1-
Ankebut Sûresi
(29) / 2:
İnsanlar fitneye
düşürülmeksizin
(imtihan
edilmeksizin) “İman ettik” demeleri ile
bırakılıvereceklerini mi sandılar?. (Hasan
GÜLER “B”
Meali)
Elmalılı Meali
– Ankebut Sûresi
(29) / 2:
İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece "İman ettik"
demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar?.
2-
Efendimiz (s.a.v.) bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle
buyurur:
—İnsan, güzel
koku kullanacak olursa, içindeki sıkıntısı gider.
Elbisesi güzel
olacak olursa sıkıntı gelmez.
(İLAHİ EMİRLER
S:375)
3-
Kıyamet gününde, kulun hangi âyette Kur’ân’ı tilavet
etmesi tamam olursa, ona münasip mertebeye kul yükselir.
Zira HAK,
dünyada huzuru kalp ile Kur’ân tilavet eden kulun
vasıtasıyla o âyetleri okumuştur… (M. İbn-i
Arabî Hz.
Vasiyetler
/ 202)
4-
O’nun sevgisini ara. O ezelden beri seni arar. O’nu
dilersen mürid olursun, murad O’dur… Kabiliyetin varsa
sen de murad olabilirsin. Bu kez mürid O olur. Yavru
önce annesini arar. Büyüyünce annesi onu ister.
(A.K.Geylânî
Hz.
İlâhî Armağan
/ 201)
5-
Zenginliği görüntülemek şükürden
sayılır. (Hz. Ali –
Hikmetler ve Sırlar
/ 26)
6-
Demek ki “Lâ ilâhe illâllah” sözü zât mertebesi
itibariyle demiyorum dikkat edin; “esmâ mertebesi”
itibariyle , “Lâ ilâhe illâllah” ın mânâsı;
“TANRI” , varlıklar yoktur sadece “ALLAH”
sözkonusudur!...Allah’tan ayrı bir varlık söz
konusu değildir; ve bu Allah, “Vâhidül Ahad” olan
Allah’tır!..Birinci mânâ bu!.
İkinci mânâ ,ef’âl
mertebesindeki mânâ ise değişik ilâhi isimlerin
mânâsının âşikâr olması onlara mahal teşkil etmesi
yönünden, çeşitli terkibler sözkonusudur...Ancak bu
terkiblerde, Allah’tan başka bir varlık mevcut
değildir!.. Allah’tan ayrı, gayrı
değildir!...Yâni , bu görülen müşâhede edilen mahaller,
terkibler varlığını Allah’la devam ettirir!...Allah’la
kâimdirler!..Bu mânâlar Allah’ın varlığına ait
olan mânâlardan başka bir şey değildir!
Avam anlayışında ise
“Lâ ilâhe illâllah” sözü ; “herhangi bir tapılacak
TANRI yoktur, ancak varolan ibadet edilen mutlak
varlık Allah’tır” mânâsınadır!..”Allah’tan
başka varlık söz konusu değildir.Tapılacak varlıklar
yoktur” demektir!.
(Ahmed HULÛSİ
–
İnsan ve Sırları–2
/ S:64)
7-
Birtakım ayrı ayrı varlıkların var
olmadığını, varolanın sadece Allah olduğunu
müşâhede ediş bir kereye mahsustur!..Bir kere bunu
müşâhede edersin!..Bunun ikinci bir tekrarı olmaz ki!..
(Ahmed HULÛSİ –
İnsan ve Sırları–2
/ S:66)
8-
Demek ki, hayatta, bir kişinin, ancak ve
ancak bir kere söyleyebileceği bir kelâmdır; hakiki
mânâsıyla “Lâ ilâhe illâllah” diyebilmek ve bunun
başına da “Eşhedü” yü oturtmak!.. (Ahmed
HULÛSİ –
İnsan ve Sırları–2
/ S:66)
9-
Her birim, aynı TEK`ten (melekût)
meydana gelmiştir!. Melekût, birimin dışından gelen
değil; birimin derûnundan zahirine (bilincine) açığa
çıkan, birimin varlığını meydana getiren mertebe
anlamındadır!. Kurân-ı Kerîm`deki "B" sırrı,
kişinin hakikatindeki bu mertebeye işaret eder!. (Ahmed
HULÛSİ –
Anladığım İslâm
/ S:16-17)
10-
Genelde dışarıda, sefil şekilde yaşayan
yersiz/yurtsuzlar
varken, bir de ‘yurtsuzlaştırılanlar,
yerlerinden edinenler, istisnai olanlar’
vardır.
Burada başını
secdeye koyup bir daha kaldırmayanları, kayıtlarla
boğuşmayanları, istediği an rahatlıkla yurtlarından
çıkıp tekrar dönebilenleri, bu uğurda büyük meşakkatler
içine girebilmeyi seve seve göze alanları kastediyorum.
(Ahmet Fevzi YÜKSEL -
“Yersiz-Yurtsuz”
yazısından) |