uş-Şia, c.11, s.44 |