Noktadaki Nükte - 1
V. Korhan Koral
 

Tasavvufa göre, her tür var oluş, tıpkı evrenin, Big-bang teorisinde öne sürülen, sonsuz küçük, kütlesiz bir noktanın birden bire kontrollü bir şekilde patlatılmasıyla oluşması gibi, nokta ile başlar. Bu nokta, her şeyin içinde olduğu tohum anlamında olduğu gibi; Mutlak varlığın yaratılmış âlemler içre gözlenemezliğinden kaynaklanan, mutlak ve gerçek anlamda Tek varlığı simgeleyen Yokluk anlamındadır. Burada Yokluk, yok; Hiçlik, hiç demek değildir. Yokluk ya da Hiçlik, var olabileceği halde, algı yetersizliğimizden dolayı bize göre yok olan, yok ya da hiç ise, mutlak anlamda yok olan demektir ki bu mutlak hiçliğin hiçbir zaman, hiç bir şekilde olamayacağını daha önceki makalelerimizde kısaca açıkladık. Yani aslında biz yok ya da hiç kelimesini ancak mutlak anlamda gerçekten olmayan, olamayacak olan bir şey için daha doğrusu tek bir şey için yani mutlak hiçlik için kullanabiliriz. Gerçekte ise sadece kendi algılarımızla sınırlı olduğumuzdan,  düşünülebilecek her şey olabilir ya da oluyor durumda olabilirdir ve biz bilmediğimiz bu gerçeklikler için ancak yokluk ya da hiçlik terimini kullanmak durumundayız. Yani bunların yokluk ya da hiçliği bize göredir; ama mutlak anlamda yok ya da hiç olmayabilirler. İşte tüm âlemler, mutlak hiçliğin tam zıddı olan, bize göre ise hiçbir şekilde algılanamayacak olduğundan dolayı Yokluk ya da Hiçlik olarak bilinen, yani tam anlamıyla bilinemeyen Mutlak varlıktan ve bu Mutlak varlıkla ayakta duruyor (kaim) durumdadır. Bundan dolayı, mevcudatın tümü, içinde yokluk düşünce ve kavramı olan noktadır. Kesret ölçüsünden yani yaratılmış âlemler içre bir yaratık gözünden bakarsak, varlık bu noktalardan oluşmuştur. Burada noktalardan diyoruz, çünkü bu gözde artık teklik değil, çokluk vardır; ama o çoklukta, en temele indirgenmiş haliyle, tekliği haykıran noktaların bir sınırlanmışlığı, yani zihnin mevcudata giydirdiği elbiseler içindeki gerçekliği simgelenir. Öyleyse nokta, tüm mevcudatın varlık giysilerinin kendisi, özü ve özetidir. O nedenle ilmin başı noktadır. Nokta konulmuştur ki bununla varlık (vücud) bilinsin. Tasavvufta nokta, ahadiyete işaret eder. Vahidiyetin batını ahadiyet, zahiri Rahmaniyet' tir, denir. Noktada zaman yoktur. Noktadan ya da bizim gözümüzle noktalardan oluşmuş âlemler de her an bu zaman ve mekân ötesi Mutlak gerçeklikle ilişkili bir oluş halindedir: “O, her an yeni bir şandadır (olduruş halindedir)” (55/29).

 

 

 
 
İstanbul - 10.06.2008
korhan@korhankoral.com

http://sufizmveinsan.com