Sonsuz küçük Nokta-i Kübra’ nın sonsuz büyüklükleri yani
her şeyi kaplamasından dolayıdır ki ilk andan itibaren
her evrensel hücrecikte kesintisiz olarak sürüp giden
yaratma, hâlâ düşünülebilecek her yer ve zamandadır
(varlık, özündeki noktalara giydirdiğimiz değişken
elbise kalıplarından dolayı varlıktır). Big-bang
hâlâ her yerde ve her anda sürüp gitmektedir; yani
Allah’ın ol emri tüm an ve mekânların tüm
hallerini kapsayıcıdır.
Entropi ilkesinin
evrenin son bulmasını açıklamaya uyarlanması
diyebileceğimiz, bazı kabul görmüş evrenin sonu
teorilerine göre,
evrensel her hücrecikteki farklılıklar, zamanla
kaybolacak ve evrenin her noktası artık hiçbir enerji
alış verişinin olamayacağı, dolayısıyla hareket ve
dinamikliğin de kaybolacağı bir aynilik haline
gelecektir. Bu, dinamik evrenin, son anında, statik ve
tamamen donmuş bir halde kalması demek olacaktır.
Aslında her türlü varoluş, ancak farklılıklar, zıtlıklar
ve dolayısıyla izafiliklerle mümkündür. Evrensel anlamda
aynilik, bildiğimiz oluşların tam anlamıyla olamaması,
zamanın ve mekânın donması, daha doğrusu, her şey gibi
bu kavramlar da izafi olduğundan, böyle kavramların
artık algılanmaması demektir. Yine kabul görmüş bir
başka teoriye göre ise (Big-crunch (büyük çöküş)
teorisi), Big-bang anından itibaren sürekli genişleyen
evren, kritik bir denge konumuna gelecek, o konumdan
sonra da bu sefer ters bir ilerleme göstererek, kendi
üstüne çökmeye başlayacak, sonunda aynı hiçlik
noktasında her şey bitecektir. Bu açılma ve kapanma,
doğada da her türlü olayda gözlemleyebileceğimiz
evrensel bir kanundur, denir. Hatta evrensel çekim
kanununun, atomu oluşturan maddenin temel taşları da
dâhil, maddi unsurların bir araya gelip birbirlerine
yaklaşmasından yani bir nevi toplu olarak çökmelerinden,
dar hacimlere yığılmalarından kaynaklandığı, bir teori
olarak ileri sürülür. Belki dinlerde söylenen kıyamet,
en son ve genel anlamıyla bu evrenin donması ya da kendi
üstüne çökmesi teorilerinin söylediği şey, yani
bildiğimiz anlamda evrenin yok olması halidir. Ancak bu
anlamda yaradılış ve kıyamet, aslında her an ve her
mekânda sürekli olan, evrensel bir kanundur ki, bu da
değişim ve dinamiklik olarak bize yansır. Tüm maddesel
ve manasal âlemler, yanıp sönen neon ışıkları gibi, her
an varlık ile yokluk arasında gelip gitmektedir. O
nedenle sonsuz küçük bir an da olsa zamansal öncelikten
ve sonralıktan bahsedebilmekteyiz; çünkü evrenin hiçbir
en küçük anı, başka bir en küçük anıyla aynı değildir. |