İyi niyet, en yakın çevremizden başlayarak,
başkalarına yardım yapılmayı gerekli görmek, öğrendikten
sonra da bunu etkili biçimde bir şeyler yapmaya
çabalamaktır. Bu nedenle yardımcı olmak, paylaşmak
gayesi ile sohbet ortamlarında önemli konuları teşkil
edecek soru düzeyinde bazı metinleri hazırladık.
Umarım faydalı oluruz.
1- Âl-i İmrân Sûresi
(3)/75:
Kendilerine hakikat bilgisi
gelmiş olanlardan öyleleri vardır ki, kantar
(dolusu) emanet bıraksan,
onu sana aynen iade eder. Öyleleri de vardır ki, tek bir
dinar (altın) emanet etsen, tepesine dikilip
zorlamadıkça sana geri vermez. Bu onların, "Bize karşı
olan ümmîlerin (hakikati bilmeyenlerin) hiçbir
hakkı yoktur" diye (düşünmelerinden kaynaklanır).
Onlar bile bile Allah üzerine yalan söylüyorlar.
(Ahmed
HULÛSİ -
Allah
İlminden YANSIMALAR)
2- Rasûlullah
(s.a.s) Efendimiz bir
Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurdu:
—Hakkında kelâm edilen şahsı dinlemen, onun yanına
gitmekten daha hayırlıdır.
Onun
yanına gitmek ise, hakkında çeşitli haberler vermekten
daha iyidir.
Ondan
vereceğin haber, onu ve işini yanlış anlatmana sebep
olur.
(Abdülkâdir Geylâni Hz.
–
İlâhî Armağan / 478)
3-
Rasûlullah (s.a.s)
Efendimiz bir
Hadis-i Şeriflerinde
şöyle buyurmaktalar:
Bazıları
rükûdadır; secde eder, bazıları kıyamdadır ve secde
etmez.
Bu
durumları kıyamet gününe kadar devam eder.
(İbn-i
Arabî Hz.
Hikmette Son Nokta / 174)
4- Akıllının dili
kalbinin arkasındadır, ahmağın kalbi ise, dilinin
arkasındadır. (Hz. Ali
–
Hikmetler
ve Sırlar
/ 276)
5- Zâhidin orucu
gündüz olur.
Ârif hem
gece, hem de gündüz oruçlu bulunur; yaratanına
kavuşuncaya kadar iftarını açmaz.
(Abdülkâdir Geylâni Hz.
İlâhî Armağan / 183)
6-
Canlı; beslenen, hassas
ve iradeyle hareket eden bir nefse sahiptir.
Hay ise; akıl sahibi,
idrak eden ve faal bir cevherdir.
Bu yüzden yüce Allah
ve O’nun mukarreb kulları Hay olarak vasfedilirken canlı
olarak vasfedilmemişlerdir.
(İbn-i
Arabî Hz.
Hikmette Son Nokta / 77–78) |