Hayatı
paylaşan çiftler arasında en çok bilinen sözlerden biri
de şüphesiz ki “Hayat Müşterektir” prensibidir. Bu
prensibi kabullenenler, yaşamlarını iyi ve kötü günde
her türlü olumsuz şartlara rağmen müşterek sürdürmeyi
göze almış olurlar. Özellikle inançlı bireylerde bu
birliktelik dünya yaşamıyla sınırlı olmayıp, ölümötesi
sonsuz yaşam boyutlarında da devamlılık arz edecektir.
Bu noktada bireyler, gerek dünyevi gerekse uhrevi yaşam
faaliyetlerinde iştirak düsturuyla hareket ederler.
Verdiğimiz bu ilk örnek, aile yaşantısıyla ilgilidir.
Daireyi biraz daha genişlettiğimizde sosyal yaşamda da
aynı prensibin geçerli olduğunu görürüz. Eğitimden
Sağlığa, Sanayiden Ticarete, Savunmadan Spora,
İletişimden Medyaya ve Bilime kadar aklımıza gelebilecek
tüm sektörlerde müşterek hareket kesinlikle söz konusu
olmaktadır. Zira, hangi yapılanma içinde yer alırsa
alsın bireyler ilgili oldukları pozisyonlarda bir ideal
ve ülkü etrafında birleşerek yekvücut olmaktadırlar. Bu
birliktelik bir bakıma yaşam sisteminin gerekliliğidir.
Yaşam sistemindeki tüm birimler birbirleriyle ilişkili
ve ilintili bir yapıya sahiptir. Canlı birimler
içerisinde belki de birbirlerinden farkında olarak ya da
olmayarak en çok etkilenen ve etkileşimde olan birim
insandır. Bu etkileşim, taklidi düzeyden tahkiki
düzeye kadar geniş bir skala arz eder. Taklit düzeyde
olanları Kur’an “maymun” kelimesiyle sembolleştirirken
Tahkik düzeyde olanları ise “Kamil”, “Salih” gibi
kavramlarla açıklar. Çizilen bu profiller, özellikle
sosyolojik ve psikolojik tahlil noktasında önem arz eder
diyebiliriz.
İnsanlık
âlemi, tarih boyunca müşterek noktaları tespit
edebildiği nispette terakki etmiş ve adeta bir insanlık
ailesi oluşturabilmiştir. Ne zaman ki egosunu,
hırslarını ve ihtiraslarını ön plana çıkarmış o vakit
değişik blokajlara ve kalıplarla kendi kendini
hapsetmiştir. Yaşanmış tarihi tecrübeler bunun en güzel
kanıtıdır. Günümüz İslam düşünürlerinden sayın Yaşar
Nuri Bey’in veciz tespitiyle “İnsanoğlu, bütün yollar
insan gerçeğine çıkar demedikçe daha çok medeniyetin
batışını izleyecektir.” Bu kaçınılmazdır. Bahsettiğimiz
tarzdaki sapmalar hemen hemen her alanda açığa
çıkabilmektedir. Gerek dünya siyasetine yön verme adına,
gerekse inanç bazında insanlığı iyileştirme adına
yapılan tüm faaliyetlerde bu yanlışlıkları fark
edebiliriz. Buna mukabil aynı idealler için yola çıkıp
insanlığı belirli müştereklerde birleştirme gayretinde
olan ve bu noktada model teşkil edebilmiş örnekler de
anımsanmayacak kadar çoktur.
Müşterek noktalarda buluşabilmek için öncelikle müşterek
değerlerimizin tesis edilebilmesi büyük önem arz
etmektedir. Bu değerlerin başında da değer kavramına
gereken değerin verilebilmesi gelmektedir diyebiliriz.
Çünkü özellikle günümüz dünyasında bu kavram oldukça
basite indirgenebilmekte ve göz ardı edilebilmektedir.
Örneğin, kendini değerli gören bazı topluluk ya da
toplumlar kendilerinden olmayanları değersiz kabul
ederek diğer toplumların nazarında değersiz konuma
düşebilmektedirler. (Beni İsrail örneğinde olduğu gibi).
Dolayısıyla asıl değerli olan insana ve insanlığa değer
verebilme erdemini gösterebilmektir kimseyi ayırt
etmeksizin. Farklılıkların, farklı oluş ve oluşumlardaki
zenginliği müşahede için yaratıcı düzen tarafından
oluşturulduğunu fark edebilmeliyiz kanımca. Evrenselliğe
açılabilmenin belki de ilk şartı bu farkındalığı
yakalayabilmektir.
Diğer
müşterek noktalarımıza ise bir çok örnek verebiliriz.
Örneğin öncelikle hepimizin insan oluşu bir müşterek
noktadır. Hayati unsur olan havayı soluyor oluşumuz bir
müşterek noktadır. Yaşadığımız Ülkemiz bir müşterek
noktadır. Öyle veya böyle inandığımız kutsal değerler
bir müşterek noktadır. Konuştuğumuz dil bir müşterek
noktadır. Üzerinde yaşadığımız dünyamız bir müşterek
noktadır. Yaşamın bizler için sonsuzluk arz etmesi ve
aynı akıbete doğru uzun ince bir yolda seyir halinde
oluşumuz bir müşterek noktamızdır. Hay (canlı, şuurlu)
oluşumuz bir müşterek noktamızdır. Yaratılan birimler
olarak Tümel Tek’in değişik yansımaları oluşumuz bir
müşterek noktamızdır. Aynı sisteme ve düzene bağlı
oluşumuz bir müşterek noktamızdır. Farklı boyutları ve
canlılarıyla aynı evreni paylaşmamız bir müşterek
noktamızdır. İlk insan kabul edilen Adem Nebi’den dolayı
benzer genetik özellikler taşımamız bir müşterek
noktamızdır. Örnekleri çoğaltabiliriz. Sadede gelirsek
inanç bazında yaşadığımız bir tecrübeyi sizlerle
paylaşarak yazımızı noktalayalım:
Aslen
Trabzonlu İbrahim isminde genç bir üniversiteli
kardeşimizle bir vesile tanışma imkanı bulmuştum. En son
görüşmemizde sohbet esnasında kendisinin Protestan
olduğunu ifade etti. Doğrusu biraz şaşırmıştım.
Ailesinin ise Müslüman olduğunu dile getirdi.
Hıristiyanlığı başkasının telkinleriyle
kabullenmediğini, bizzat araştırarak inandığına vurgu
yaptı. İnternet siteleri
www. incilturk. com . Bağlı olduğu kilise bizim
muhitte yer alıyor. Kendisiyle karşılıklı fikir
teatisinde bulunduk. Katolik mezhebindeki katı ve
şekilci anlayıştan bayağı yakındı. Papanın son Türkiye
ziyaretini değerlendirdik. Bendeniz, daha çok Allah
kavramına ve Sistemin işleyişine vurgu yaptım. Bu
tespitlerim ona ilginç gelmişti. O da inanç faktörünün
önem ve değerine dikkat çekerek Allah inancının
gerekliliğine vurgu yaptı. Fazla detaya girmeden belirli
müştereklerde buluşabilmeyi başarabilmiştik. Karşılıklı
tebessümle vedalaştık. Bu örnek olay da gösteriyor ki
farklı inançlarda da olsak yine de müşterek bazı hisler
taşıyabilmekteyiz. Birbirimizi külliyen reddetmek yerine
belirli noktalarda kabullenebilmemiz bizleri fazlasıyla
sevindirmeye yetmişti. Özellikle İsevilerle müşterek
noktalarımızın olabileceğini düşünüyorum. Zira Müslüman
camiaya en çok kin ve düşmanlık besleyenler Yahudiler
olmaktadır. Hemen peşinden putperest camia gelmektedir
sistemin gereği olarak. Sistemi daha iyi anlayabilme ve
anlatabilme adına belirli müştereklerde buluşabilme
temennilerimizle. .
--------------------------
Dipnot:İlgili Ayet Örneğini
İncelemek İçin Bkz.Maide Suresi Ayet 82-84 |