1-
Enfal Sûresi
(8) – 48.Âyet: Hani şeytan
(vehim) onlara
amellerini süsledi ve (şöyle)
dedi:
“Bugün
insanlardan size galip gelecek yoktur... Ben de muhakkak
sizin yanınızdayım”...
İki grup
birbirini görünce
(şeytan)
iki topuğunun üzerine gerisin geri çarketti ve:
“Muhakkak ben
sizden beriyim(sizin
türünüzden değilim)... Gerçekten ben sizin
göremediğiniz (bir
şeyleri)
görüyorum... Muhakkak ben Allah’dan korkarım...
Allah şediyd’ül
ıkab’dır”
dedi.
(Hasan GÜLER - “B” Meali)
Elmalılı Meali:
Enfal Sûresi (8) – 48.Âyet:
Şeytan, onlara amellerini güzel gösterdiği zaman, "Bu
gün insanlardan size galip gelecek yoktur, ben de size
yardımcıyım." demişti. Fakat iki tarafın karşı
karşıya geldiği görününce arkasını dönüp kaçtı ve şöyle
dedi: "Ben
sizden kesinlikle uzağım. Ben sizin göremeyeceğiniz
şeyler görüyorum
ve ben Allah’tan korkarım.
Ayrıca Allah'ın azabı çok çetindir."
2-
Ali
İbnu Ebî Tâlib (r.a.) anlatıyor:
-Rasûlullah
(s.a.v.) bir seriyye gönderdi ve birliğin başına Ensâr'
dan bir zat koydu ve askerlere komutanlarına itaat
etmelerini emretti.
(Sefer esnasında
komutan, bir meseleden) öfkelenip:
—Rasûlullah
(s.a.v.) bana itaat etmenizi emretmedi mi? dedi.
Hepsi de:
—Evet emretti!
dediler.
—Öyleyse, dedi,
derhal bana odun toplayın!
Hemen odun
toplanmıştı. Bu sefer:
—Ateş atın! diye
emretti.
Ashab (odun
yığınına) ateş attı. Komutan:
—İçine girin!
diye emretti.
Girmek üzere
ilerlediler. Ancak birbirlerinden tutup:
—Biz, ateşten
kaçarak Rasûlullah (s.a.v.)'e geldik (şimdi ateşe
girmemiz olur mu?) diyerek girmediler. Öyle durdular.
Ateş söndü. Komutanın da öfkesi geçti.
Bu vak'a
Rasûlullah (s.a.v.)'e intikal edince:
—Eğer
girselerdi, kıyamet gününe kadar bir daha ondan
çıkamazlardı! Allah'a isyanda (kula) itaat yok!
Taat ma'ruftadır! buyurdular! (K.S.12-269 / 4299)
3-
Mugîre İbnu Şu'be (r.a.) anlatıyor:
—Rasûlullah
(s.a.v.) buyurdular ki:
—İmam, farz
kıldığı yeri değiştirmeden aynı yerde nafile namaz
kılmamalıdır.
(K.S.9–137/2807)
4-
(K.S.
9–145 / 2814)- Ebû Hüreyre (r.a.) anlatıyor: Rasûlullah
(s.a.v.) buyurdular ki:
—Erkeklerin
teşkil ettiği safların en hayırlısı birinci saftır. En
kötüsü de en son saftır. Kadınların teşkil ettikleri
safların en hayırlısı en son saftır, en kötüsü de en
öndekidir.
5-
Rasûlullah (s.a.v.) bir adam gördü, safın gerisinde tek
başına namaz kılıyordu. Ona namazını yeniden kılmayı
emretti.
(9–148 / 2819)
6-
Müjdele; cimrinin malı ya olaylarındır, ya da
mirasçıların. (Hz. Ali–Hikmetler ve
Sırlar/244)
7-
Sûret bir aynadır. Görünen ne aynadır;
ne de gören…
anla… çünkü o sır aleminin özleridir. Ki bunlar sıfat
âleminde olmaktadır. (A.K.Geylâni Hz. -
Sırr’ül Esrar / 69)
8-
Gizli
şirk; kişinin zahiri sebeplere itimat etmesi ve kalb ile
o sebeplere meyl ederek onların varlığıyla mutmain
olması halidir. (İbn Arabî Hz. –
Vasiyetler / 163)
9-
Parmak ucundaki kanda yaşarken oksijen, karşı
parmaktakine bakar “kim bu” dermiş!.
Toplar damara
geçip de el ayasına doğru gelirken onunla “BİR”leşince,
“bizmişiz” dermiş!
Koldan yukarı
doğru çıkarken, gerideki yaşamı, “ben”leri
hatırlamaz; parmakların kendi uzantısından oluştuğunu
seyredermiş!.
Beyne
ulaştığında “ben”i de kaybolur, oksijene
olarak kalır; beyin hücrelerinde dolaşırken, olmasını
istermiş bazı şeylerin ve onların sonuçlarını
algılarmış!
Oksijen dalgaya
dönüşüp dışa yayıldığında, bir bilinç dalgası olarak ne
eli kolu görürmüş, ne de beyni!
Her ne
demekse işte…. (Ahmed HULÛSİ – Mesajlar /
135)
|