1-
Ra’d Sûresi-13/11:
Onun (sizden her bir kimsenin) önünden de,
arkasından da kendisini Allah Emri’nden (gelen bir
şekilde, kişisel bir ta’kip gibi olmaksızın) muhafaza
eden muakkıbat (dişi ta’kipçiler, izleyenler)
vardır... Muhakkak ki Allah, bir kavmin halini (yansımasını),
onlar kendi nefslerini (bilinçleri)
değiştirmedikçe değiştirmez... Allah bir kavme kötülük
irade etti mi, artık onun geri çevrilmesi yoktur...
Onlar için O’ndan başka yardım edici dost yoktur. (Hasan
GÜLER “B” Meali)
Elmalılı Meali:
13/11: Her insan için önünden ve arkasından takip
edenler vardır. Allah'ın emrinden dolayı onu
gözetirler. Allah bir kavme verdiğini, o kavim kendisini
bozup değiştirmedikçe değiştirmez. Allah bir kavme de
kötülük murad etti mi, artık onun geri çevrilmesine de
imkan yoktur. Onlar için Allah’tan başka bir veli de
bulunmaz.
2-
En’am Sûresi-6/162: De ki: “Muhakkak ki namazım,
nusuk’um (yaklaştırıcı
işlevi olan şey; kurban, ibadet gibi), hayatım ve
mematım Rabbul’Alemiyn olan Allah içindir”.
(Hasan GÜLER “B” Meali)
Elmalılı Meali:
6/162:
De ki: Benim
namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi
Allah içindir.
3-
İbnu Mes'ud
radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Yeryüzünde haksız yere öldürülen bir insan yoktur ki
katilin günahından bir misli Hz. Âdem'in ilk oğluna
(Kâbil'e) gitmemiş olsun. Çünkü o, haksız öldürme yolunu
ilk açandır."
(4893)
Kan döken, fesat çıkaran “insansılar”
yeryüzünde mevcut iken Kâbil niçin katillerin ilki
sayılıyor?
4-
Memur olduğu şeyi derhal yerine getiren, sorumluluğuna
teslim edilen malı verilmesi istenilen kimselere gönül
hoşluğu ile tastamam teslim eden güvenilir bir Müslüman
veznedar
(malından) tasadduk edenlerden biridir. (Hadis)
5-
Sükût güzel ahlakın
başıdır. (Hadis)
6-
Cennet talebinde
kolunu sıva. (Hz. Ali - Hikmetler ve
Sırlar/S:104)
7-
LEVH’Ü MAHFUZ’da, cennet ve cehennem ehlinin ilmi:
Tafsil üzere değildir…
(A.
CEYLÎ-İnsan-ı Kâmil / 447)
8-
Yakîne erende sabır ne arar?
(Ahmed
HULÛSİ-Dosttan Dosta-104)
9-
İsimlerin ve mevcudatın hakikatlerini bütünüyle
kapsayan, onların başında gelen, onlara hakim ve egemen
olan isim, Allah ismidir. Allah ismi , hem
zata, hem sıfatlara hem de isimlerin delilidir. Mertebe
olarak Ondan sonra rab ismi gelir. Rubûbiyet
mertebesi ulûhiyet mertebesinin üstünde olduğu
için, bu mertebeye ait olan rab ismine yemin
etmiş ve ondan başka isimlere yemin etmemiştir. (İbn-i
Arabî- Risâleler – 1/215) |