MUHABBET-İ  A’Lİ  MUHAMMED (s.a.v)
Nur Cihan
 

Sal salli alaaaaaa seyyidinaaaa  A’liii Muhammeeeeed

Sal salli alaaaaaa mürşidinaaa  Şah-ı Velayeeeeeeeeet

Ey gönül, sakın gama kendinde yol verme, kendini kedere kaptırma. Cihanda, ruhen sana yakın olmıyanların, nâ mahremlerin sohbetine katılma. Madem ki, kuru ekmekte, tereyi yeter buluyor; bunlarla kanaat ediyorsun, el âlemin mağrur bakışlarına, bıyık bükmelerine zerre kadar değer verme.
************

Aşk odur ki, halkı neşelendirir, sevinç içinde bırakır. Aşk odur ki, neşelere neşe katar. Bizi, anamız doğurmadı. Bizi o aşk doğurdu. Bizi doğuran o anaya yüzlerce rahmet, yüzlerce aferin!
********
Her tarafı keder, üzüntü kaplasa, bütün insanlar kederli olsalar, âşka sıkıca tutunan kişi, kedersizdir. Zerreye bak o zerre aşka ayak bastı da, öyle bir hâle geldi ki, o zerre bir cihan oldu, iki cihanı da tuttu,

Hz. Mevlâna Muhammed Celaleddin-i Rûmî (k.s.)

***
ZAMAN’IMIN BABASINA
(Ali ÖZtaylan için)

Daima dediğiniz gibi” kar zarar A’li yi sevdik.”.
”İsmimiz Ali olabilir..Ali’ yi sevmek kolay ..

Maksat  A’Lİ(en yüce) ye varmak “diyordunuz...
Ben sizi sevdiğim için hep kardaydım..
Zararım kar üstüne kardı..

Muhabbeti A’lim Nur üstüne Nur’u Muhammed’di..

Masalımız başladığı gibi bir Arabi hayali ile sanki sonlandı..
Yada herşey yeniden başladı

Yeni hayalimizdeki Arabi kitabının adı “ Lübbül Lüb-Öz’ün Öz’ü” ydü..
Hayalden gözlerini açınca kitabın ilk gelen sayfasına baktı...
Sayfa başlığı İnsan-ı Kamil’di..

Düştü gene yollara
Nuh’un gemisi ile “B” sırrına
Kavuştu iki dost
Can ile Canan

Bu kavuşma da sırrın sırrı
Özün özü açılacaktı
Garip bilmez,sadece neş’e deydi o
Hoş sohbetler oldu ..Yazılar okundu..
Ağlandı..Sarınıldı..Eller öpüldü de öpüldü..
İki Can çay içtiler bol  bol
Bardaklar değişildi
Çaylar karıştı
Şekerler boşaldı

Herşey sanki sarhoştu
Mestlik buymuş
O Pir-i Muğan’ın elindeki çaydan sarhoştu
Rahat ve teklifsiz bir muhabbetti
Bu  muhabbet-i A’li den Nur Muhammed hasıl olacaktı

Beklenen  an ,beklenen aşk nihayet teşrif edecekti

Ali kapısında beklemişti

Hane’ye girmek için sabırla ve hep korku ile ümit arasında

Ali kapısında uzun uzadıya, belkide bir AN kadar kısa tutulmuştu

Ahh dost, ahh sevgili bak ne yaptı..

Bir an da
Uzattı kolunu
Çekti kendine evladını
Ve yasladı çocuğun başını Kalbine

Buram buram Kabe kokuyordu Secdagahı
O Mihrabtı
O Mihrab-ı Resul-ü Aba

Mabed’i Kabe’ydi
İmam’ı Kabe’ydi
Zaman’ın Babası Kabe’ydi
Canlı Kur’an- ı Kabe’ydi

Dini İmanı Kabe’ydi

Kalbinde ağlıyordu
Babası ağlıyordu

Çocuk Ya Resullah (s.a.v )diyordu
Canlı capcanlı yaşıyordu
Bana herşeyi capcanlı yaşattınız diyordu
Hayal değildi.... Hayal değildi....

O Ali kapısı,Mabed-i Resul olmuştu
O Mihrabtı ,O A’ba

Öyle şefkatli bir Baba
Hem eşi, hem anası ,hem evladı bir Pençe-i Aba
Gözyaşları sevinçten di
Burada hüzün değil neşe vardı..
Huzur ve saadet-i bayram
Yaşayan Ölüler vardı

Bu Tek Vücud’un Kalbindeki
”Kalbinin bir köşesindeki “
O Bahri Umman’ın
 İncilerinden biri olabilirdi
Ait olduğu yer

ZAT’en kendisinden başkası değildi

Ahhh herşey ne güzelmiş

Ne saadet ve zevk
Artık ferah bahar ,cennet, gül ve lale

Danseder hepsi Sema ile Sema‘da

Benim dostum Hay’dır
O Cami’ül Esma’dır

O’dur Mabed’im
Bastığı yer Kıblem
Yattığı yer Vatanım
Bedeni Bedenimdir
Yaşamayan bilemez
Yaşamak için ölmek lazım

Kınamayın sakın Bizi
Biz kınanandan ve kınayandan değiliz
Biz kuralların ötesindeyiz
Ölüden diri -diriden ölü çıkartırlarmış
Can dan Canan -Canandan Can çıkarırlarmış

Bir çocuk daha Babasına kavuştu

Yetimken kalbini buldu

Kimsesizken tüm kainat aynı oldu

Muhabbetten Nur Muhammed hasıl oldu...

********

Sal salli alaaaaaa seyyidinaaaa  A’liii Muhammeeeeed
Sal salli alaaaaaa mürşidinaaaa    Şah-ı Velayeeeeeeeeet

*KENDİMİZ İÇİN AÇIKLAMA:
İlk 11 bölümlük yazı ile A’li Kitabı bitti sanmıştım..Şimdi anladım ki ;”2. Kitapta NUR(foton kuşağı) ile başalayan A’li Kitabının açıklaması sandığım,( yine 11 nüsha olan birinci de anlatılan herşeyin daha açık yazıldığı) 2.bölümde  sona erdi...:”Yani ilk başladığıçtaki Nur’un hayat bulması ile sonlandı.. Okuyan herkese mübarek olsun..:)Yazılar daima canlıdır ..Onlara hayat verense bizim inancımızdır..Kendi inandığımız –iman ettiğimiz, hayallerimiz-dinimiz  de canlıdır..Kendimizi sınırlamayalım lütfen..Sınır bize göre sınırsızdır...
Daima Zamanın Emanetçisi A’li bir Ruh’a emanetiz.. Amin...

 

 

 
 
24.06.2008
nuralem7@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com