1-
Enfal Sûresi (8) / 44:
Hani siz
karşılaştığınız vakit onları gözlerinizde az gösteriyor,
sizi de onların gözlerinde azaltıyordu... Ta ki, Allah,
fiile dönüşmüş
(indinde tahakkuk etmiş, olmuş bitmiş)
işi gerçekleştirsin...
(Nihayet tüm)
işler Allah’a döndürülür.
(Hasan
GÜLER –
“B”
Meali)
Elmalılı Meali - Enfal Sûresi (8) /44:
Ve
işte onlarla karşılaştığınız vakit onları sizin gözünüze
az gösteriyordu, sizi de onların gözlerinde azaltıyordu.
Çünkü Allah o mukadder olan işi yerine getirecekti.
Bütün işler Allah'a döndürülür.
2-
Rasûlullah (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde
buyuruyorlar ki:
-Ey
Ümmeti Ashabım!...
Siz ilmin çok,
soranın az bulunduğu bir devirdesiniz… Şimdi, sizin amel
etmeniz ilim yapmanızdan efdâldir.
Ancak öyle bir
zaman gelecek ki, o zaman ilim yapanlar az, soru
soranlar ve cahil hatipler çok olacak… İşte o vakit;
SİZİN İLİM YAPMANIZ AMEL ETMENİZDEN EFDÂLDİR.
(İbn-i
Arabî Hz.
Vasiyetler
/ 7)
3-
Akıllının hatası, büyüktür. (Hz.
Ali –
Hikmetler ve Sırlar
/ 88)
4-
Dininiz dört şeyle gider:
1-Söylediğiniz,
işinizi tutmazsa…
2-Bilmediğiniz
işlere karışırsanız…
3-Bilmediğinizi
öğrenmez, dolayısıyla cahil kalırsanız…
4-İnsanları,
bilmedikleri şeyleri öğrenmekten alıkoyarsanız…
(A.K.Geylânî
Hz.
İlâhî Armağan
/ 53)
5-
O fitnelerden dördüncüsü evlâd sevgisidir.
Çocuk, babasının sırrı,
ciğerinin bir parçası ve ona eşyanın içinde en yakın
olduğu için
evlâd sevgisi kişinin aslında kendisini sevmesidir…
Dolayısıyla
Allah, kişiyi kişinin nefsinden çıkan parçayla, Allah’ın
emirlerine riayet edip etmemesi hususunda imtihan eder.
(İbn-i
Arabî Hz.
Vasiyetler
/ 140)
6-
İnsan,
halifetullah olarak, gerek afakî noktada, objektif dışa
açılma noktasında, evrenin boyutlarını ve katlarını
ihata edebilecek bir güce sahip olmasına karşın, afaki
özelliklere vakıf olabilecek bir güce sahip olmasına
karşın, ayrıca enfüsî boyutta, yani nefsinde ilâhi
vasıfları “zati vasıfları
tanıyabilme” yetisine,
istidadına ve kabiliyetine sahip bir varlık olarak
meydana getirildiği için; özünde Allah’ı bulma, Allah’ı
tanıma, Allah’a arif olma, varlığının Allah’ın
varlığıyla kaim varlık olduğunu hissedip yaşayabilme,
dolayısıyla Allah’ı zatında
bulup tanıyabilme özelliğine sahip olduğu için
halifetullah olmuştur..
(Ahmed
HULÛSİ -
Allah’ı Tanıyalım
video
sohbetinden)
7-
"Esmâ ül Hüsnâ"
olarak bildirilen; veya onların ötesindeki, umuma
açıklanmamış olan tüm "isim"lerin
işaret ettiği özellikler, hep bu tek
"vücud"a
aittir!.
“Ahad"
ve
"Samed" olarak tarif edilen
bu "vücud",
diğer isimlerin işâret ettiği
özelliklere dahi sahiptir; ve dahi, o isimlerin işâret
ettiği özellikler hep bu "vücud"da
yaşanmaktadır!. (Ahmed
HULÛSİ
– Yenilen!
– Kurân
Sırlarının Derinliğine
/ S:147)
8-
"NOKTA"
içindeki projeksiyonda, esmâ mertebesinde, sanal olarak
"var"
olan insan bilincinin;
indinde
sayısız "nokta"lar var olanı
bilebilmesi nasıl mümkün olur ki!
(Ahmed HULÛSİ
–
Yenilen!
–
Kurân’ı Neden Anlamıyoruz?
/ S:106–107)
9-
“Evrensel
kişiliğini” fark edemeyenler,
geçmişte “bühl”
olarak tanımlanmışlardır!.
(Ahmed HULÛSİ
– Dosttan
Dost’a -
1609)
10-
Bireylerin ve toplumun değer
yargılarında/şartlanmalarında (value judgements and
conditionings) ciddi değişiklik olmadan tasavvufi
konuları anlamaları mümkün değil. (Ahmet
F. YÜKSEL
– “Aslına
Bakacak Olursak”
yazısından)
|