Fıtrat olarak
içine kapanık biri olduğumu kabul ediyorum. Bu
övünülecek bir şey değil. Ama çok rahatsız olduğum da
söylenemez.
Ancak “selam”
konusundaki hadislerden birkaçını okuyunca, bu olaydan
biraz daha rahatsız olsam iyi olur diye düşündüm.
İçine kapanık
insanlar işyerlerine geldiklerinde veya bir topluluğa
katıldıklarında şöyle herkesin kendilerini
farkedecekleri şekilde selam vermekten
çekinebiliyorlar. Veya teketek biri ile karşılaşınca
karşıdan bir hareket gelmezse baş eğilip yola devam
edilebiliyor çoğu zaman.
Dediğim gibi,
“Selam” ile ilgili hadisleri okuyunca selamın önemini
daha iyi anladım. Hatta artık kendimi zorlayarak daha
önce selamlaşmadığım kimselere bile selam vermeye
çalışıyorum.
Aslında
güleryüzlü bir şekilde selamlaşmanın insana verdiği
pozitif enerjinin farkındayım ama fıtrat işte. Bazı
şeyleri yapmanıza engel oluyor. Can çıkar huy çıkmaz
boşuna dememişler. Ancak zorla da olsa verilen
selamların size verdiği enerjiyi görünce neden daha önce
vermedim diye de soruyorsunuz kendi kendinize.
Peki ya size
duymak istediğiniz en güzel “selam” nedir diye sorsam?
Sanırım herkesin
duymak istediği selam Yasin-i Şerif’in 58. ayetinde
bildirilen Rabbimizin cennet sakinlerine vereceği
selamdır. İnşallah bu selamı almak hepimize nasip olur. |