İlmin en büyük bir silah olduğu ve bilginin
alabildiğine hızlı seyrettiği günümüzde okumayanın
kaybedeceğini söylemek asla bir kehanet sayılamaz.
Bu pencereden hayata, imtihanı kazanmak için gelen
bizler hangi açıdan bakarsak bakalım okumaya mahkum
olduğumuzu asla unutmamalıyız.
Peki okuyor muyuz? Yada okuyorsak bu yeterli mi?
Bugünkü halimize bakanların okumanın yeterli
olduğunu söylemesi elbette büyük bir haksızlık olur.
Çünkü toplumumuzda okuma alışkanlığının henüz
oturmadığı bir gerçek. Böyle bir zeminde okumayı
öğrenmek ve onun yüksek erdeminden bahsetmek abesle
iştigal gibi olur.
İlmin en büyük silah olduğuna inananlar için okuma
eylemi, hayatın vazgeçilmezleri arasında yer alır.
Okuma eylemine alışmamış ve onu hayatın bir parçası
haline getirmemişler için bu durum marjinal bir
seçim olsada okumanın insani bir eylem olduğuna
inanan için bu asil eylem her ferdin insanlığa
bahşedeceği bir borcudur.
Okumanın erdemini yakalayanlar onun hayatı anlamlı
kılan, boyutlandıran ve ferde alternatif yollar
takdim eden bir eylem olduğunu idrak etmenin
mutluluğunu yaşarlar. Fakat yaşadığı toplum
kitaptan, insanı bu erdemli eylemden soğutur, ve
adeta kitapsız zemin üzerinde kaydırır ki, bugün
okumamanın altında yatan en büyük sebeplerden
biriside budur.
Okumak insani bir eylem. Bunun için olsa gerek insan
sayısınca okuma çeşitlerinin ortaya çıkması normal.
Ne kadar çok yol ve yöntem ortaya çıksa da, önemli
olan okumanın lüzumuna inanmak ve onu günlük hayatın
bir parçası haline getirmektir.
Okumanın en büyük vasıtalarından birisi şüphesiz
kitaptır. Gelişen teknoloji bu alanda çeşitli
seçenekler sundu.Bilgisayarımızın başından
ihtiyacımız olan sayısız belgeye ekran vasıtasıyla
ulaşıyoruz. Bugün bilgi edinmede sınırlar ve
sorunlar açıldı. Ama bunlardan hiç birisi kitabın
yerini tutmuyor. Kitap kokusu düşkünü olan insan
için bir vazgeçilmez. Okumanın sırlı dünyasına
girip, tadına doyum olmayan mutluluğu yakalyanların
kitaptan ayrı kalmaları düşünülemez. Bu noktada
kitap insan için hayatının vazgeçilmez bir parçası
haline gelmiştir. Hiç bir kitap düşkünü insan
kendisinden bir parçanın gitmesine rıza göstermez.
"Okumak varlığın sırrına ermek ve hayatı yaşamaktır"
derler. Okumayı kendilerine uğraşı edinenlerin
geleceğin dünyasında söz sahibi olacaklarını
söylemek kehanet sayılmaz. Okumayı alışkanlıkların
en asili kabul eden fert ve toplumların arzu edilen
noktayı yakalayarak insanlık tarihinde nasıl etkin
bir yere sahip olduklarını görmek için tarihe kısa
bir nazar yeterli olacaktır. Okumanın insani bir
eylem olduğunu söylemek abesle iştigal olsa da,
okumanın alabildiğine zayıf olduğu bizim gibi
toplumlarda bu konunun sık sık vurgulanması ve
gündeme getirilmesi luzumludur. Toplumumuzdaki
okumama hastalığına baktığımızda muharrir Namık
Kemal'in neredeyse bir asır evvelki tesbiti hala
kulaklarımda çınlıyor. "Okumayı öğrenmek güç
sanattır. Ademin hayvaniyeti yemekle, insaniyeti
okumakla kaimdir" Tesbitin ne derece doğru olduğunu
belirtmeye gerek yok. Herkese kitap dolu günler
temennisiyle.... |