O 'nunla
Dr. Güçlü Ildız
 

Kuantum potansiyelden kaynağını alan kozmik açılım alanı bir dalga sistemidir. Bu sistemden varlık meydana gelir. Beynimiz ve vücudumuz oluşur. Bu dalga okyanusuna en geniş kapsamda muhatap olan varlık beyin, insan beyni. İnsanın eşrefi mahluk olması. Mahluk yaratılmış olan demek.. Bütün yaratılmış olanlar. Kozmik açılım alanına en kapsamlı ayna olabilecek, en kapsamlı yansıtıcı olabilecek veya en kapsamlı değerlendirebilecek olan yapı beyin. Bu nedenle insan eşrefi mahluk.

Evrende  sayısız dalga boyu var. Her bir dalga ayrı bir bit, bilgi. Aynı şekilde beyinde de trilyonlarla bağlantı sözkonusu. Dalga boyu çözücüsü beyin. Dolayısıyla insan beyni varlığın orjinaline ayna olarak varlığın kendisinin oluşturduğu bir alan. Kozmik platform, kozmik potansiyelden oluşurken en kapsamlı olarak oluşan yapı beyin. Bunu tasavvuf, bir yayın karşılıklı iki ucu gibi, orjin ve onun aynası gibi izah ediyor. Burada incelik var. Yayın iki ucu diyor aynı yapı içinde. Birisi orjin ötekisi algılayıcısı…

Dolayısıyla insan beyni, açılımı kadarıyla orjini algılayacak ve seyredecek en mükemmel varlık.

Fakat insan beyinin oluşumunu incelersek ana karnında oluşmaya başlarken beyin kökünde daha bütün vücuttaki organların yolladığı mesajlar, bilgiler, veriler mevcut. Beyinde bütün organlar yerini alıyor. Ana merkez olarak insular kortekste yerini alıyor. Dolayısıyla beyinde beden hakim olan veri tabanı oluyor. Beyin haliyle veri tabanına göre her an yeni bir oluşum meydana getiriyor. Her an yeni bir şanda olarak bahsedilen beyindir. Ayrıca dışardan beyne ulaşan çeşitli bilgiler var. Ortam durumu sinirli, gergin insanlar falan ayrıca astrolojik tesirler mevcut. Hepsi tek bir veri tabanını oluşturuyor ve böylece her an gelen bilgilerle yeni bir veri tabanı şekilleniyor. Bu şekilde gelişen insan beyni kendini bu beden olarak kabul ediyor.

Beynin gelişim sürecinde çok önemli bir faktör, amigdala. Sol amigdala tamamen benliği ve bedeni koruma amaçlı çalışıyor.   Kendi veri tabanına göre kendisi için herhangi bir saldırı, kişiliğine bir  saldırı, tehlike, şartlanmasına göre kendini küçültecek aşağılayacak herhangi bir hareket herhangi bir şey geldiği anda kendi veri tabanındaki verileri kullanarak ona reaksiyon ortaya koyuyor. Sağ amigdala ise duygusal kökenli acıma, şefkat, öfke vesaire gibi   hareketlerle solu takviye ediyor. Amigdala zayıf ise pasif kişilik, büyümüş se saldırgan kişilik ortaya çıkıyor. Beynin kararlarında ilk anda amigdala hakim oluyor. Amigdalanın davranışları prefrontal korteksten (PFK) geçiyor. PFK yeterli bilgi ile donatılmışsa amigdala üzerinde hakim olabiliyor. Bu konuda yeterli bilgi PFK te oluşmamışsa zayıf kalıyor ve amigdalaya bütün alanını açıyor. ‘Teyni rahmandan, acele  şeytandan’  temelinde yatan olay bu..

Bir önemli alanda pineal gland. PG tamamen çok yüksek frekanslı dalgaları çözen bir merkez. Gerek insular korteks gerekse amigdala düşük frekansları  çözen merkezler. Epifizin salgıları insan sezgisini etkiliyor. Epifizin gece saat 3’de salgılamaya başlaması gecenin son 3’lük biriminde ‘rabbin dünya semasına iner dualara icabet eder’ olayını meydana getiriyor. O saatteki epifiz salgısıyla birlikte beyin irade gücünü kullanarak beyine komut verme kapısını, özelliğini açıyor. Yap diyor. ‘Gece rab dünya semasına iner bana dua eden yok mu der’ olayını

meydana getiriyor. Kişideki "epifiz faaliyeti ne derece güçlü ise o derece kendini beden ötesi bir varlık olarak hissetmeye başlıyor. Beyin dalga boyu üretiyor, kendi ruhunu meydana getiriyor. Daha doğrusu kendi backup’ını oluşturuyor. Kendisi üst atomik boyuttaki çözülmesine karşılık dalga yumağı olan eskilerin ruh dediği, bilgi yumağı diyeceğim bir yapı olarak yaşamına sonsuz devam ediyor. İşte onun için ruh ölümü tadıyor. Tadılan şey bedensiz kalma hali.  

Cenin’in oluşma sürecinde  3-­40’ında kalpteki    nöronlar ile epifizdeki nöronlar iletişime  giriyor. Ama bu herkezde değil. Bu iletişimin oluşması için hem genetik faktürlerin önemi ve hem astrolojik faktörlerin önemi var. Bu ikisi bir arada uygun düştüğü taktirde kalpteki nöronlar epifizdekileri tetikliyor. Bu tetkileme sonucunda epifizde çok yüksek frekanslı dalgaların çözümü meydana geliyor. Cihaza ceyranı veriyor.  

Dolayısıyla ‘hiç kimse kendi ameliyle cennete giremez’. Orjin yapı bu  olduğuna göre bu yapının değerlendirilmesi sözkonusu.. İşte bu açılıma sahip olanlar, nebi ve resuller, kendilerindeki bu açılım   dolayısıyla kendi orjinlerinden, özlerinden, kozmik potansiyelden gelen ilimle bilgiyle ­yüksek frekanslı dalgaların beyinde açığa çıkardığı data- buna dayalı olarak insanlara kendi hakikatını ve orjinini bildiriyor. Sen esasında bu beden değilsin. İşte buradan din dediğimiz olay  ve  bu anlattığım sistemin mecaz, işaret yollu, sembol, misallerle anlatılan yönü çıkıyor ortaya..

Soru: Ben ruhumu hissedebilirmiyim, vicdanmıdır?  

Cevap: Sen ruhunu hissedemezsin. Göz kendisini görmez.

Soru: Peki hissetmek. 5 duyudan ayrı olarak.  

Cevap: Sezgi diyoruz. Epifizden açığa çıkan bilgidir bu..  

Beyin sürekli olarak PFK faaliyeti ile yaşamını sürdürür. Sen şu anda PFK ile benle muhattapsın. Sana şuan gelen bilginin değerlendirilmesi, ortaya soru çıkması sistemine akıl demişler. Yani birşeyi birşeye bağlayarak çözmek. Yeni verileri eski verilere   bağlayarak sentez oluşuyor. Bu akıl…  

Epifizden gelen bilgi PFK’e uğramadan direkt beyin veri tabanında   oluşur. Sonra bu bilgiyi PFK bir yere oturtmaya çalışır. Vahiy budur. Yoruma ve birşeyi birşeye bağlamaya dayanmayan bilgidir. Bir anda kafamda lamba yandı dersin. Çok yüksek frekanslı bilgi deşifresidir. Çözümüdür. Bu olay akıl kapsamı dışındadır. Aklın veri tabanı bellidir.

Namazda laf salatası yapma. Kelime kelime düşün. Bismillahirrahmanirrahim derken önce B sırrını düşün. Ardından rahman nedir, düşün. Ardından rahimiyeti. Sonra hamd’ı, vesaire, namazda geçen her kelimeyi tek tek düşün.

 

 
 
 

 

 
 

İstanbul, 26-07-2011
Dr. Güçlü Ildız
Nöroloji Uzmanı
http://sufizmveinsan.com