Tasarlayan ve dizayn eden kim?
Nazım Akpınar
 

Varlık alemini kabataslak gözlemlesek dahi, yaratılan her birimdeki muhteşemliği tüm görkemiyle müşahede edebiliriz.Evren kitabının sayfalarını satır satır okuyup inceledikçe, yaşam sistemindeki eşsiz tasarım ve dizayn hemen kendini gösterecektir. Evren sanki atkı iplikleriyle örülmüş gibi girift bir bütünsellik içermektedir. Mikrodan makro planlara kadar varlık skalasındaki her yaşamsal birim, mutlak surette birer sanat eseri olma hüviyeti taşır.

Evrensel yaşam boyutlarını kendi varlığından ve kendi isimlerinin özellikleriyle var kılan Allah ismiyle işaret edilen sınırsız ilmin ve kudretin, gizli ve bilinmeyen özelliklerini ifade eden esması vardır.Bunun yanında da zuhur aleminde varlığını müşahede ettiğimiz fakat 99 esmada yer almayan isimlerin varlığı da kesindir.Bu ilahi isimlerden biri de Sâni ismi şerifidir.Sâni, sanat eseri hüviyetinde yarattığı her birimi,eşsiz bir orijinallikte tasarlayan, tasvir eden, dizayn ederek şekillendiren anlamına gelmektedir.Başka bir deyişle, evren içre evrenlerle birlikte yaratılan her birim, harika bir tasarım ve sanat hârikasıdır.

Okyanus diplerindeki balık ve canlı türlerinden, karada yaşayan hayvanlara;timsahından leoparına,aslanından ceylanına,maymunundan sineğine, filine ve nihayet insanına kadar her yaşam formu bu eşsiz sanatın ve tasarımın bir örneğini teşkil eder.Tasarım hârikaları bu canlı türleriyle sınırlı değil elbette!Tabiattaki doğal güzellikler olarak ifade edilen her şey bu tasarıma dahildir.Yeşilin birçok tonunu ihtiva eden ormanlardan ağaçlara, mavinin tonlarını aksettiren okyanuslara ve gökyüzüne, ahadiyet boyutunu çağrıştıran uzayın karanlık derinliklerine kadar uzanan bir tasarım ve dizayndan söz ediyoruz.Bu arada doğadaki değişik müzikal ses armonisini de unutmamak gerek. Kuşların o insanı mest eden nağmeleri de şüphesiz birer sanat örneğidir. Şu ana kadar çizdiğim tabloda kısaca İlahi sanatın tezahürlerini genel çerçevede göstermeye çalıştık. Aslen bu yazıda vurgulamak istediğimiz hususa geldi sıra:

İnsan ismiyle işaret ettiğimiz yapı da diğer tüm birimler gibi birer esma terkibi olduğuna göre, insanın elinden çıktığı söylenen ve insana mâl edilen tüm tasarım ve dizayn örnekleri de gerçekte Allah ismiyle işaret edilen mutlak varlığa aittir. Bununla ilgili birçok örnekleme yapılabilir. Mesela, büyük bir alışveriş merkezine girdiniz ve mağazayı gezmeye başladınız. Öncelikle binanın tasarımı ve mimarisi dikkatinizi çekecektir. Buna diğer mimari yapı örneklerini de kıyas edebilirsiniz. Daha sonra mağazadaki reyonları gezmeye başladınız. Bir halı reyonuna girdiğinizde farklı renk ve desenlerde değişik tasarımlar dikkatinizi çekecektir. Oradan mobilya kısmına geçtiğinizde yine farklı tasarımlarda mobilya çeşitleriyle karşı karşıya gelirsiniz. Hatta o esnada bir beyefendi yanınıza yaklaşıp bütün gördüğünüz ve beğendiğiniz o mobilya çeşitlerinin kendine ait tasarımlar olduğunu bile size rahatlıkla söyleyebilecektir. Bu gayet normaldir.Zira, Allah’ın zuhur alemindeki oluşları ve yaratımları, esma terkiplerinden açığa çıkmaktadır.Bu açığa çıkış da o terkibi yapının kapasitesi nispetinde gerçekleşmektedir.Sonuçta her hâlükârda bütünüyle hakiki sanatkâr ve tasvir edici (Musavvir) olan tek varlığın tasarım eserlerini temaşa etmiş olursunuz.Bu her dem böyledir ve değişmez.Zaten O, her an yeni şânda olması hasebiyle yepyeni tasarım örnekleriyle karşımıza çıkmakta ve yine insan ve diğer birimler adı altında bu açığa çıkardıklarını seyretmektedir.Örnekleri çoğaltabilir ve yeni kıyaslamalar yaparak daireyi genişletebilirsiniz.Mesela denizde, havada ve karadaki değişik taşıt modellerini örnek verebiliriz.Burada meseleyi kavrayabilmemiz için, varlık aleminde tek bir yaratıcı gücün, iradenin ve ilmin hüküm sürdüğü gerçeğini hatırlamamız yeterli olacaktır.Zuhur alemindeki tüm yaratım ve oluşumlar, sınırsız Tek’in sınırsız gücü ve ilmiyle hâsıl olmaktadır ve dolayısıyla da güzel sanatlar kapsamına girenler de dahil olmak üzere tüm yapıtlar ve eserler, tek bir sanatkârın sanat tasarımları ve dizayn örnekleridir. Her ne kadar biz bunları insan adı altındaki terkibi yapılara mâl etsek te bu gerçek değişmezdir. Üstelik bu tasarım ve sanat örnekleri, sonsuz yaşam boyutlarındaki görsel güzelliklere nispeten sadece bir küçük numune mesabesindedir.

Güzelliğin kaynağı anlamında Cemil esmasının tezahür dereceleri nispetinde, algıladığımız güzellikler de derece derecedir. Güzelin güzeli ya da güzeller güzeli deyimlerinde işaret edildiği üzere güzellikte de sınır yoktur. Yusuf’un cemalinde güzelliğin yansımasındaki dereceyi kıyas edin. Kim onunla güzellikte yarışabilir ki! Bu noktada son bir hususu belirtmeden geçemeyeceğim.

Bazı kesimler örneğin resim ve heykel sanatındaki yapıtların,

doğadaki orijinal sanat örneklerinden alıntı olduğunu ve dolayısıyla da taklit olarak nitelendirilmeleri gerektiğini savunarak kendilerince Allah’ı tenzih ettiklerini düşünürler. Şayet baştan itibaren yazdıklarımızı iyi analiz edebilirseniz bu anlayışın yersiz bir kuruntu olduğunu açıkça görebileceksiniz. Zira tekrar vurgulamak gerekir ki, varlık aleminde tek bir tasarımcı ve sanatkâr vardır.O da her şeyi hikmetle yaratan ve tasvir ederek şekillendiren Sâni olan Allah’tır.Hep birlikte el ele,gönül gönüle daha nice güzelliklere…

 

 

 
 
Samsun - 04.06.2008
ahad103@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com