Allah Rasulünün
Dinin (sistemin) direği olarak vasfettiği Namaz
(orijinal şekliyle salat),esasen bir yönelişin dile
gelişidir.Hakikat boyutunda yaşanan Namaz,insanı
özündeki Rabbine vasıl etmektedir.Şeklen
bakıldığında,bir Tanrının huzuruna çıkıp elpençe divan
durarak o varsayılan Tanrının huzurunda boyun bükerek
ona tazimde bulunmak gibi bir durum algılanmaktadır.Oysa
ki gerçekte namaz,insanın Allah’ın indinde yokluğunu ve
hiçliğini hissetmesini sağlayacak olan bir şuursal
çalışmadır.
Tamamen ayakta durduğumuz
kıyam hali,Elif harfini yani Ahadiyeti sembolize
etmektedir.Son aşama olan secdede ise adeta sıfır gibi
oluruz.Küllü Şey İlla Hu (her şey sadece O) hakikatini
yaşarız kapasitemiz nispetinde.Meşhur sufilerden
Kuddusi’nin divanının sonunda benzer bir tespit
yapılır.”KÜLLÜ ŞEY YA HU DER ALLAH ALLAH” der
Hazret.Namazda yapılan yönelişin anahtarını ve motor
gücünü Fatiha Suresi teşkil eder.Fatihanın ayetlerindeki
anlamların tefekkür edilmesi şuursal yükselişimizi
başlatır.Namazın miraciyet özelliği kazanmasında insanın
idrak düzeyi önemlidir.Bu idrak düzeyi ise namaz
dışındaki süreçte oluşur ve namazla birlikte kemale
ulaşır.Namazda süreklilik arz eden bu hal devam ederek
namaz ikame edilmiş olunur.İlahi vechi müşahedenin
devamlı oluşu da aynı gerçeğin yaşanmasıdır.Rasulullahın
Namazı yaşam sisteminin temeli olarak
nitelemesi,sistemin işleyişindeki temel yasaları bizlere
hatırlatma noktasındadır.
Başlangıçta ilk
tekbirle Allah’ın Ekberiyetini ifade ederiz.O yüce
varlığın Azamet ve Kibriya sahibi oluşunu
dillendiririz.Her zerrede açığa çıkanın O olduğunun
bilincinde olarak yükselişe başlarız.Şuurumuzla göklerin
ve yerin Fatırı(düzenleyicisi) olan veche teveccüh
ederiz.Sübhanekeyle, her türlü noksandan münezzeh oluşu
dile gelir.Yarattığı her birimin istisnasız ayrı bir
kemal ve değer taşıdığı fark edilerek itiraf edilmiş
olunur.Fatihanın ilk ayetinde Allah’ın kendi büyüklüğünü
sadece kendisinin değerlendirebileceğini,Hamdın Allah’a
mahsus oluşunu itiraf ederiz.İkinci ayette,Rahmaniyet ve
Rahimiyetinin her an açığa çıkmakta olduğunu söyler ve
rahmetinin hususi ve genel özelliklerini müşahede
ederiz.Üçüncü ayette, Din gününün (sistemde yaşanan her
anın) Maliki,sahibi,oluşturucusu ve sistematize edicisi
olduğunu belirterek dördüncü ayette ise sistemde her
şeyin her an mutlak anlamda kulluk halinde olduğunu ve
bu kulluğunu oluşturan fiillerinin devamlılığı için de
her an O’nun varlığına muhtaç olduğunu beyan
ederiz.Beşinci ayette sıratı müstakiyme hidayet
niyazında bulunuruz.Hidayet, yönlendirme
mekanizmasıdır.Bu mekanizmanın devreye girmesi için
yapılan bu taleple beynimizde belirli etkiler
oluşmaktadır.İstikametli yol olan şuursal yaşamda ve
yükselişde sapmadan ilerleyebilme noktasında belirli
yeni açılımlar hissedilmektedir.Devamında ise bu hidayet
mekanizmasıyla kendi şuursal cennetine eren tüm nimet
sahibi Nebi, Rasul ve Velileri hatırlarız.Nihayetinde
ise, gazaba uğrayarak dalalete yönlendirilen azap
ehlinden olmamayı Allah’tan niyaz ederiz.
Namazda nihai
hedef,özümüzdeki hakikat noktasına uruc ederek daimi
namaza erişmektir.Buna Zikri Daimi (Allah’ı sürekli
hatırlama) de denir.Allah’ı her an her yerde ve her
surette müşahede edebilme ilmi ve halidir.Baki olanın O
olduğunu her dem daimi olarak hatırlamak ve
yaşamaktır.Bu devamlılığın oluşmasında da Namaz
esnasında okuduklarımızın anlamını düşünerek bu
düşüncelerin getirilerini hissedip gereğini Namaz
sonrası süreçte de yaşayabilmek büyük önem
arzetmektedir.Öz boyutumuzdan hakikate ulaşma yolumuz
her zaman açıktır.Yeter ki samimiyetle özümüze
yönelebilelim.Şimdi müsaadenizle bir nebze de Namazın
beş vakte tahsis hikmetinden bahsedelim:
Namazın
özellikle beş vakte tahsisi önemli hikmetlere
mebnidir.Her bir namaz vakti,evrendeki önemli değişim ve
dönüşümlerin başlangıcını teşkil eder.İlahi tasarrufun
aynasıdır ve o tasarrufun içindeki büyük ihsanların ve
ikramların belirip açığa çıktığı zaman dilimleridir.Bu
ihsan ve ikramlar daha çok ruhani özelliktedir.Manevi
gıda hükmündedir.Feyizler suretinde açığa çıkar.İlham
alma noktasında geniş ufuklar açılır.Bu tarz
hissedişler, daha çok seher vakitlerinde yaşanır.Fecir
vakti olarak da ifade edilir.Bu zaman dilimi bize
ilkbahar mevsimini hatırlatır.İnsanın ana rahmine
düştüğü anlara işaret eder.Aynı zamanda da semaların ve
arzın altı günde yaratılışından birinci gününe benzer ve
o yaratışdaki İlahi Şe’nleri (Allah’ın ilmindeki yüksek
gaye ve hikmetleri) ihtar ederek hatırlatır.Öğlen vakti
ise yaz mevsiminin ortasına, gençlik döneminin kemaline
ve dünyanın ömründeki insanın yaratılış devrine benzer
ve işaret eder.Onlardaki rahmet tecellilerini ve nimet
feyizlerini hatırlatır.İkindi vakti sonbahar mevsimine,
ihtiyarlık vaktine ve saadet asrına benzer.Onlardaki
ulvi gayeleri ve Rahmani nimetleri ihtar eder. Akşam
vakti ise sonbaharın sonunda pek çok canlının gurub
vaktinde güneşin gurub edip batması gibi gurubettiğini
yani vefat ettiğini,dünyanın kıyametle birlikte harap
oluşunu hatırlatarak Celali tecellileri hissettirir ve
böylelikle gafletten uyandırır.Gece vakti ise hem kış
mevsimin hem kabir alemine girişi hem de berzah alemini
hissettirerek insan ruhunun Rahman ismine,zikrine
ve rahmetine ne derece muhtaç olduğunu hatırlatır.Gecede
Teheccüd ise kabir ve berzah boyutlarının karanlığında
ne kadar gerekli bir aydınlık ve Nur teşkil ettiğini
bildirir ve ikaz eder.Hakiki nimetlendiren, Mün’im olan
Allah’ın sonsuz nimetlerini hatırlatır.İkinci sabah ise,
haşir sabahındaki dirilişi sembolize eder.
Özellikle sabah
seher vakitleri yapılan manevi çalışmalar ruha Nur
(pozitif enerji yükü) yükleme kapasite ve hızının
genişliği ve yoğunluğu noktasında apayrı bir değere ve
öneme sahiptir.Güneş Radyasyonlarından en az düzeyde
etkilenildiği için bu zaman diliminde beyin ruha çok
daha hızlı ve yoğun yükleme yapabilmektedir.Böylelikle
insan gündüz vakti gün boyunca başına gelecek işlere ve
kendisine verilecek görevlere tahammül edebilecek manevi
gücü de elde etmiş olacaktır.Bu anlamda gerekli bir
dayanak noktasıdır.İkindi vakti de işlerin en yoğun
olduğu bir zaman dilimi olması hasebiyle bu vakitte eda
edilecek Namaz, insana yoğun bir konsantrasyon yeteneği
kazandırabilecektir.Ruhun dünyevi tazyiklerden
kurtulmasını kolaylaştıracaktır.Kısacası Namaz, bütün
ibadet çeşitlerini kapsayan bir Nurani fihristtir.Bütün
canlı birimlerin ibadetlerine işaret eden kudsi bir
haritadır.Önemli olan da bu haritayı doğru olarak
yerinde ve zamanında değerlendirebilmektir.
İSTİFADE EDİLEN KAYNAKLAR:
Üstad
Ahmed HULUSİ (Sistemin Seslenişi1,Temel Esaslar)
Bediüzzaman ( Sözler, 9. Söz) |