Şeyh-ül
Ekber Ibn Arabi İlahi Aşk’ta anlatır:
“Allah rahmet etsin babam mıydı,
amcam mıydı? Hangisiydi, tam bilemiyorum, ikisinden biri
bana şu öyküyü anlatmıştı. Babam bir gün ormanda bir
avcı görür. Avcı dişi bir kumru güvercini takip
etmektedir. O anda aniden kumrunun erkeği çıkagelir.
Dişisine bakar. Tam o sırada avcı dişi kumruyu vurur,
öldürür. Bunu gören erkek kumru çaresizliğinden kendi
etrafında fır dönerek havaya yükselir yükselir, öyle
yükselir ki gözlerden kaybolur. “Gözümüzden kayboluncaya
kadar o kuşa baktık” diye devam etti babam; “sonra, o
kuş o yüksekliğe varınca kanatlarını kapattı, başını
yere çevirdi ve çığlıklar atarak kendini yere sapladı,
paramparça oldu, ezildi ve öldü. Bizse, hâlâ
bakakalmıştık” diye anlatmıştı.
Ey âşık, bu bir kuşun yaptığı hareketidir. Peki, Allah
aşkı uğruna senin tavrın nicedir?”
Yâ Hû!
Bu hikaye ne zaman aklıma düşse, ben
de o avcılar gibi kalakalırım. Hatta biraz daha ileri
gider, hayalimde o kuşun yerini alırım: Onunla soluğum
kesilene kadar göğe kanat açar, yine onunla kendimi yere
saplarım… Acının da kendine gore bir lezzeti var! Belki
bu yüzden, hep aşık olurum, hiç maşuk
olmam… Yerde yatan kuşu düşünmem ben. Acıyla havalanan
aşık kuşun kalbine dalarım. Avcıların elinden değil,
aşkın elinden ölmek caziptir… Kevser şarabı içmek, bu
olsa gerek…Maşuk Hakk’a, Aşık Aşk’a yürümüştür…
***
Tıpkı incirde müşahade edilen vahdet
ve kesret durumu her cevherde vardır: Akıl birdir; fikir
bindir… Akıl birdir, düşünce menbaıdır. Fikirler ise
çeşit çeşit olsa da, hep bir olan o aynı akıldandır. “Koyun
kurt ile gezerdi, fikir başka başk’ olmasa”.
Fikirlerin çokluğu aklı iki yapmaz!
Aşk da birdir. Akıl, akıllıların
kafasının içindeyse, aşk sevenlerin kalbindedir. Aynı
aşktır, aynı akıl gibi. Tek’tir. Aşık, Aşk’a
daha yakın, aşktanmış gibi gözükse de, maşuk
gerektir. İkisi nasıl da kördüğüm! Ne aşıksız maşuk, ne
maşuksuz aşık ve ne de aşık-maşuksuz aşk olur!
Aşk, ahadiyete benziyor! Aşık,
vahidiyet; maşuk kesret adeta…Vahdette kesret kesrette
vahdet bulununca, karşılıklı durunca, kalbi vuslat
oluyor. Aşk oluyor!
Aşk olsun!
Kuş kadar olsun, Aşk olsun!
***
Vahidiyet, kesrete hamildir. Lütfi
Filiz’in verdiği örnek ile “yumurtada olup da henüz
ortaya çıkmamış civciv” misali, insan-ı kâmilin herşeyi
sevmesi, herşeyde kendini, kendinden olanı
müşahadesindendir. Ayrı gayrı yoktur. Resulullah
Efendimiz de (sav) miraçta dahi ümmetini dilerken
ağyarı değil, kendinden olanı dilemiştir.
O’ndan (sav) olmayan var mı?
İllahû. |