Muhammedi Olabilmek
Nazım Akpınar
 

“Ben Muhammediyim” sözü her kişinin değil er kişinin kelamıdır. Her insan bu sözü söyleme cesaretini kendinde bulamaz. Zira, Muhammedi olabilmenin olmazsa olmaz şartları vardır. Şayet kişi bu temel şartları kendinde taşımıyorsa bu sözün manasının manevi ağırlığı altında ezilecektir. Bir insanın Muhammedi olabilmesi için taşıması gereken temel vasıfları şöyle sıralayabiliriz:

Muhammedi olabilmemiz her şeyden önce büyük bir fedakarlık gerektirir. Öncelikle, nefsimizden başlayarak birçok kişisel menfaatten feragat edebilmeliyiz. Karşımızdaki insanı daima kendimize tercih edebilmeliyiz. Mülkün sahibinin ve varisinin Allah olduğunun bilincinde, muhtaciyet şartlanmasından arınmış olmak kaydıyla ihtiyaç sahibi görünümünde açığa çıkanın da Hak olduğunu müşahede ederek Hakk’ın eli olarak herkese yardım elimizi uzatabilmeliyiz.

Muhammedi olabilmek için vericiliği pratikte yaşayabilmemiz önem taşır. İnsanlara maddi ve manevi ikram ve ihsanlarda bulunarak karşılık beklemeksizin kendimizdekileri karşımızdakilerle paylaşabilmeliyiz senliksiz ve benliksiz bir biçimde. Her türlü menfaat duygusundan arınabilmeliyiz.

Muhammedi olabilmek için İlahi vechi (Allah isimlerinin manalarını) yöneldiğimiz her noktada algılayabilmeliyiz. Yaratılan her birimin O’nun farklı bir özelliğinin açığa çıkışından ibaret olduğunun farkındalığını her an yaşayabilmeliyiz. Karşımızda O’nu Zahir olarak görürken kendi hakikatimizde de Batın olduğunu bilerek, kendi hakikatimiz olan tekil varlığı içsel ve dışsal olarak hem afakta hem de enfüsde tüm boyutlarıyla görebilmeliyiz.

Muhammedi olabilmek için Allah için sevebilmeli ve yine Allah için buğz edebilmeliyiz. Bu ölçü bizzat Allah Rasulü tarafından verilmiştir. Yaşamda ve ölüm ötesi boyuttaki tüm oluşumların Allah’a yönelik olduğunu,hakiki fail ve oluşturucunun O olduğunu yaşarken bu hakikati tereddütsüz deneyimleyebilmeli ve hissedebilmeliyiz. Hay’dan gelip Hu’ya giden yolculukta tüm birimlerin aynı seyirde olduklarını fark edebilmeliyiz (rücu hakikati). Seyrimize Allah’tan başlayarak Allah ile sürdürmeli ve neticede tekrar Allah’a vasıl olmanın zevkini beka sırrıyla yaşayabilmeliyiz.

Muhammedi olabilmek için hiçbir zaman insanlar arasında ayrım yapmamalıyız. Yolumuz mutlak birlik yoludur. Bu yolda tefrika çıkaranlar Muhammedi olamazlar. Çünkü Muhammediler, vahdet ehlidirler ve Allah’a B sırrıyla (her şeyin merkezinde oluşu) iman etmiş olanlardır. İnançlı inançsız tüm birimlere Hak nazarıyla bakarlar. Onlar, lütfun ve kahrın tecellisinden başka bir şey görmezler. Bu özellik, Fatırları tarafından onların fıtratına dercedilmiştir. Musa Aleyhisselam’da olduğu gibi Firavun’da da Hakk’ı müşahede edebilme marifetine ulaşarak bu özellikleriyle avamdan ayrı bir hususiyet taşırlar. ”Cennet bizim olsun,Cehennem onların”tarzı bir anlayış onların lügatında geçmez.

Muhammedi olabilmek için Kadere mutlak anlamda tam teslimiyet gereklidir. Her şeyin Tek varlığın takdiri, dilemesi, yaratmasıyla zuhur ettiğinin farkında olabilmek, gerçek anlamda sükuna erebilmek için zaruridir. Mevla’nın ne eylerse güzel eyleyeceği aşikârdır. Önemli olan Mevla’yı özümüzde bulup hissedebilmemiz, Hiçlik okyanusuna gark olup Hepliği bütünsel olarak yaşayabilmemizdir. Yaşamda yersiz ve hikmetsiz hiçbir şeyin olmadığını görebilmeliyiz.

Muhammedi olanlar aynı zamanda sadakat ehlidirler.Sıddık olanlar, ahde vefa gösteren sadıklardır. Bütün oluşlarda bu seçkin sadıkların tasarrufu söz konusudur. İyi ve kötü gününüzde daima onları yanınızda hazır bulursunuz. Zahiren yanınızda bulunmasalar da kalben (şuur boyutunda) sizinle alakadardırlar.

Kısacası Muhammedi olmak, Allah ahlakıyla ahlaklanmaktan ibarettir. Kur’an ahlakı da denebilir buna. Bu gerçeği fark etmek, bizi evrensel sistem ve düzenin değişmez yasalarına götürür. Zira Kur’an, yaşam sisteminin açıklayıcısıdır.

 

 
 
Samsun - 11.09.2007
ahad103@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com