1-
Zümer Sûresi-68. Âyet: Ve Sura (Sur’da)
nefholunmuştur... Bu yüzden,
Allah’ın dilediği
kimse
müstesna (Muhammediler,
Arif-i Billahlar), Semavat’ta ve Arz’da (şuurlu)
kim varsa bayılmış/ölmüştür... Sonra ona (Sur’a)
ikinci (defa) nefholundu; işte onlar kıyam etmiş
bakıyorlar. (Hasan Güler “B” Meali)
Allah’ın
diledikleri müstesna
olmak üzere göklerde ve yerde ne varsa hepsi ölecektir.
(Arabî-Risaleler/3-106-
Zümer Sûresi-68)
2-
Rahman Sûresi-26.Âyet: Arz’da (bilinçli)
kim varsa hepsi fanidir
(nefs
ölümü tadar, nesnel alem dönüşümler halinde devam eder.)
Rahman
Sûresi-27- Zül Celal-i vel’İkram olan Rabbinin vechi
Baki kalır.
(Hasan
Güler “B” Meali)
Yeryüzünde bulunan
her canlı yok
olacaktır.
Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki
kalacaktır. (Arabî-Risaleler/3-109-
Rahman Sûresi-26,27)
3-
Bir âfet vaki olduğunda yahut karanlık saçan bir
rüzgâr estiği zaman tekbir getirmelisiniz. Çünkü o siyah
dumanı veya tozu bertaraf eder.
(Râmûz’ül Ehâdîs-915)
4-
Allah Rasûlü s.a.v. Efendimiz;
-Pejmürde olmak
îmandandır…
diye buyurmuşlardır. (Vasiyetler-Arabi-308)
(Pejmürde:Dağınık/
Eski, yırtık/ Perişan/ Buruşuk, buruşmuş.)
5-
Ebu Said el-Hudri r.a. anlatıyor:
— Resûlullah
s.a.v. buyurdular ki:
— Bir kimse
cennetlik olarak ölünce, büyük veya küçük, yaşı ne
olursa olsun, otuz yaşında bir kimse olarak cennete
girer ve artık bu yaş ebediyyen değişmez. Cehennemlikler
için de durum böyledir.
(K.S. / 5095)
6-
İnsanın değeri, iyi gördüğü şeyle ölçülür. (Hz.
Ali - Hikmetler ve Sırlar/S:176)
7-
İman sahibinin çoğu hali, sıkıntı ile geçer. Elindeki
şeyler çok bile olsa, yine de sıkıntı içindedir. Çünkü
bağlanmış olduğu birçok prensipler vardır. Onları yerine
getirmek güçlüğü içinde kıvranır. Dünyada, ancak
hiçbir prensibe bağlı olmayanlar rahat (!) eder. Onlar
da hiçbir dine söz vermeyen dinsizlerdir. (A.K.GEYLÂNÎ
– İlâhî Armağan/27)
8-
Aslından ayrılıp çıkan gariptir. Gurbetin acısı da
şiddetlidir.
Bedbaht insan
ahirette gariptir, mutlu insan da dünyada gariptir.
Ne mutlu
gariplere. (Arabî-Risâleler – 2/249)
9-
Tanrının yokluğunu fark etmekle perdelendiler,
özlerindeki, sonsuzluk boyutundan ve evrensel şuurdan!
(Ahmed HULÛSİ-Yenilen! – 49) |