Terbiye nedir? Terbiye insanlık aleminde ki
mevkimizi bilmek, onunla olan münasebetimizi anlamak
ve ona göre hareket etmek demektir. Bir başka açıdan
terbiye haddini bilmek demektir. Kişinin kim
olduğunu bilmesi ve bu alemde mevcudiyetinin
sebebini idrak edebilme yeteneğidir. Bir kimsenin
bütün beşeriyetle olan münasebet ve irtibatını
düzenleyen kaideleri terbiye adı altında
isimlendirebiliriz.
Tabiatta mevcut olan herşeyin bir yeri vardır. Her
yeri olan şeyinde tabiatla bir münasebeti vardır.
Bir taş bir toprak parçasının en ufak bir zerresi
bile tüm kainatla münasebet ve irtibattadır.
Biz insanız varlığımız ruh ve bedenden ibarettir.
Bedenimiz madde olmak hasebiyle madde aleminde,
ruhumuz manevi olmak hasebiyle mana aleminde bir
mevkiye sahiptir. Şu halde bizim tabiatla maddeten,
manen bir yerimiz vardır. Bu cihetle insan tüm bu
kainatla münasebettedir.
Beş duyu dediğimiz maddi duygularımız bizi maddi
alemde, ruhi duygularımız olan fikir ve vicdanımız
ise bizi mana alemiyle ulfet ve ahenk içinde
bulundurur.
Biz mevcuduz. Her varlığın alemde bir mevki olduğu,
her mevki olanda alemle bir münasebet ve irtbatı
bulunduğu tabidir. İşte biz maddeten ve manen
tabiattaki yerimizi bilmeye ve tabiat ve kainat ile
olan munasebetimizi anlamaya ve ona göre de
davranmaya mecburuz.
Bizim tabiatteki mevkimizi bildirecek, alemle olan
münasebetimizi tayin edecek ve ona göre hareket
ettirecek şey ise terbiyedir. Şu noktada terbiye
insanlığın, insan olamanın esası sayılır. İnsanlar
yaratılış gereği yalnız yaşayamazlar. Çünkü her
türlü maddi ve manevi ihtiyaçları biribirilerinin
eliyle temin edebilirler. Herkes her insan o
insanlık aleminin bir parçasıdır. İşte bu beşeriyet
bölümlerinin toplamı insanlık alemini teşkil eder.
Madem ki biz bir alem içerisindeyiz madem ki bir
beşeriyet kafilesinin fertleriyiz öyle ise her
şeyden evvel o alemdeki yerimizi bilmeye ve diğer
fertlerle olan münasebetimizi anlamaya ve kafilenin
ahengini zedelemeden, ona göre yaşamaya, yer
aldığımız beşeriyet kafilesine uyum göstermeye
mecburuz.
İnsanlık aleminde ki mevkimizi bilmek, onunla olan
münasebetimizi anlamak ve o alemin düzenine tabi
olmak terbiye sayesinde olur. Herkes bu suretle tabi
olduğu toplumu bilir. Onunla olan münasebetini anlar
ve ona göre hareket ederse düzen hasıl olur. Aksi
halde her birisi bir tarafa çekiştirilirse toplumun
düzeni dağılır. Ahenk de bozulur.
Terbiye insanlık alemiyle münasebet ve irtibatta
bulunmak için gerekli kanunlar ve kuralları da
öğretir. Bu kurallar güzelce bellenirse genel düzene
uyum sağlamak kolay olur.
Bir cemiyetten istifade etmek ve ettirebilmek de
ancak terbiye ile olur. Çünkü her vucud bir tekım
azalardan ibarettir. Her azadan beklenilen hizmet
ise kendi tabi vazifelerini güzelce yerine getirmek
ve bağlı bulunduğu vucudla sürekli münasebette
bulunmaktır.
İnsanlık her azası insanlardan ibaret olan bir
vucuddur. Öyle ise her insandan beklenilen hizmette
haiz olduğu vazifeyi güzelce ifa etmek ve çevresiyle
samimi ve daimi ilişkilerde bulunmaktır.
Bir topluluğun devam ve intizamı fetlerin
birbirleriyle olan ilişkileri ve kuvvetli bağlarıyla
mümkündür. Ferden cemiyetle ilişkisinin sağlığının
haiz olduğu terbiyenin kuvveti tayin eder. Bir fert
ne derece terbiyeli olursa beşeriyet ile irtibatı o
derece sıkı olacaktır. Yaşadığı toplumla ne kadar
kuvvetli münasebetler kurarsa topluma hizmeti o
oranda fazla olacaktır.
Bir vucudu tesis eden azaların hepsi aynı ehemmiyete
sahip değildir. Herbirisi kendi ölçüsünde vazifesini
noksansız olarak biteviye sürdürmek zorundadır. Bir
el, bir kol bir yürek derecesinde değildir. Ama her
aza yerini bilip hizmetini aksatmadığı sürece vucud
sağlık sahibi olacaktır. Fertlerde toplum içerisinde
mevkilerini ehemmiyetle çalışıp kuvvetlendirmek ve
dahil oldukları cemiyetin bekası için yılmadan
gayret göstermek zorundadır. Sorumluluk sahibi
bireyler sağlıklı toplumlar meydana getirirler.
Sorumluluk hissinin özü terbiyedir.
Fert terbiyesi sayesinde bulunduğu toplumun mühim
bir uzvunu teşkil ederse o topluma daha fazla, daha
büyük hizmetleri dokunan ve o nisbetle fazlasıyla
takdire şayan olur. |