Varlık
alemini kabataslak gözlemlesek dahi, yaratılan her
birimdeki muhteşemliği tüm görkemiyle müşahede
edebiliriz.Evren kitabının sayfalarını satır satır
okuyup inceledikçe, yaşam sistemindeki eşsiz tasarım ve
dizayn hemen kendini gösterecektir. Evren sanki atkı
iplikleriyle örülmüş gibi girift bir bütünsellik
içermektedir. Mikrodan makro planlara kadar varlık
skalasındaki her yaşamsal birim, mutlak surette birer
sanat eseri olma hüviyeti taşır.
Evrensel yaşam
boyutlarını kendi varlığından ve kendi isimlerinin
özellikleriyle var kılan Allah ismiyle işaret edilen
sınırsız ilmin ve kudretin, gizli ve bilinmeyen
özelliklerini ifade eden esması vardır.Bunun yanında da
zuhur aleminde varlığını müşahede ettiğimiz fakat 99
esmada yer almayan isimlerin varlığı da kesindir.Bu
ilahi isimlerden biri de Sâni ismi şerifidir.Sâni,
sanat eseri hüviyetinde yarattığı her birimi,eşsiz bir
orijinallikte tasarlayan, tasvir eden, dizayn ederek
şekillendiren anlamına gelmektedir.Başka bir deyişle,
evren içre evrenlerle birlikte yaratılan her birim,
harika bir tasarım ve sanat hârikasıdır.
Okyanus
diplerindeki balık ve canlı türlerinden, karada yaşayan
hayvanlara;timsahından leoparına,aslanından
ceylanına,maymunundan sineğine, filine ve nihayet
insanına kadar her yaşam formu bu eşsiz sanatın ve
tasarımın bir örneğini teşkil eder.Tasarım hârikaları bu
canlı türleriyle sınırlı değil elbette!Tabiattaki doğal
güzellikler olarak ifade edilen her şey bu tasarıma
dahildir.Yeşilin birçok tonunu ihtiva eden ormanlardan
ağaçlara, mavinin tonlarını aksettiren okyanuslara ve
gökyüzüne, ahadiyet boyutunu çağrıştıran uzayın karanlık
derinliklerine kadar uzanan bir tasarım ve dizayndan söz
ediyoruz.Bu arada doğadaki değişik müzikal ses
armonisini de unutmamak gerek. Kuşların o insanı mest
eden nağmeleri de şüphesiz birer sanat örneğidir. Şu ana
kadar çizdiğim tabloda kısaca İlahi sanatın
tezahürlerini genel çerçevede göstermeye çalıştık. Aslen
bu yazıda vurgulamak istediğimiz hususa geldi sıra:
İnsan ismiyle
işaret ettiğimiz yapı da diğer tüm birimler gibi birer
esma terkibi olduğuna göre, insanın elinden çıktığı
söylenen ve insana mâl edilen tüm tasarım ve dizayn
örnekleri de gerçekte Allah ismiyle işaret edilen mutlak
varlığa aittir.
Bununla ilgili birçok örnekleme yapılabilir. Mesela,
büyük bir alışveriş merkezine girdiniz ve mağazayı
gezmeye başladınız. Öncelikle binanın tasarımı ve
mimarisi dikkatinizi çekecektir. Buna diğer mimari yapı
örneklerini de kıyas edebilirsiniz. Daha sonra
mağazadaki reyonları gezmeye başladınız. Bir halı
reyonuna girdiğinizde farklı renk ve desenlerde değişik
tasarımlar dikkatinizi çekecektir. Oradan mobilya
kısmına geçtiğinizde yine farklı tasarımlarda mobilya
çeşitleriyle karşı karşıya gelirsiniz. Hatta o esnada
bir beyefendi yanınıza yaklaşıp bütün gördüğünüz ve
beğendiğiniz o mobilya çeşitlerinin kendine ait
tasarımlar olduğunu bile size rahatlıkla
söyleyebilecektir. Bu gayet normaldir.Zira, Allah’ın
zuhur alemindeki oluşları ve yaratımları, esma
terkiplerinden açığa çıkmaktadır.Bu açığa çıkış da o
terkibi yapının kapasitesi nispetinde
gerçekleşmektedir.Sonuçta her hâlükârda bütünüyle hakiki
sanatkâr ve tasvir edici (Musavvir) olan tek varlığın
tasarım eserlerini temaşa etmiş olursunuz.Bu her dem
böyledir ve değişmez.Zaten O, her an yeni şânda olması
hasebiyle yepyeni tasarım örnekleriyle karşımıza
çıkmakta ve yine insan ve diğer birimler adı altında bu
açığa çıkardıklarını seyretmektedir.Örnekleri
çoğaltabilir ve yeni kıyaslamalar yaparak daireyi
genişletebilirsiniz.Mesela denizde, havada ve karadaki
değişik taşıt modellerini örnek verebiliriz.Burada
meseleyi kavrayabilmemiz için, varlık aleminde tek bir
yaratıcı gücün, iradenin ve ilmin hüküm sürdüğü
gerçeğini hatırlamamız yeterli olacaktır.Zuhur
alemindeki tüm yaratım ve oluşumlar, sınırsız Tek’in
sınırsız gücü ve ilmiyle hâsıl olmaktadır ve dolayısıyla
da güzel sanatlar kapsamına girenler de dahil olmak
üzere tüm yapıtlar ve eserler, tek bir sanatkârın sanat
tasarımları ve dizayn örnekleridir. Her ne kadar biz
bunları insan adı altındaki terkibi yapılara mâl etsek
te bu gerçek değişmezdir. Üstelik bu tasarım ve sanat
örnekleri, sonsuz yaşam boyutlarındaki görsel
güzelliklere nispeten sadece bir küçük numune
mesabesindedir.
Güzelliğin
kaynağı anlamında Cemil esmasının tezahür dereceleri
nispetinde, algıladığımız güzellikler de derece
derecedir. Güzelin güzeli ya da güzeller güzeli
deyimlerinde işaret edildiği üzere güzellikte de sınır
yoktur. Yusuf’un cemalinde güzelliğin yansımasındaki
dereceyi kıyas edin. Kim onunla güzellikte yarışabilir
ki! Bu noktada son bir hususu belirtmeden geçemeyeceğim.
Bazı kesimler
örneğin resim ve heykel sanatındaki yapıtların,
doğadaki orijinal sanat örneklerinden alıntı olduğunu ve
dolayısıyla da taklit olarak nitelendirilmeleri
gerektiğini savunarak kendilerince Allah’ı tenzih
ettiklerini düşünürler. Şayet baştan itibaren
yazdıklarımızı iyi analiz edebilirseniz bu anlayışın
yersiz bir kuruntu olduğunu açıkça görebileceksiniz.
Zira tekrar vurgulamak gerekir ki, varlık aleminde tek
bir tasarımcı ve sanatkâr vardır.O da her şeyi hikmetle
yaratan ve tasvir ederek şekillendiren Sâni olan
Allah’tır.Hep birlikte el ele,gönül gönüle daha nice
güzelliklere… |