İyi niyet, en yakın çevremizden başlayarak,
başkalarına yardım yapılmayı gerekli görmek, öğrendikten
sonra da bunu etkili biçimde bir şeyler yapmaya
çabalamaktır. Bu nedenle yardımcı olmak, paylaşmak
gayesi ile sohbet ortamlarında önemli konuları teşkil
edecek soru düzeyinde bazı metinleri hazırladık.
Umarım faydalı oluruz.
1- Âl-i İmrân Sûresi
(3) / 99. Âyet:
De ki: "Ey kendilerine
hakikat bilgisi gelmiş olanlar... Sizler
(hakikate)
şahit olduğunuz hâlde
niçin onu yanlış göstererek, iman edenleri Allah
yolundan alıkoyuyorsunuz? Allah amellerinizden gâfil
değildir."
(Ahmed
HULÛSİ -
Allah İlminden YANSIMALAR)
2- A'râf Sûresi
(7) / 94. Âyet:
Biz
(hangi)
bölge halkına bir Nebi irsâl ettiysek, mutlaka onun
halkını (kendini beğenmişliklerinden
uzaklaştırmak için)
sıkıntı, hastalık ile kuşattık; belki içtenlik ve alçak
gönüllülükle yönelirler (diye).
(Ahmed HULÛSİ -
Allah İlminden YANSIMALAR)
3- Rasûlullah
(s.a.v) Efendimiz bir
Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurdular:
“Cehennem
arzda (yerde),
cennet ise
semavatta (gökte)”
(İbn-i
Arabî Hz.
Hikmette Son Nokta / 76)
4- Müslim
rahimehullah'ın bir rivayetinde (Huzeyfe r.a.)
anlatıyor:
—Rasûlullah
(s.a.v)'i işittim, demişti ki:
—Fitneler, tıpkı (kamışlardan örülen) hasır gibi,
(insanların kalbine) çabuk çubuk atılır. Hangi
kalbe bir fitne nüfuz ederse onda siyah bir leke hâsıl
olur. Hangi kalp de onu reddederse onda beyaz bir benek
hâsıl olur. Böylece iki ayrı kalp ortaya çıkar:
Biri
cilalı taş gibi bembeyazdır; dünyalar durdukça buna
hiçbir fitne zarar vermez.
Diğeri
ise, alaca siyahtır. Tepetaklak duran testi gibidir; bu
kalp, ne iyiyi iyi bilir, ne de kötüyü kötü. O, hevadan
(beşeri değerlerden) kendisine ne yutturulmuşsa,
onu (hak veya batıl) bilir."
(Kütüb-i Sitte
– 4733) |