Noktadaki Nükte - 3
V. Korhan Koral
 

Sonsuz küçük Nokta-i Kübra’ nın sonsuz büyüklükleri yani her şeyi kaplamasından dolayıdır ki ilk andan itibaren her evrensel hücrecikte kesintisiz olarak sürüp giden yaratma, hâlâ düşünülebilecek her yer ve zamandadır (varlık, özündeki noktalara giydirdiğimiz değişken elbise kalıplarından dolayı varlıktır). Big-bang hâlâ her yerde ve her anda sürüp gitmektedir; yani Allah’ın ol emri tüm an ve mekânların tüm hallerini kapsayıcıdır.

Entropi ilkesinin evrenin son bulmasını açıklamaya uyarlanması diyebileceğimiz, bazı kabul görmüş evrenin sonu teorilerine göre, evrensel her hücrecikteki farklılıklar, zamanla kaybolacak ve evrenin her noktası artık hiçbir enerji alış verişinin olamayacağı, dolayısıyla hareket ve dinamikliğin de kaybolacağı bir aynilik haline gelecektir. Bu, dinamik evrenin, son anında, statik ve tamamen donmuş bir halde kalması demek olacaktır. Aslında her türlü varoluş, ancak farklılıklar, zıtlıklar ve dolayısıyla izafiliklerle mümkündür. Evrensel anlamda aynilik, bildiğimiz oluşların tam anlamıyla olamaması, zamanın ve mekânın donması, daha doğrusu, her şey gibi bu kavramlar da izafi olduğundan, böyle kavramların artık algılanmaması demektir. Yine kabul görmüş bir başka teoriye göre ise (Big-crunch (büyük çöküş) teorisi), Big-bang anından itibaren sürekli genişleyen evren, kritik bir denge konumuna gelecek, o konumdan sonra da bu sefer ters bir ilerleme göstererek, kendi üstüne çökmeye başlayacak, sonunda aynı hiçlik noktasında her şey bitecektir. Bu açılma ve kapanma, doğada da her türlü olayda gözlemleyebileceğimiz evrensel bir kanundur, denir. Hatta evrensel çekim kanununun, atomu oluşturan maddenin temel taşları da dâhil, maddi unsurların bir araya gelip birbirlerine yaklaşmasından yani bir nevi toplu olarak çökmelerinden, dar hacimlere yığılmalarından kaynaklandığı, bir teori olarak ileri sürülür. Belki dinlerde söylenen kıyamet, en son ve genel anlamıyla bu evrenin donması ya da kendi üstüne çökmesi teorilerinin söylediği şey, yani bildiğimiz anlamda evrenin yok olması halidir. Ancak bu anlamda yaradılış ve kıyamet, aslında her an ve her mekânda sürekli olan, evrensel bir kanundur ki, bu da değişim ve dinamiklik olarak bize yansır. Tüm maddesel ve manasal âlemler, yanıp sönen neon ışıkları gibi, her an varlık ile yokluk arasında gelip gitmektedir. O nedenle sonsuz küçük bir an da olsa zamansal öncelikten ve sonralıktan bahsedebilmekteyiz; çünkü evrenin hiçbir en küçük anı, başka bir en küçük anıyla aynı değildir.

 

 

 
 
İstanbul - 24.06.2008
korhan@korhankoral.com

http://sufizmveinsan.com