Hayatın en
büyük gerçeklerinden birisinin ölüm olduğunu
söylemek yanlış olmasa gerek. Zira ölüm istesek de
istemesek de bir gün gelip bizi bulacaktır. Bu
ölümsüz gerçekten kurtulmanın tek yolu ölüm ötesi
hayata inanmak ve ölümün bir mekan değiştirme,
kendinden evvel giden ahbaplara kavuşma ve bir
vuslat mekanı olarak bilmek ve inanmaktan geçer.
Ölüm
iradeleri aşan bi olgudur ve insanın iradesini aşan
böyle hadiselerde elinden gelen hiç bir şey yoktur.
Ölüm gerçeği ile yüz yüze kaldığımız anlarda
inanmayanların ne yapıp yapmayacakları bir yana,
inanan insanların yapacakları tek şey bütün alemleri
yoktan var eden ve var ettikten sonra da başıboş
bırakmayıp bir nizam ve intizam içerisinde ayakta
tutan Rablerine sığınmak O'na tevekkül etmek ve
neticenin hayır olması için ona yalvarmaktır.
Ölüm her
insana ürperti verse de, hakiki imanı elde etmiş
insanlar için ürperti hasıl etmediği tarihen yaşanan
vak'alarla sabittir. Medeniyetimiz ölümü yok oluş
olarak değerlendirmez. Bir gül bahçesine girercesine
ölüme yürüyenler masal değildir. Yarinin gül kokulu
koynuna girer gibi ölüme atılanları tarih
kaydetmiştir.
Ölümün yok
oluş değil yeniden varoluş olduğunu bilenler
Rablerine vasıl olmak için canla başla ölümü
arzulamışlardır. Hele Allah yolunda ölenlere ölü
dememiz bile men edilmiştir. Bu gerçek ışığında
özellikle inanan insanların tarihine kısaca bir
nazar edecek olursak, ölümden korkmayan, onun yüzüne
gülen, onu bir mekan değiştirme evvelce yola çıkan
kervana yetişme olarak gören nice insanlarla
karşılaşmamız mümkündür. Ölümün yeniden doğuş
olduğunu kavrayamayanların ölümü dost olarak
gördükleri de bir hakikattır.
İkbal'in
ölümü kavrayışı dikkate şayandır. " Ölüm bir mekan
değiştirme ise biz dördüncü ölümümüzü yaşarız.
Allah'ın ilminden ruhlar alemine, ruhlar aleminden
anne karnına, anne karnından dünyaya, dünyadan da
ahirete. Ancak bunlar ölme değil asıl doğmadır " Ne
var ki ölümde ki bu manayı kavramak makbul bir
imanla olur.
Rahmetli
şair Necip Fazıl " Ölüm ! O geldi mi ne var korkacak
? Korkular biter." diyerek ölümün korkulacak bir
gerçek olmadığını ortaya koyar. Yine bir şiirinde
"Ölüm güzel şey, budur perde arkasından haber. Hiç
güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber " diyerek
güzelliklerini ortaya çıkarır.
Ölüm bir yok
oluş değil, yeniden var oluştur. Ve fertleride
cemiyeti de disipline eden yegane gerçek ölümdür.
Zaman zaman da olsa ölüm hakikatini zihninde
canlandıran insanın kötülüğü yapması değil düşünmesi
bile zorlaştıracaktır. Ölüm bizim yeniden
doğuşumuzdur. Hesap günü yaratıcımızın karşısında
nasıl bir vaziyet almak istiyorsak bu hayatımızı ona
göre şekillendirmeliyiz. Ölmeden önce ölmek
zorundayız. Kendi kıyametimiz kopmadan azık
hazırlamalıyız. Çünkü O bir gün bizimde yakamızdan
tutacak.
Selametle...
|