Mutlak hiçliğin olamaması ve zıttı olan Mutlak varlığın oluşta olma gereği - 3
V. Korhan Koral
 

Artık olmuş olan evrende gözlemlediğimiz sebep- sonuç ilişkilerinden meydana gelmiş olan olaylar, ister istemez bir zaman ve mekân içre düşünülmek zorunda olduğu için, böyle bir sebep-sonuç ilişkisinin ürünü olmayan ve bir nevi sebebi sonucu olan Varlık, zaman ve mekândan da münezzeh olmak durumundadır. Bizim gözlemlediğimiz âlemlerde kendini gösteren sebep sonuç ilişkileri, bu Mutlak varlığın sünnetullahından kaynaklanır ve bu ilişkiler içinde keşfettiğimiz her tür maddenin ya da türevlerinin (örneğin enerji; daha doğrusu enerjinin türevi maddedir ama üzerinde durduğumuz bakış açısına göre tersi de doğrudur) nedensellik kanunu, bir şeylerin sebebi olan maddeye ya da maddesel öze tanrılık vasfı vermemizi değil, aksine, tüm oluşlar ve şeyler sebep-sonuç ilişkisi içinde olduğundan tüm madde ve ötesine tanrısal bir görev vermemizi zorunlu kılar.

Bu açıdan, sünnetullahın olayları oldurma tarzı olan neden ve sonuç ilişkileri içinde cereyan eden oluşumlar, gökten inme bir yaratmayla değil, vasıtalar vesilesiyle meydana gelir. Her türlü evrensel evrim de, Allah’ın şeyleri bu sünnetullahıyla yaratmasından ötürüdür. Kur’an’a göre Allah, statik bir biçimde ya da kesikli olarak yaratmayı gerçekleştirmez. Her an yaratma halindedir. Allah’ın Halik (benzersiz ve sürekli yaratan), Bais (sebepleri yaratan) gibi isimleri, bu evrensel yaradılış mekanizmasına dikkat çeker. Öyle ki herhangi bir yaradılış başka herhangi bir yaradılışın aynısı değildir; yani bizim bakışımızda muazzam bir zaman içre olan evrensel oluş macerasında asla en küçük ya da büyük en eski ya da yeni hiçbir oluşum aynen tekrarlanmaz. Böyle bir yaratma, evrendeki bütün canlı ve cansız cisimlerin aynı anda ve birden yaratılması değil, bizim bakışımızda, yavaş yavaş ve her şeyin birbiriyle etkileşim halinde meydana gelmesidir ki, sünnetullah da budur. Yaratmanın bir düzen içerisinde gerçekleşen sürekli ve bitip tükenmez bir oluşum olduğuna dair Kur’an’da pek çok ayet vardır. Bu açıdan bakarsak, Allah'ın kün (ol) emri ile âlemlerin oluşu, olmuş bitmiş bir olay olmayıp, her an sünnetullah dâhilinde devam etmektedir. Bu haliyle yaradış, söylediğimiz üzre, evrenin özüne işlemiş sürekli ve kesintisiz bir yaratma olup, aslında evrensel evrimden başka bir şey değildir. Yaratılışçı tekâmül de diyebileceğimiz bu evrensel evrimin, İslami düşünce tarihinde önemli bir yeri vardır. İslam filozofu Molla Sadra'nın (öl. 1635) da dediği gibi "Evrendeki her varlıklar askılı, ilişkili (taallukî) varlıklar ve hüviyetlerdir. Varlık bağışlayıcı eteğe yapışmış, asılmışlardır. Varlıkları bu asılmış olmaları ile özdeştir. Bu ilişkili varlıkları bir an için onlardan giderilirse varlıkları da ortadan kalkar."

 

 

 
 
İstanbul - 04.06.2008
korhan@korhankoral.com

http://sufizmveinsan.com