Ölüm
Bilal Atış
 

Hayatın en büyük gerçeklerinden birisinin ölüm olduğunu söylemek yanlış olmasa gerek. Zira ölüm istesek de istemesek de bir gün gelip bizi bulacaktır. Bu ölümsüz gerçekten kurtulmanın tek yolu ölüm ötesi hayata inanmak ve ölümün bir mekan değiştirme, kendinden evvel giden ahbaplara kavuşma ve bir vuslat mekanı olarak bilmek ve inanmaktan geçer.

Ölüm iradeleri aşan bi olgudur ve insanın iradesini aşan böyle hadiselerde elinden gelen hiç bir şey yoktur. Ölüm gerçeği ile yüz yüze kaldığımız anlarda inanmayanların ne yapıp yapmayacakları bir yana, inanan insanların yapacakları tek şey bütün alemleri yoktan var eden ve var ettikten sonra da başıboş bırakmayıp bir nizam ve intizam içerisinde ayakta tutan Rablerine sığınmak O'na tevekkül etmek ve neticenin hayır olması için ona yalvarmaktır.

Ölüm her insana ürperti verse de, hakiki imanı elde etmiş insanlar için ürperti hasıl etmediği tarihen yaşanan vak'alarla sabittir. Medeniyetimiz ölümü yok oluş olarak değerlendirmez. Bir gül bahçesine girercesine ölüme yürüyenler masal değildir. Yarinin gül kokulu koynuna girer gibi ölüme atılanları tarih kaydetmiştir.

Ölümün yok oluş değil yeniden varoluş olduğunu bilenler Rablerine vasıl olmak için canla başla ölümü arzulamışlardır. Hele Allah yolunda ölenlere ölü dememiz bile men edilmiştir. Bu gerçek ışığında özellikle inanan insanların tarihine kısaca bir nazar edecek olursak, ölümden korkmayan, onun yüzüne gülen, onu bir mekan değiştirme evvelce yola çıkan kervana yetişme olarak gören nice insanlarla karşılaşmamız mümkündür. Ölümün yeniden doğuş olduğunu kavrayamayanların ölümü dost olarak gördükleri de bir hakikattır.

İkbal'in ölümü kavrayışı dikkate şayandır. " Ölüm bir mekan değiştirme ise biz dördüncü ölümümüzü yaşarız. Allah'ın ilminden ruhlar alemine, ruhlar aleminden anne karnına, anne karnından dünyaya, dünyadan da ahirete. Ancak bunlar ölme değil asıl doğmadır " Ne var ki ölümde ki bu manayı kavramak makbul bir imanla olur.

Rahmetli şair Necip Fazıl " Ölüm ! O geldi mi ne var korkacak ? Korkular biter." diyerek ölümün korkulacak bir gerçek olmadığını ortaya koyar. Yine bir şiirinde "Ölüm güzel şey, budur perde arkasından haber. Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber " diyerek güzelliklerini ortaya çıkarır.

Ölüm bir yok oluş değil, yeniden var oluştur. Ve fertleride cemiyeti de disipline eden yegane gerçek ölümdür. Zaman zaman da olsa ölüm hakikatini zihninde canlandıran insanın kötülüğü yapması değil düşünmesi bile zorlaştıracaktır. Ölüm bizim yeniden doğuşumuzdur. Hesap günü yaratıcımızın karşısında nasıl bir vaziyet almak istiyorsak bu hayatımızı ona göre şekillendirmeliyiz. Ölmeden önce ölmek zorundayız. Kendi kıyametimiz kopmadan azık hazırlamalıyız. Çünkü O bir gün bizimde yakamızdan tutacak.

Selametle...

 
 

 

 
 

Bilal Atış
İstanbul - 01.07.2008
http://sufizmveinsan.com

b.atis73@gmail.com