Allah dostları
nefislerini terbiye ederlerken öncelikle kendi
nefislerine hitap etmişler ve aynı zamanda da tüm
insanlığa seslenişte bulunmuşlardır. Bu sözlerden en çok
bilineni “Dost istersen Allah yeter” mealindeki söz
dizeleridir. Biz de o büyük yıldızları örnek alarak
kendi nefsimize nasihat etmeyi gerekli gördük. Ancak,
kendi nefsine söz geçirebilen bir insanın başkalarına
tesir edebileceği prensibini rehber edindik. Bu tarz bir
çalışma bizler için her zaman bir başucu levhası hükmüne
geçecektir. Herkes, aslında bu hitabı kendi nefsine
yapmalıdır.”Kendimi kendim yitirdim; Kendim ararım
kendimi. Kendime kendim gerekse; Kendim bulsun kendimi”
diyerek özüme seslenişime başlıyorum.
Ey Nazım!
Dünya
yaşamındaki liyakat sınavın ölüm anına kadar sürecektir.
Ölmeden önce ölme sırrına er ki ölünce ölmeyesin.
Nazım!
Karanlıklar
Prensini kesinlikle hafife alma. O, aşkın ve ayrılığın
üstadıdır. Onun gafil yakaladığı elden gitmiş, Onun
eline düşenin işi bitmiştir. Tek şansın, yaşamında
kendindeki evrensel İlahi güçleri keşfetmen ve açığa
çıkarmandır. Bunun dışındaki tüm çabaların senin kendi
cehennemini oluşturacak ve böylece bilincini bedensellik
blokajında esir edecektir.
Nazım!
Ölüm ötesi yaşam
boyutlarına hazırlanman sistem gereği zorunludur. Yaşam
sisteminde mazeret ve duygusallığa asla yer yoktur.
Belirli teknik çalışmalarla ruhunu güçlendirerek yeni
kuvveler kazanmalı ve böylece ölüm ötesi yaşamda yerini
almalısın.
Nazım!
Yaşam sisteminin
neresinde olduğunu tekrar tekrar sorgula Ne yaparsan
onun sonuçlarını yaşayacak ve getirilerini elde
edeceksin. Sürekli başkalarıyla uğraşarak kendindeki
güçleri israf etme. İçsel kuvvelerini keşfetmeye gayret
et. Işınsal varlıkların seni yönlendirmesine müsaade
etme. Onların telkin ve yönlendirmelerine asla itibar
etme. Ba’s gününe kadar seninle uğraşacaklarına
emin ol. Gerekli korunma tedbirlerini zaafa uğramadan,
kararlılık ve azimle uygula.
Nazım!
Ömür dakikaları
ilerliyor. Süratle sona yaklaşıyorsun. Azrail’in
nefesini sürekli ensende hissediyorsun. Gururu bırak.
Aczini fark et. Şu kâinatın sahibine teslim ol. Senin
için en büyük günah ve zulüm, var zannettiğin izafi
benliğindir. Benliğini tanıyarak Rabbine vasıl ol.
Nazım!
Sana senden de
yakın olan Rabbinle her an birlikte olduğunun bilincinde
ol. O sana Şah damarından da yakın. Şahın
rehini olduğunu ve ona mutlak teslimiyet halinde
olduğunu bir an olsun aklından çıkarma. O Aliyyiül
A’la olan yüceler yücesini gönlünde keşfet ve varlık
nurlarının akislerini her yerde ve noktada müşahede et.
Şehadetin daim olsun.
Nazım!
Her zaman aşkın
mutlak ve tek kaynağına yönelmeye gayret et. O’nun
sevgisini hiçbir mahalde sınırlayıp kayıt altına alma.
Her şeyi istisnasız severek, sevgisiyle yaratanın,her
şeyden çok sevilmeye layık olduğunu bil.Zira O, gerçekte
sevilen tek varlıktır.
Nazım!
İnsanlarla
güzellikleri paylaşmayı sürdür. Sadıklara sadakat
göstermen senin için bir vefa borcudur. Sıdk ehline
râm ol. Vefa hissini kendin için en büyük ganimet
bil.
Nazım!
İlahi kelamı,
Rahmandan gelmiş bir mektup gibi kalbinle oku. Böylece
içindeki ölü benliğini dirilt. Vahyin nuruyla gönlünü
aydınlat. İçindeki cennet ırmaklarını her daim çağlat.
Nazım!
Guruba meyledip
batmaya yüz tutan güneş misali ölüme ve yokluğa doğru
yol alan fanilere gönlünü bağlama ve onlara prestij
etme. İbrahim gibi içindeki batmayan güneşe müteveccih
ol ve o hakiki şemsin şualarıyla aydınlan. Sonlu olana
değil sonsuz olana yönel.
Nazım!
Sen, kısa olan,
aldatıcı ve geçici zevklerin peşinden koşuyorsun.
Bedensel kayıtlardan kurtulmaya çalış. Ruhani ve ulvi
zevkler sadece ve sadece Marifetullahta, Allah’ı
tanımaktadır. Sen de irfan ehli ol ki mutluluğun sürekli
olsun.
Nazım!
Işığın ve sevginin rehberliğinden ayrılma ve Aşk’a
emanet ol. |