Kuş kadar aşk!
Meryem Irmak
 
 

Şeyh-ül Ekber Ibn Arabi İlahi Aşk’ta anlatır:

“Allah rahmet etsin babam mıydı, amcam mıydı? Hangisiydi, tam bilemiyorum, ikisinden biri bana şu öyküyü anlatmıştı. Babam bir gün ormanda bir avcı görür. Avcı dişi bir kumru güvercini takip etmektedir. O anda aniden kumrunun erkeği çıkagelir. Dişisine bakar. Tam o sırada avcı dişi kumruyu vurur, öldürür. Bunu gören erkek kumru çaresizliğinden kendi etrafında fır dönerek havaya yükselir yükselir, öyle yükselir ki gözlerden kaybolur. “Gözümüzden kayboluncaya kadar o kuşa baktık” diye devam etti babam; “sonra, o kuş o yüksekliğe varınca kanatlarını kapattı, başını yere çevirdi ve çığlıklar atarak kendini yere sapladı, paramparça oldu, ezildi ve öldü. Bizse, hâlâ bakakalmıştık” diye anlatmıştı.
Ey âşık, bu bir kuşun yaptığı hareketidir. Peki, Allah aşkı uğruna senin tavrın nicedir?”

Yâ Hû!

Bu hikaye ne zaman aklıma düşse, ben de o avcılar gibi kalakalırım. Hatta biraz daha ileri gider, hayalimde o kuşun yerini alırım: Onunla soluğum kesilene kadar göğe kanat açar, yine onunla kendimi yere saplarım… Acının da kendine gore bir lezzeti var! Belki bu yüzden, hep aşık olurum, hiç maşuk olmam… Yerde yatan kuşu düşünmem ben. Acıyla havalanan aşık kuşun kalbine dalarım. Avcıların elinden değil, aşkın elinden ölmek caziptir… Kevser şarabı içmek, bu olsa gerek…Maşuk Hakk’a, Aşık Aşk’a yürümüştür…

                                          ***

Tıpkı incirde müşahade edilen vahdet ve kesret durumu her cevherde vardır: Akıl birdir; fikir bindir… Akıl birdir, düşünce menbaıdır. Fikirler ise çeşit çeşit olsa da, hep bir olan o aynı akıldandır.  “Koyun kurt ile gezerdi, fikir başka başk’ olmasa”. Fikirlerin çokluğu aklı iki yapmaz!

Aşk da birdir. Akıl, akıllıların kafasının içindeyse, aşk sevenlerin kalbindedir. Aynı aşktır, aynı akıl gibi. Tek’tir. Aşık, Aşk’a daha yakın, aşktanmış gibi gözükse de, maşuk gerektir. İkisi nasıl da kördüğüm! Ne aşıksız maşuk, ne maşuksuz aşık ve ne de aşık-maşuksuz aşk olur!

Aşk, ahadiyete benziyor! Aşık, vahidiyet; maşuk kesret adeta…Vahdette kesret kesrette vahdet bulununca, karşılıklı durunca, kalbi vuslat oluyor. Aşk oluyor!

Aşk olsun!

Kuş kadar olsun, Aşk olsun!

                                                     ***

Vahidiyet, kesrete hamildir. Lütfi Filiz’in verdiği örnek ile “yumurtada olup da henüz ortaya çıkmamış civciv” misali, insan-ı kâmilin herşeyi sevmesi, herşeyde kendini, kendinden olanı müşahadesindendir. Ayrı gayrı yoktur. Resulullah Efendimiz de (sav) miraçta dahi ümmetini dilerken ağyarı değil, kendinden olanı dilemiştir.

O’ndan (sav) olmayan var mı?

İllahû.

 

 

 
 
İstanbul - 05.08.2008
meryemirmak@gmail.com
http://sufizmveinsan.com