Sana kul olsaydık
Bilal Atış
 

Yalnızım bu akşam, baldızım Cerrahpaşa’da yatıyor, eşim de yanında refakatçi. Ziyaretlerinden yeni geldim. Saat artık yarın. Seccademi katladım, dilimde salawat yatağa uzandım. Uyumak ne mümkün, baldızım Cerrahpaşa’da. Ah gidi Cerrahpaşa, Volkan Konak’ın yürek deşen ezgisi kulağımda. Dilimde salawat, saat artık yarını da geçti. Cerrahpaşa, Çapa, Samatya, Haseki… ne canlar yatıyor şimdi. Oralarda saatler günlere eş değerde geçiyor. İbret almak istiyorsan, aldığın bir nefesin, içtiğin bir yudum sıcak çayın hazineyi cihan olduğunu kavrayacaksan, buraları gezeceksin. Hastaneler; yatanlar da hasta, refakat edenler de. Saat yarını da geçiyor, uyumam lazım yarın yeni bir iş günü. Uyku, ne mümkün.

Nereden geldi aklıma birden, Myanmar’a takıldı, Allah’ın afeti ne hale getirdi? İnsanlar bir lokma ekmek derdindeler. Yeniden doğa vuracak diye okudum içim cız etti. Ağustos 99 Marmara, on senedir dillerde aynı nakarat; deprem yeniden vuracak. Myanmar 2008, doğa vurmasa zalim cunta kaç senedir vuruyor. Ülkeyi Allah’ın afeti dünya gündemine taşıdı. Kendimden utanıyorum, Müslümanlığımdan utanıyorum, sakalımdan utanıyorum, sağ cenahımda asılı seccademden utanıyorum. Myanmar neresi, ne yer ne içerler, kasırga gelmeseydi ben bu gece de onları düşünmeden uyacaktım. Hepimiz uyuyacaktır. Belki de bizler rahat döşeklerimizde uyuduğumuz için cuntacılar her tarafta mazlumların tepesine bini veriyorlar. Nergis olmasaydı Myanmar olmayacak mıydı? Myanmar’da hiç kimsenin ayağına diken batmadı mı? Belki birçoğu müslüman değiller ama insanlar, bizim hilkaten kardeşlerimizler. Vahşi cuntanın, kapitalizmin altında inim inim inliyorlar ve ben evimde rahatça tespihimi çekiyorum, ne iyi müslümanım ben!

Çin’deki enkazları gösterdiydi televizyon, altında binlerce can. 99 Marmara, yardım ekipleri, AKUT, kurt köpekleri, 2008 Çin, Allahım afetlerin hep mi mazlumları vuruyor diyeceğim sonra estağfurullah diyeceğim. Biz kulluğumuzun bilincinde olsaydık Myanmar olmazdı. Irak zalim işgalcilerin pis postallarının altında kirlenmezdi. Biz kardeş olsaydık ülkemin dağlarında kardeş kanı akmazdı. Sana kul köle olabilseydik hiç birimiz senin zalim kullarına köle olmazdık.

Soysuzun teki kalkmış senin kelamını kurşunlamış. Vebali hepimizin boynuna. Ben müslümanım diyen herkesin yıkması gerekirdi şimdiye kadar, Amerika adına ne varsa. Soysuzun teki, soysuz bir rejimin soysuz bir askeri senin kelamınla eğleniyor bizim ise gözümüz bile yaşarmıyor. Sana kul, sana köle olsaydık iğne bile batıramazlardı kitabımıza. Biz sana hakkıyla kul olabilseydik, altı köşeli yıldız sallanamazdı altmış yıldır ecdat emaneti topraklarda.

Kafamda türlü düşünceler, Myanmar, Bağdat, Beyrut, Çin, saat yarın, dilimde salawatlar. Allahım ne zaman sana hakkıyla kul olacağız. Beynim düşünceler trafiğinden muzdarip. Gazetelerdeki bir haber canlanıyor gözümde, dünyanın en huzurlu ülkesi diyor, İzlanda. Listenin sonunda ise Irak var. En huzurluların içinde bir tane İslam beldesi yok. Soysuzlar geldiler tarumar ettiler vatanımızı. Bir zamanlar huzur, ilim, irfan diyarlarında şimdi en muhtaç olunan şey can güvenliği. Irak’ı geldiler ve tarumar ettiler. Girdiler ve mah fu perişan ettiler. Arkalarında gözyaşları ve hüzün bıraktılar sadece ve bir de kan vardı. Asya’da, Afrika’da, Güney Amerika’da kanlarını emdiler insanların ve şimdi caka satar gibi en huzurlu ülke İzlanda diyorlar.

Irak, Lübnan, Somali, Cibuti buralar bizim de Myanmar, Tibet, Bolivya, Nikaragua bizim değil mi? Müslüman olması şart mı? Zulüm varsa mazlum varsa bizim sıkıntımız değil mi? Biz, biz olsaydık değil coğrafyamızda, dünyanın neresinde olursa olsun zulüm payidar olamazdı.  

Uzandığım yatağımda yalnızım, uzaklardan sabah ezanlarının ince soluğu geliyor. Eşim Cerrahpaşa’da refakatçi. Baldızım hasta, ülkem hasta. İşçim ölüyor, işçim coplanıyor, Reisi vüzeranın gözünde arpacık çıkmış, sadrazam da hasta. Hepsi boş, tersanede vefat eden emekçiler, dağlarımda dökülen kan boş, sadrazam iyi olsun yeter!
 
 

 

 
 

Bilal Atış
İstanbul - 15.07.2008
http://sufizmveinsan.com

b.atis73@gmail.com