1-
Yâsîn Sûresi-36/47:
Onlara: “Allah’ın sizi rızıklandırdığı şeylerden
infak edin” denildiğinde kafir olanlar, iman
edenlere dedi ki: “Allah dilese idi, kendisini
doyuracağı kimseyi mi yedirip doyuralım?... Siz ancak
apaçık bir dalalet içindesiniz”.
(H.Güler
– “B” Meali)
2-
…Sonra Allahu Teâlâ hazretleri sağ elini açtı. İçinde
Hz. Âdem ve onun zürriyeti (nin emsâlleri) vardı. Hz.
Âdem as:
-Ey Rabbim,
bunlar nedir? dedi. Rabb Teâla:
-Bunlar senin
zürriyetindir,
dedi.
Her insanın iki
gözünün arasında ömrü yazılıydı. Aralarında biri
hepsinden daha parlak, daha nurlu idi. Hz. Âdem:
-Ey Rabbim, bu
kimdir? dedi. Rabb Telâla hazretleri:
-Bu senin oğlun
Dâvud'dur. Ben ona kırk yıllık ömür takdir ettim,
dedi. Âdem a.s.
-Ey Rabbim onun
ömrünü uzat, talebinde bulundu. Rabb Teâla:
-Bu ona takdir
edilmiş olandır,
deyince, Âdem:
-Ey Rabbim, ben
ona kendi ömrümden altmış senesini verdim, diye ısrar
etti. Bunun üzerine Rabb Teâla:
-Sen ve bu
(talebin berabersiniz)… buyurdu.
Sonra Âdem
cennete yerleştirildi. Allah'ın dilediği kadar orada
kaldı. Sonra cennetten (arza) indirildi. Âdem burada
kendi ecelini yıl be-yıl sayıp hesaplıyordu. Derken ölüm
meleği geldi.
Hz. Âdem a.s.
ona:
-Acele ettin,
erken geldin. Bana bin yıl ömür takdir edilmişti, dedi.
Melek:
-İyi ama sen
oğlun Dâvud a altmış senesini verdin, dedi.
Ne var ki O bunu
inkâr etti, zürriyeti de inkâr etti; o unuttu, zürriyeti
de unuttu. "
Resûlullah
(s.a.v.) ilâve etti:
-O günden
itibaren yazma ve şahitlik emredildi.
[1671] (İbni Arabî - Nurlar Hazinesi /
90,92)
3-
Aziz ve Celil olan Allah (Hadis-i Kutsi’de şöyle)
buyuruyor:
-Ey Âdem oğlu,
Sırat’ı geçinceye kadar Benim hîlemden
(mekr) emin
olamazsın.
“Allah’ın
hîlesinden ancak hüsrân içindeki topluluk emîn olur.”
[A’raf-7/99]
(İbni
Arabî - Nurlar Hazinesi / 134)
4-
İbnu Abbâs (r.a.) anlatıyor:
-Rasûlullah
(s.a.v.) Bedir günü buyurdular ki:
-İşte Cebrâil
Aleyhisselam! Atının başından tutmuş, üzerinde de savaş
teçhizâtı var,
(yardımımıza gelmiş durumda)! (K.S: 12-94 / 4232)
5-
Cumartesi, Perşembe sabahı bereketlidir. (Hz. Ali
– Hikmetler ve Sırlar:35)
6-
İçinde dünya sevgisi olan kalb, Allah’ın nûruna karşı
perdelidir.
Ahiret
sevgisine düşen kalb, Allah yakınlığından perdelidir.
(A.K.GEYLÂNÎ-İlâhi
Armağan / 74)
7-
Tarihte, kim insanlara
hakikatin ilmini
açmak üzere gelmişse, hemen
onun getirdiğini örtmek
ve ehli olmayan insanları o
hakikatten alakoymak için
faaliyete geçen
birileri de yaratılmıştır!
Onlar hakikatlerinden örtülü bir şekilde yaşarlar ve
başkalarının da o hakikatten perdeli kalması için ne
gerekiyorsa yaparlar.
(Ahmed
HULÛSİ-“NOKTA”NDAKİ
KUDRET)
8-
Yüce kanun koyucu (şari)
bize kaza ve kadere razı olmamızı emretmiştir, takdir
edilene, hükme bağlanana değil. Bu ise Hak Teâlayı
seçmektir, seçtiğini değil.
Şunu diyemezsin:
Allah’ın benim için takdir ettiği günahlara razı oldum.
(Arabi
–
Risaleler / 3-170)
[Şari’:
Şeriatı meydana koyan, teşri eden / Allah (C.C.) /
Hazret-i Muhammed'in (s.a.v.) bir ismi / Şüru' eden,
başlayan.]
9-
Ledün ilmine nail olanlar birçok ilmi tahsil etmekten,
insanî öğrenimin zahmetlerinden kurtulur. Az öğrenip,
çok bilirler, az yorulup çok istirahat ederler. (Gazali-Tevhid
ve Ledün Risaleleri-96) |