“Ben Muhammediyim” sözü
her kişinin değil er kişinin kelamıdır. Her insan bu
sözü söyleme cesaretini kendinde bulamaz. Zira,
Muhammedi olabilmenin olmazsa olmaz şartları vardır.
Şayet kişi bu temel şartları kendinde taşımıyorsa bu
sözün manasının manevi ağırlığı altında ezilecektir. Bir
insanın Muhammedi olabilmesi için taşıması gereken temel
vasıfları şöyle sıralayabiliriz:
Muhammedi
olabilmemiz her şeyden önce büyük bir fedakarlık
gerektirir. Öncelikle, nefsimizden başlayarak birçok
kişisel menfaatten feragat edebilmeliyiz. Karşımızdaki
insanı daima kendimize tercih edebilmeliyiz. Mülkün
sahibinin ve varisinin Allah olduğunun bilincinde,
muhtaciyet şartlanmasından arınmış olmak kaydıyla
ihtiyaç sahibi görünümünde açığa çıkanın da Hak olduğunu
müşahede ederek Hakk’ın eli olarak herkese yardım
elimizi uzatabilmeliyiz.
Muhammedi
olabilmek için vericiliği pratikte yaşayabilmemiz önem
taşır. İnsanlara maddi ve manevi ikram ve ihsanlarda
bulunarak karşılık beklemeksizin kendimizdekileri
karşımızdakilerle paylaşabilmeliyiz senliksiz ve
benliksiz bir biçimde. Her türlü menfaat duygusundan
arınabilmeliyiz.
Muhammedi
olabilmek için İlahi vechi (Allah isimlerinin
manalarını) yöneldiğimiz her noktada algılayabilmeliyiz.
Yaratılan her birimin O’nun farklı bir özelliğinin açığa
çıkışından ibaret olduğunun farkındalığını her an
yaşayabilmeliyiz. Karşımızda O’nu Zahir olarak
görürken kendi hakikatimizde de Batın olduğunu
bilerek, kendi hakikatimiz olan tekil varlığı içsel ve
dışsal olarak hem afakta hem de enfüsde tüm boyutlarıyla
görebilmeliyiz.
Muhammedi
olabilmek için Allah için sevebilmeli ve yine Allah için
buğz edebilmeliyiz. Bu ölçü bizzat Allah Rasulü
tarafından verilmiştir. Yaşamda ve ölüm ötesi boyuttaki
tüm oluşumların Allah’a yönelik olduğunu,hakiki fail ve
oluşturucunun O olduğunu yaşarken bu hakikati
tereddütsüz deneyimleyebilmeli ve hissedebilmeliyiz.
Hay’dan gelip Hu’ya giden yolculukta tüm
birimlerin aynı seyirde olduklarını fark edebilmeliyiz (rücu
hakikati). Seyrimize Allah’tan başlayarak Allah ile
sürdürmeli ve neticede tekrar Allah’a vasıl olmanın
zevkini beka sırrıyla yaşayabilmeliyiz.
Muhammedi olabilmek için
hiçbir zaman insanlar arasında ayrım yapmamalıyız.
Yolumuz mutlak birlik yoludur. Bu yolda tefrika
çıkaranlar Muhammedi olamazlar. Çünkü Muhammediler,
vahdet ehlidirler ve Allah’a B sırrıyla (her şeyin
merkezinde oluşu) iman etmiş olanlardır.
İnançlı inançsız tüm birimlere Hak nazarıyla bakarlar.
Onlar, lütfun ve kahrın tecellisinden başka bir şey
görmezler. Bu özellik, Fatırları tarafından onların
fıtratına dercedilmiştir. Musa Aleyhisselam’da olduğu
gibi Firavun’da da Hakk’ı müşahede edebilme marifetine
ulaşarak bu özellikleriyle avamdan ayrı bir hususiyet
taşırlar. ”Cennet bizim olsun,Cehennem onların”tarzı bir
anlayış onların lügatında geçmez.
Muhammedi
olabilmek için Kadere mutlak anlamda tam teslimiyet
gereklidir. Her şeyin Tek varlığın takdiri, dilemesi,
yaratmasıyla zuhur ettiğinin farkında olabilmek, gerçek
anlamda sükuna erebilmek için zaruridir. Mevla’nın ne
eylerse güzel eyleyeceği aşikârdır. Önemli olan Mevla’yı
özümüzde bulup hissedebilmemiz, Hiçlik okyanusuna gark
olup Hepliği bütünsel olarak yaşayabilmemizdir. Yaşamda
yersiz ve hikmetsiz hiçbir şeyin olmadığını
görebilmeliyiz.
Muhammedi
olanlar aynı zamanda sadakat ehlidirler.Sıddık olanlar,
ahde vefa gösteren sadıklardır. Bütün oluşlarda bu
seçkin sadıkların tasarrufu söz konusudur. İyi ve kötü
gününüzde daima onları yanınızda hazır bulursunuz.
Zahiren yanınızda bulunmasalar da kalben (şuur
boyutunda) sizinle alakadardırlar.
Kısacası Muhammedi olmak, Allah ahlakıyla ahlaklanmaktan
ibarettir. Kur’an ahlakı da denebilir buna. Bu gerçeği
fark etmek, bizi evrensel sistem ve düzenin değişmez
yasalarına götürür. Zira Kur’an, yaşam sisteminin
açıklayıcısıdır. |