Vericiliği Pratikte Yaşayabilmek
Nazım Akpınar
 

Vericilik vasfı her zaman cömert ruhların şiarı ve seçkin bir özelliği olagelmiştir.Sevgi hissini gerçek manada yaşayabilenler bu karşılıksız akışın verdiği coşkuyla elindekileri, imkanları nispetinde çevreleriyle paylaşmanın hazzını ve sevincini yaşarlar.Verebilmek, sonsuzlaşmanın en başta gelen yöntemi ve en emin yoludur.Kur’an bu sırrı “Sevdiğiniz şeylerden bol bol vermedikçe sonsuzluğa ve mutluluğa erişemezsiniz” ayetiyle sır ehliyle paylaşmıştır.Tüm Rasuller ve Veliler, her zaman ve zeminde vericiliği yaşamışlardır.Verdiğimiz hiçbir şey, hiçbir zaman karşılıksız kalmamaktadır yaşam sisteminin işleyişi gereği olarak.Ne fedakarlıkta bulunabilirsek misliyle bize de verilmektedir İlahi lütuf yollu olarak.Bire on, bire yüz tabirleri, Kur’an sembolizminde önemli bir gerçeği ifade etmektedir derin tefekkür ehli için.O da Allah yolunda infak etme durumunda sistemin gereği olarak otomatik bir artışın yaşanacağı ve kesinlikle bir azalma ve kaybın söz konusu olmayacağı gerçeğidir.Bununla alakalı yaşanmış birçok tecrübe örneği verilebilir.

Kur’an vericiliği fedakarlık noktasında överken, tersi bir gayreti ise devamlı surette yermiştir.”Altın ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda harcamayanlara elem verici azabı müjdele” ayetinde, Altın ve gümüş ifadeleri, insanın değer verdikleri metaları ifade etmektedir.Bu noktaya işaret edilerek insanın değer verdiği tüm kazanımların en büyük değer olan insanla paylaşılması suretiyle gerçek manada değer kazanabileceği vurgulanmak istenmiştir kanımca. Başka bir deyişle, insanın kadir ve kıymeti, fedakârlığı ölçüsünde tahakkuk etmektedir.Nimetleri ve imkânları paylaşabilmek, insanı, varlık mertebelerinde yükseltirken, bu imkanlardan insanları mahrum etmekse yokluğa (adem alemine) dönük bir gayret olarak belirmektedir.Ünlü İngiliz Edebiyatçı Shakespear bu gerçeği “Olmak ya da olmamak”(To be or not to be) deyimiyle bir anlamda dile getirmiştir.

Mutlu ve ideal bir toplumun oluşup yeşerebilmesinde de vericiliğin pratikte yaşanabilmesi hayati öneme haizdir.Zira paylaşım, güzel bir dünyanın (New World) yeniden inşası noktasında hem anahtar hem de metottur.Yeni dünyanın yeniden keşfi, bu anahtarın kullanılmasında yatmaktadır. Süleyman’ın devletine erişmede Süleyman’ın anahtarı kullanılmalıdır.Zira mülkün Süleyman’ı olmak büyük ölçülerde fedakarlığı ve hasbiliği gerektirir.Aksi gayretler ise insanı cimrilikte, hırsta ve maddeci anlayışta bloke edecektir.

Hali vakti yerinde, ticaretle uğraşan inançlı bir tüccar esnaf düşünün.Bu insanın samimi ve dost olduğu belirli bir müşteri çevresi bulunuyor.Bir gün bir müşterisi taksitini ödemek için ya da ziyaret amacıyla mağzadan içeri girince dükkan sahibi tebessümle sesleniyor.”OOOO Kapitalist kardeşim hoş geldin.Pamuk eller cebe.Çıkar bakalım paracıkları!”Bu ifade her ne kadar espri niyetiyle söylense de günümüz insanının ister istemez içine sürüklendiği kapital (para) endeksli yaşam tarzını örneklemesi noktasında oldukça manidardır.Oysa ki para, insan ilişkilerinde bir vasıtadır.Para amaç haline geldiğinde dejenerasyon başlamaktadır otomatik olarak.

Yaşadığım şehir olan Samsun için ölü para şehri benzetmesi yapılmasına şaşmamak gerekir. Halbuki Samsun ilimiz, ticaret ve sanayi şehri olarak biline gelir. Ama maalesef günümüzde parayı kaybederim korkusuyla piyasaya sürmeden atıl vaziyette bankalarda bekleten ve yastık altı eden insanların çoğunlukta olduğu faizci bir şehir konumuna gelmiş ve getirilmiştir.Bu da üretim ve yatırımı engelleyerek işsizliği körüklemektedir.Milli Mücadelemizin sembol şehri olan Samsun ilinin bu duruma getirilmesi bizleri üzmektedir.Bu sadece bir örnektir.Örnekler çoğaltılabilir.

Yüce kitabımız çağlar öncesinde yaktığı meşaleyle malın putlaştırılmasının temel sebebi olan para ve madde hırsının karanlıklarını izale etmeye çalışır.Servet ve refahla şımarmış kitleleri de her fırsatta yerer.Meseleyi toparlayacak olursak, inançlı bireyler olarak üzerimize düşen en önemli görev, misyon noktasında egoya dayalı her türlü hırs ve egodan arınmış, çağının üstünde bir insan modelini dünyaya bir kere daha sunabilmemiz ve böylelikle aşkın, fedakârlığın, feragâtin timsali örnek bir ülke ve toplum olabilmek için vericiliği pratikte yaşayabilmemizdir.

 

 
 
Samsun - 09.01.2007
ahad103@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com