Orhan
Pamuk'un nobeli kazandığı ilk açıklandığında
sevinenlerin yanında, bunun siyasi bir karar olduğunu
savunanlar da vardı.
Öyle ki,
kamuoyu ikiye ayrılmıştı adeta. Bir tarafta bunun
ülkemiz ve Türkçe için büyük bir onur olduğunu
söyleyenler, diğer tarafta ise Pamuk'un Türkiye'yi
eleştirerek bu ödülün diyetini ödediğini iddia edenler..
Orhan
Pamuk'un nobeli kazandığının açıklandığı zaman durum
buydu. Şimdi ise Pamuk ödülünü almış durumda ve bu kez
kamuoyunun büyük bir çoğunluğu ona destek oluyor. Gazete
başlıklarına baktığımız zaman hemen hemen hepsinin
Pamuk'u manşetlere çektiğini görüyoruz. Birkaçı ise
halâ Pamuk'un ihanet ettiğini savunuyorlar.
Orhan Pamuk
hakkındaki genel eleştirilere baktığım zaman “çok
satan az okunan” gibi bir sıfat ile karşılaştım.
Kimi eleştiriler, Pamuk'un romanlarının kendisini
okutmadığı yönünde. Engin Ardıç'ın yorumları da bu
doğrultuda.
Önceleri
popüler kültüre olan mesafem yüzünden uzak kaldığım
Orhan Pamuk ile, askerliğim sırasında tanıştım. Daha
doğrusu tanışmaya çalıştım. Kütüphanede “Kara Kitap”
adlı romanı vardı. Büyük bir hevesle aldım kitabı.
Askerde boş zamanın çok olduğu için birkaç gün içinde
bitiririm diyordum kendi kendime.
Ama olmadı..
Engin Ardıç'ın dediği gibi okutmadı kitap kendisini.
Burada suçu
sadece kitapta bulmuyorum elbette. Ve sadece bir
kitabını okumaya çalışmakla kesin bir fikir yürütemem
Pamuk hakkında. Mesela bir arkadaşım “Benim Adım
Kırmızı” adlı romanını çok sevdiğini söylemişti. Bir
diğeri ise aynı kitap için “okuyamadım” demişti.
Sanırım
Pamuk romanları herkese göre değil. Nasıl söylediği bazı
şeyler kimisinin hoşuna gidiyor kimisinin gitmiyor, aynı
şekilde romanları da öyle.
Pamuk'un
Nobel için hazırladığı konuşma gerçekten etkileyiciydi.
Ayrıca konuşmanın Türkçe yapılması, törende ödülün
Türkçe takdim edilmesi, dilimizin dünya çapında
tanınmasına vesile oldu.
Benim için
bu ödülün en güzel yanı Türkçe yazılan eserlerin bir çok
dünya dillerine çevrilmesine vesile olacak olması. Türk
edebiyatına ve diline olan ilginin bu ödül ile büyük bir
ivme kazanacağını umuyorum.
Geçtiğimiz
aylarda yapılan dünyanın dört bir yanından öğrencilerin
geldiği 4. Uluslararası Türkçe Olimpiyadı da aynı
şekilde sevindirmişti beni.
Dil demek
kültür demek ve dünya barışına katkıda bulunacak olan
kültürümüz, Türkçe ile dünyaya barış filizleri ekecektir
inşallah. |