Olabilirliği
düşünebilme, yeniye ve yeniliğe açık ruhların
vazgeçilmez hasletlerinden biridir. Bu yönüyle de önemli
ve değerli bir erdemdir diyebiliriz.
Bir şeyin
yokluğuna hükmetmek her zaman kolaydır. İnkâr mantığı da
bu noktadan hareket eder. Elinden gelse her şeyi âdeme
mahkûm etmek ister. Oysa ki inkâr etmek yerine o şeyin
olabilirliği düşünülebilse birçok mesele açığa
kavuşabilecektir. Bu müspet düşünce tarzı insandaki su i
zan kuvvesinin hüsnü zana dönüşebilmesini de
sağlayacaktır. Zaten inanan bir insan her zaman hüsnü
zan etmelidir. İnsanın sürekli olarak meselelere
yaklaşırken hüsnü zan etmesi, onun pozitif düşünce
mekanizmasını işletmesi demektir. Pozitif düşüncenin
işletilmesi de vehim dediğimiz negatif varsayıma karşı
en etkili silahlardan biridir. Tersi olan pozitif
varsayım da zaten olabilirlilik düşüncesinin bir bakıma
kendisidir.
Olabilirliği
düşünebilme erdemi aynı zamanda mutlak gerçekliğe
ulaşmada en büyük perdelerden biri olan ön yargılı
yaklaşıma da alternatif teşkil eder. Zira, ön yargılı
yaklaşımda peşinen ret ve inkar düşüncesi ve psikolojisi
hâkim durumdadır. Olabilirlilik düşüncesi devreye
sokulduğu takdirde ise bu menfi düşünce tarzı yerini
inanç ve kabule bırakacaktır. Makbul ve değerli olan da
budur kanımca. Neden derseniz, inkâr hissi soğuk ve
iticidir. İnanç ve kabul hissi ise bilakis ünsiyet
vericidir ve samimidir. Bu yönüyle insan psikolojisini
de yakından etkileyebilmektedir. İnkar ve ret düşüncesi
ister istemez insanı karanlığa ve karamsarlığa iterken,
müspet yaklaşım tarzı olan olabilirlik düşüncesi insanı
sürekli aydınlığa, ümide, bilmediklerini bilmeye,
sorgulamaya,araştırmaya, yeniliklere ve her türlü
faydalı kazanımlara yönlendirmektedir.
Olabilirliği
düşünme, yaşama bağlılığı artıran hayal kuvvesini de
büyük ölçüde güçlendirebilmektedir. Meşhur
Edebiyatçılarımızdan Yahya Kemal’in beyanıyla “insan
hayal edebildiği müddetçe yaşayabilmektedir.”
Evliyaullah bile “Evrenlerin aslı hayaldir” diyerek,
evrensel bilincin her türlü yeni yaratımları
oluştururken dahi bütün bu oluşumları kendi hayalinde
gerçekleştirdiğine vurgu yapmaktadır. İnsandaki hayal
gücü de evrensel bilince ait olan bu mekanizmanın
prototipidir (örneğidir). Bir şeyin yokluğuna
hükmettiğiniz anda hayal gücünüzü yitiriverirsiniz.
Olabilirliğini düşünmeye başladığınız anda ise hayal
gücünüz devreye girmiştir. Bir noktadan sonra da zaten
hayalin derinliklerindeki (a’mak- ı hayal) yaratıcı akıl
aktif hale gelecek ve böylece insan yeni keşiflere
yelken açabilecek duruma gelecektir. Birçok yeni keşfin
ve buluşun kökeninde de hayal kuvvesinin şekillendirme
(tasvir) gücü yatmaktadır. Sanatta da bu böyledir diğer
teknolojik, bilimsel ve manevi keşiflerde de. Aksi
durumda ise bu mekanizma harekete geçirilmediği için
mesafe alabilmek imkânsız hale gelecektir.
Olabilirliği
düşünme düzeyi esasen inancın ilk düzeyidir diyebiliriz.
Yakiyn mertebelerinde ise ilk mertebe olan ilmel
yakiyn’e tekabül etmektedir. Örnek verecek olursak,
madde boyutundayken beş duyuyla algılayamadığımız
ışınsal varlıklar bu mertebede evrenin büyüklü
noktasında varlıkları ihtimal dâhilindedir ve var
olmaları mümkündür. (ilmel yakiyn). Böylece ışınsal
varlıkların olabilirliğine hükmederiz. Beş duyu engeli
ortadan kalkıp ışınsal boyutun algılama düzeyine
geçildiğinde ise bu gizli varlıklar algılanır ve görülür
hale gelirler. (Aynel yakiyn). Ölümle birlikte ya da ruh
gücüyle tamamen ışınsal boyuta geçişle birlikte bu
varlık türleriyle direkt irtibat ve ünsiyet halinin
oluşması ise hakkal yakiyn mertebesini
yaşatmaktadır.
Bu örnekten
hareket ederek olabilirliği düşünebilme erdemini
değerlendirdiğimizde, insan için tahminden de öte büyük
bir meziyet olduğu görülecektir.
Not: Zenci
asıllı ünlü sinema aktörü Will Smith, rol aldığı son
filmlerinden Ben Efsaneyim (I am Legend)’le gündeme
oturdu. Katıldığı bir davet programında There is no God
(Tanrı Yoktur) ifadesini aynen kullanmış ve defalarca
tekrar etmiş. Aslında bu ifadeyi filmde de kullanıyor.
Belki de Will Smith Tanrı ve Tanrılık kavramının
gerçekte olmadığının olabilirliğini düşünmüştür diyorum.
Filmde belki de Tanrının olmadığı vurgulanarak
kötülüklerle mücadelede insanın kendi özündeki kuvveleri
harekete geçirmesinin zorunluluğu anlatılmak isteniyor.
Final sahnesinde verilen mesaj ise oldukça anlamlı.
”Karanlığa ışık tut”. Filmi izleyen biri olarak 10
üzerinden 10 veriyorum. Meraklıları için bazı link
tavsiyelerim olacak elbette. Işık ve sevgiyle kalın...
Filmin
resmi sitesi:
http://iamlegend. warnerbros. com/
Diğer
siteler:
http://beyazperde. mynet. com/film/3657
http://www. youtube. com/watch?v=C2fWJ6ux8PM
|