Allah Rasulünü
severiz. O seçkin zatın sünnetini de severiz. Ancak
gerçek manada sünnetin kapsam ve mahiyetini içerik
noktasında bir türlü fark edemeyiz. Sünnet, lügat
manasıyla yol, yöntem, tarz, kanun gibi anlamları ihtiva
etmektedir.Sünnet denildiği zaman meseleyi sadece
Rasulullah’ın yaşadığı dönem ve ortamın şartları gereği
belki de zorunlu olarak yerine getirdiği âdet ve
davranış kalıpları olarak görmek ve değerlendirmek,
sünnetin ruhuna nüfuz edememenin ve kapsamlı olarak ele
almamanın bir neticesidir kanımca. Zira, nasıl ki bazı
insanlar Kur’an-ı Kerim’in lafzında kalıp ruhuna nüfuz
edemiyorlarsa aynı şekilde sünnetin ruhunu da ne yazık
ki fark edememektedirler. Hz. Muhammed (s.a.v),
Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmıştır. Bir rivayette Hz.
Ayşe’nin “Rasulullah’ın ahlakı Kur’an’dan ibaretti”
tespiti oldukça manidardır. Bu da bize gösterir ki Allah
Rasulü, İlahi Evren Kitabını okuyarak sistemin
açıklayıcısı olarak Kur’an’ın ruhuna nüfuz etmiş ve
böylelikle de yaşam sistemiyle bütünleşmiştir.
Dolayısıyla sünnete uymanın asıl anlamı bu noktada
Allah’ın sünnetinde asla değişim olmaz mealindeki ayette
de vurgulandığı üzere sünnetullah olarak da ifade edilen
İlahi Sistem ve Düzene uyma ve sisteme uygun hareket
tarzı ve zorunluluğudur.Çünkü insan İlahi
Sistemde işlemekte olan kanunlara ters hareket etmesi
durumunda varlıktaki düzen ve ahenkle çatışan bir konuma
gelecektir. Bu nedenle kesinlikle yaşam sisteminin
işleyişine uygun hareket etmesi gereklidir.Bu sünnet
dediğimiz yasa öyle bir orjinalliktedir ki hiçbir zaman
ve mekanla kayıtlı ve sınırlı değildir. Ezelden Ebede
aynı sistem geçerlidir ve yürürlüktedir.Bu da bize
gösterir ki Rasulullah, Allah’ın zaman üstü yaratış
hüküm ve sistemini fark etmiş ve Allah sistem ve
düzeninin zaman üstü değerlerine ve ihtişamına
dikkatlerimizi çekmiştir. Bu değişmez mükemmellikteki
muhteşemliği bizlere fark ettirmek istemektedir her
an.Unutmamak gerekir ki Rasul bizlere Allah’ı bildirip
fark ettirerek o yüce varlığı özümüzde keşfedip
hissetmemiz ve getirisini şuur boyutumuzda
yaşayabilmemiz için görevlendirilmiştir.Hiçbir zaman,
toplumlara, zamana, örf ve adetlere göre değişen
değerleri önemsememiş ve o geçici değerleri insanlara
empoze etmemiştir.Zaman içinde değişebilen kavram ve
değerler sünnet kelimesinin işaret ettiği anlamla asla
bağdaşmaz.Vurgulamak istediğimiz bu ince noktaları ancak
irfan ehli kişilerin değerlendirebileceğini düşünüyorum.
Kişi iki türlü
yaşam tarzı içindedir.Ya hakikat ilmi doğrultusunda
Allah’ın sistemine uyar ve buna göre yaşar, neticelerini
elde eder ya da kendi yaşam felsefesi doğrultusunda
İlahi sistemden kendini soyutlamak isteyerek yaşama
yoluna girer ki bunun neticesi hüsranla sonuçlanacak bir
pişmanlıktır. Ne var ki son pişmanlık fayda
vermez.Kişinin kendini evrensel sistemin işleyişinden
bigane kalarak sistemden bağımsız olarak varsayıp
kabullenmesi, gözünü kapayıp güneş ışığının varlığından
habersiz yaşaması gibidir.Gözünü kapaması sadece kendi
dünyasını karartır.Sünnetullahta (sistemde) herhangi bir
değişim söz konusu olmayacaktır. Allah sistemi çark
şeklinde dişlilerden oluşmaktadır.En azından öyle
tasavvur edebiliyoruz.İlahi mekanizma adeta bu
dişlilerin birbiriyle olan ilintili hareketiyle
birbiriyle entegre olmuş bir şekilde işlemekte ve
işlevine devam etmektedir.Mekanik
açıdan dinamik bir sistem ve aynı zamanda da sistematik
bir mekanizma (sistemin kendine has işleyiş tarzı) söz
konusudur.Evrendeki mikrodan makro plana kadar
tüm ilişkiler bütünü Allah sisteminin kapsamına
girmektedir.Yaşam sisteminin ana prensiplerini ise
kısaca şöyle sıralayabiliriz:
1-Yaratılan tüm
birimler yaratılış amaçları doğrultusunda mutlak anlamda
kulluk halindedirler.
2- Tüm birimler,
mutlak teslimiyet ve kulluk halinde oldukları için
hiçbirinde isyan denilen sistemden soyutlanma gerçek
anlamda söz konusu olamaz.Hiçbir birim kendi fıtri
programının dışına çıkamaz.
3- Sünnetullahta
Allah’ın kudret sıfatı her an açığa çıkar. Kudret sıfatı
açığa çıkan mahaller bir şekilde varlıklarını
sürdürürler.Açığa çıkmayan mahaller ise farklı bir
boyuta geçişle dönüşüme uğrarlar. Duygusal ve beşeri
yaklaşım ve değerlendirmeler, sistemin işleyişini
değiştirmez.
4- Her insan ve
birim her an kendisinden açığa çıkan fiillerin
getirisini yaşar.Birimin kendi dışında tasavvur ettiği
bir Tanrı insana ceza ya da mükafat vermemektedir.
5- Her birim
için sadece yapabildikleri ve açığa çıkarabildiklerinin
sonuçları söz konusudur.Açığa çıkarılmayan bir fiil
netice vermez.
6- Sistemde
sürekli ileriye gidiş söz konusudur.Bu noktada geçmişe
müdahale şansımız olmadığı için geçmişi telafi imkanımız
da yoktur.Sadece yaşanılan anın değerlendirilmesi söz
konusudur.
7- Dünyada
yaşarken gerçekleri görüp değerlendirme kuvvesi olan
basiretin açılmaması durumunda kişi sonsuza kadar
kapalı, körleşmiş bir bilinçle yaşamını sürdürecektir.
8- İnsan, sonsuz
yaşama yönelik olarak dünyada kendini hazırlama ve
geliştirme şansına sahiptir.Ölümle bu imkan son
bulacaktır.
9- Her birim
kendisinden sonrakini program itibariyle içinde
barındırmaktadır.İnsan nihai hedef olarak özündeki
hakikat noktasına şuursal sıçrama yapabilme imkanına
sahiptir.Diğer birimlerden farkı da buradadır.
Sonuç olarak,
sünnetullah denilen sistem ve düzene uygun yaşam tarzı
Allah Rasulünün gerçek sünnet modelidir.Bahsi geçen ana
prensipleri fark edip o prensiplere göre yaşamını
düzenleyenler Allah Rasulünün sünnetine gerçek manada
uymuş olacaklardır.Önemli olan, Allah’ın muhteşem
sünneti olan sistemini müşahede edebilmek ve bu sistemde
açığa çıkan İlahi manaları algılayabilmektir.”O kendi
hevasından konuşmaz” ayetinde Efendimizin hem
davranışları hem de sözleriyle İlahi sistemi
dillendirmesi vurgulanmış,sistemin seslenişine
tercümanlığı dile getirilmiştir en kapsamlı ve güçlü
zuhur mahalli olarak..Allah bizlere Rasulullah’ı yeniden
keşfedebilmeyi nasip etsin.. |