1-
Fussilet Sûresi (41) /53:
Afak
(ufuklar)’da ve enfüsler
(nefsler) inde ayetlerimizi onlara göstereceğiz
(seyr-i afaki, seyr-i enfüsi), ta ki O’nun Hakk
(yadsınamaz gerçek) olduğu kendilerine tebeyyün
etsin (açıkça belli olsun; Hak zahir olsun)...(Bi-)
Rabbinin herşey üzerine şehiyd (bir şahid) oluşu
yetmez mi (demek ki Hak?) ?. (Hasan
GÜLER – “B”
Meali)
Fussilet Sûresi (41) / 53:
Biz onlara hem ufuklarda ve hem kendi
nefislerinde delillerimizi göstereceğiz ki, Kur'ân'ın
hak olduğu kendilerine açıkça belli olsun. Senin
Rabbinin her şeye şahit olması kâfi değil mi?
(Elmalılı Meali)
2-
Rasûlullah’ın (s.a.v) bir
Hadis-i Şeriflerinde
şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Kimin
şefaati Allah'ın hadlerinin uygulanmasına engel
oluyorsa, o kimse Allah ile zıtlaşmıştır."
(İbn-i Arabî
Hz.
Kur’an Mührü / 176)
3- Bir
kimseyi inada kapılmış çekişmeci ve kendi görüşünü
beğenmiş görürsen bil ki, onun ziyanı tamamdır.
(Hadis)
4- Ölümsüz olan
Yüce Zat çok büyüktür. (Hz. Ali –
Hikmetler ve Sırlar
/ 56)
5-
Tasavvufî tabiriyle "fenâfillah"
denilen bu yolculukta, kişi kendisinin ve evrenin "var"lığının
gerçekte ismi "Allah"
olan indinde, "yok"luktan
ibaret olduğunu; "Yok"tan
yaratılmış olduğunu; gerçekte yalnızca "var"
olanın "ALLAH"
ismiyle işaret edilen olduğunu fark eder... Bu fark
ediş, sonuçta kendi "yok"luğunu,
"HİÇ"liğini
fark etmesi realitesine erer! İdrak veya anlayışının "yok"
olduğu noktadır bu!. "Vahdet"
anlayışından çıkılarak yürünülen "seyri
afâkî"de ise, önce
kademe kademe tüm varlığın gerçekte "birimlerden
oluşmamış tek bir varlık olduğu"
yani "tekillik-vahidiyet"
fark edilir; sonra kapasite elverirse bu anlayış "ahadiyyet"
yani "HİÇ"likte
noktalanır!. Sonuç, mutlak karanlık yaşantısıdır; "âmâ"dır
bilinç açısından!. İsmi "ALLAH"
olanın, "ahadiyyet"
yani "HİÇ"lik
sıfatı dolayısıyla,
tefekkürün söz konusu
olmadığı bu mertebenin yaşantısından dahi söz edilemez!.
Ve
bundan sonra nasiplileri için "bakâbillah"
kemâlâtı başlar...
(Ahmed
HULÛSİ – YENİLEN /
Taoizm-Budizm-Totemizm-İslâm / S:70)
6- "Allah
EKBER"i yaşayarak "salât"a (namaza-yönelişe)
girip, "B-ismillah…."la gerisini getirebilen ne
mübarektir!.
(Ahmed
HULÛSİ – Yenilen!
/ Kurân Sırlarının Derinliğine / S:154)
7- İlmi tahsil
edip, o ilmi kendi nefsinde tatbik etmeyenler; ışık
yaymasıyla her ne kadar başkalarına faydalı olsa da (mum
misali) kendini eritmekle bitirir..
(M.İbn-i
Arabî Hz.
Vasiyetler / 189)
8- Allah’ın
darılması; cehennemde yanmaktan daha zordur.
Onun rızası
ise; cennete girmekten daha tatlıdır.
(Ahmed
er-Rufâî Hz.
Onların Âlemi
/ 164) |