1-
Furkan Sûresi
(25) / 31:
İşte böylece her
bir Nebiy için mücrimlerden bir düşman kıldık... Hadi (hidayet
eden, yol gösteren) ve Nasıyr (yardım eden,
zafere ulaştıran) olarak Rabbin kâfidir. (Hasan
GÜLER “B”
Meali)
Elmalılı Meali
- Furkan Sûresi
(25) / 31:
(Resulüm!) Ve işte biz böyle her peygamber için
günahkârlardan bir düşman yapmışızdır. Bununla beraber
hidayet verici ve yardımcı olarak Rabbin yeter.
2-
Efendimiz (s.a.v.) bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle
buyurur:
—Meclislerde
konuşulanlar, emanet hükmündedir.
(Ebu Davud,
Sünen,4369)
3-
Efendimiz (s.a.v.) bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle
buyurur:
—Çok gülmeyiniz!
Zira çok gülmek kalbi öldürür.
(İbn Mace,
Zühd,19)
4-
Bu yol sükûtla başlar; ilki budur. Konuşmak sonradan
gelir.
Sus, taşma,
içini doldur; sonra izin al, konuşmaya koyul.
(A.K.Geylânî
Hz.
İlâhî Armağan
/ 48)
5-
Şirk-i hafi’nin onlarda bulunmasından
ötürü onlara; Allah’a îman edin!!!.. denmiştir.
Allah’ın Vahdâniyetine îman edin denmemiştir.
Zira, Hakk’ın varlığına iman getiren mümindir amma gizli
şirkten kurtulmamıştır. Allah’ın Tevhidine inanan kimse,
Allah’a ortak koşmayı nefi eder. (Nefi=Nefy=Sürgün
etmek)
Mü’min, Esma-ül
Hüsnâ’dan bir isimdir.
Öyle ise..
Mü’min, hem Hakk’ın, hem halkın ismi olur.
—Mü’min, mü’mine
kenetlenir… Hadis
’i hükmünce;
HAK olan mü’min,
halk olan mü’mini korur.
(İbni Arabî Hz.
Vasiyetler
/ 237)
6-"Subhanallah"
kavramının, string boyutundaki stringlerin altı yönlü
hareketiyle, evren içre evrenlerin "her an yeni bir
şan" alışının dillenişi olduğuna...
"Elhamdulillah"ın,
bu boyuttaki tekil hareketin (çokluktaki tekilliğin),
ancak, onu meydana getiren tarafından
değerlendirilebileceğinin dile gelişi olduğuna...
"Allahuekber"in,
"tanrı uludur" demek olmadığını, bu yüzden
ezanın böyle Türkçeleştirilemeyeceğine; sonsuz boyutları
ilminde yaratanın, yaratılmış ilimle kavranamayacağına,
işaret ettiğini...
Hiç
düşünmediler… Akıllarına hayallerine bile getiremediler!
(Ahmed HULÛSİ–Yenilen!
–
Tanrı Ulu mudur?
/ S:50)
7- …
Beyindeki tüm algılamaların, tamamıyla bir
elektromanyetik dalga çözümü olduğunu, gerçekte toprak
veya madde bir dünyanın, beyinde ve ruhta asla yeri
olmadığını anlayamamaları; sonuçta, onlarda,
anlattıklarımızın havada kalmasına yol açmaktadır. (Ahmed
HULÛSİ –
Yenilen!
– Kurân Sırlarının
Derinliğine
/ S:145)
8-
… "vahdet" konusunu
dahi, bugünkü maddeyi esas alan yaygın din
anlayışıyla değerlendirebilmek mümkün değildir.
(Ahmed HULÛSİ
–
Yenilen!
–
Kurân Sırlarının Derinliğine
/ S:145)
9-
Beyin, algılamasındaki "semî"yet
ve "basîr"etin,
çok yüksek frekanslı üst açılımlarının devreye
girmesiyle kendisinde açığa çıkacak olan "oluşmuştan
oluşturan boyuta"
(eserden müessire) yoluyla "eşyâ"nın
ve kendisinin "Hakikatini"
kavrarsa, "print-out"u
(çıktısı) olan bilinç de "B-ismi
Allah"ın anlamını
hissetme hâlini yaşar!.
(Ahmed HULÛSİ
–
Yenilen!
–
Kurân Sırlarının Derinliğine
/ S:146)
10-
İnsan neden kendini bilinçsizce örterken başka insanları
da örtmek ister acaba?
(Ahmet F. YÜKSEL –
Değerleri Yaşamak)
|