İyi niyet, en yakın çevremizden başlayarak,
başkalarına yardım yapılmayı gerekli görmek, öğrendikten
sonra da bunu etkili biçimde bir şeyler yapmaya
çabalamaktır. Bu nedenle yardımcı olmak, paylaşmak
gayesi ile sohbet ortamlarında önemli konuları teşkil
edecek soru düzeyinde bazı metinleri hazırladık.
Umarım faydalı oluruz.
1- Bakara Sûresi (2) / 9:
(Lafla "'B' anlamı
kapsamınca iman ettik" diyerek)
hakikatleri olan Allah'ı ve iman etmişleri aldatmaya
çalışırlar; hâlbuki kendilerini aldatırlar ve bunun
şuurunda değiller!
(Ahmed HULÛSİ -
Allah
İlminden YANSIMALAR)
2- Nu'man İbnu
Beşir (r.a.) anlatıyor:
—Rasûlullah
(s.a.s.) buyurdular ki:
—Şurası
muhakkak ki, haramlar apaçık bellidir, helaller de
apaçık bellidir. Bu ikisi arasında (haram veya helal
olduğu) şüpheli olanlar vardır. İnsanlardan çoğu
bunları bilmez. Bu durumda, kim şüpheli şeylerden
kaçınırsa, dinini de, ırzını da
tebrie etmiş olur. Kim
de şüpheli şeylere düşerse harama düşmüş olur, tıpkı
koruluğun etrafında sürüsünü otlatan çoban gibi ki, her
an koruluğa düşebilecek durumdadır. Haberiniz olsun, her
melikin bir koruluğu vardır, Allah'ın koruluğu da
haramlarıdır. Haberiniz olsun, cesette bir et
parçası var ki, eğer o sağlıklı olursa, cesedin tamamı
sağlıklı olur, eğer o bozulursa, cesedin tamamı bozulur.
Haberiniz olsun bu et parçası kalptir.
Tebrie /
Tebriye:
Bir kimseyi şüpheden
ve zan altından kurtarmak / Temizliğini ve suçsuzluğunu
meydana çıkarmak / Borçtan kurtarmak / Nezahet, ismet /
Beraet ettirmek.
(Kütüb-i Sitte
–
5127)
3- İmam Mâlik'e
ulaştığına göre, İbnu Mes'ud (r.a.) şöyle demiştir:
—Kul yalan söylemeye ve yalan söyleme niyetini taşımaya
devam edince bir an gelir ki, kalbinde önce siyah bir
nokta belirir. Sonra bu nokta büyür ve kalbinin tamamı
simsiyah olur. Sonunda Allah nezdinde "yalancılar"
arasına kaydedilir.
(Kütüb-i Sitte
–
5166)
4- Kalbin kuvveti,
imanın sağlam olduğuna delildir.
(Hz. Ali–Hikmetler
ve Sırlar
/ 174)
5- “Esmâ”
mertebesine sanki ayna olan “beyin” adını
verdiğimiz, “kalp” diye “şuuru” itibariyle
tanıtılmış yapı, eğer “fuad” denilen
“hologramik gerçeklik”ten kaynaklanan ve
varlığındaki “esmâ” hakikatinden projekte olan
“ilmin şuuru” ile “iman nuru” olarak işlev
görürse, açığa çıkar!..
Ancak bu
açılımın sonucunda, “kalp” gördüğünü yalanlamaz
ve o hakikate göre yaşar ki getirisi, varlığında gören
“Basîr”, işiten “Semî”, konuşan “Kelîm”
olur… Ama bakanlar, hâlâ onu insanca görür, yaratılış
amaçları gereği!
(Ahmed HULÛSİ
–
YENİLEN!
/
Niçin Data–255)
6- "Nokta", "Allah"
adıyla işâret edilenin, esmâ âlemlerinden bir esmâ
âlemidir, ki bizim boyutumuzda string boyutu
olarak algılanabilir.
Bu "Nokta"nın
bâtını tasavvufta "a`mâ", zâhiri ise "Vahidiyet"
mertebesidir. "Ceberût" ismiyle işâret edilir. "Melekût"
müşahhaslaşmış sanal hâlidir; Yaratan`a göre!
(Ahmed
HULÛSİ – YENİLEN!
/ Kurân’ı Neden
Anlamıyoruz? - S:106)
7-
Tabiat ateşinin yandığı yerde ne din, ne Îman
kalır.
(Abdülkâdir Geylâni Hz.
İlâhî Armağan / 204)
8-
Varlığının hükmen var olduğunu, ilmen yok
olduğunu kabul et!..
(İbn-i Arabî Hz.
Vasiyetler / 69) |