Dünyada global ekonomik krizlerin öncülerinin oluştuğu,
asıl kriz dönemlerinin ise oluşmasının beklendiği bir
yıl 2008…
Ekonomi, bir alış-veriş bilimi ve aynı zamanda yöntemi.
Alışveriş ise insan eksenli bakıldığında elindekini,
ihtiyacın karşılığında karşındakinin elindekiyle değiş
tokuş etmek olarak tanımlanabilir.
Burada ihtiyacının sınırlarını ve kiminle değiş-tokuş
içerisinde olduğunu belirlemek, aslında bir bakıma
yaşam sanatı.
Yaşam sanatından kastımız ise doğal olarak bizlerin
bakış açısıyla Din’in bize bildirdiği… İçsel ve
dışsal olarak her alanda hakkıyla ortaya konabildiğince
Sanatkâr aşikâre oluyor.
Global ekonomik krizlerden en çok etkilenenlerden biri
olan ülkemizde ise alışverişin bir yaşam sanatı olarak
algılanmadığı ve uygulanmadığı ortada. Yaşanan
örneklere bakın, herkes en iyiyi en ucuza alma peşinde.
Alışverişteki en belirgin amaç özetle: ”Ben en iyiyi hak
ediyorum ama (cebimde param kafi miktarda olsun olmasın)
onu en ucuza almalıyım”. Bu bakış açısı buram buram
Ego kokmuyor mu?
Bu nedenle, alışveriş alışkanlığımız şöyle gelişmekte:
En iyilerin sunulduğunu düşündüğümüz, en ucuza fiyat
ilan edilen büyük alışveriş merkezleri… Kimsenin semt
esnafına aldırdığı yok. ”Canım o da fiyatlarını
indirsin, daha iyi malı daha ucuza getirsin!” düşüncesi,
kendini haklı görmek ve göstermek için yeterli.
Oysa o semt esnafı, ekonomideki çekirdek dişli.
Kazandığını çekirdek yapısı olan ailesi aracılığıyla
tekrar ekonomiye hızla aksettiriyor. Nispeten daha az
kâr odaklı, onun asıl derdi yaşam kavgası! Dev
alış-veriş merkezleriyle rekabet edemeyeceği çok açık ve
toplumun çekirdek yapısını ayakta tutmak için yaşaması,
yaşatılması lazım!
Paylaşmak, sadece sadaka vermek değildir, adil ticaret
bakın Efendimiz (s.a.v) tarafından nasıl
müjdelenmiş:
Huzeyfe ve Ebu Mes'ud el-Bedrî (radıyallahu anh)
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğini
işittiklerini anlatır: "Sizden önce yaşamış olan
birisine, ruhunu kabzetmek üzere melek gelmiş idi,
sordu:
"-Bir hayır işledin mi?" Adam:
"-Bilmiyorum" diye cevapladı. Kendisine tekrar:
"-Hele bir düşün (belki hatırlarsın) dendi. Adam:
"-Bir şey hatırlamıyorum, ancak dünyada iken, insanlarla
alış-veriş yapardım. Bu muamelelerimde zengine ödeme
müddetini uzatır, fakire de (ödeme işlerinde müsamaha ve
bazı eksikliklerini bağışlamak suretiyle) kolaylık
gösterirdim" dedi.
Allah onu (bu kadarcık iyiliği sebebiyle affedip) cennetine
koydu."
Buhârî, Büyû 17-18, Enbiyâ 50, İstikrâz 5; Müslim,
Müsâkât 26-31, (1560).
Ve pazarlık bakın hangi kıstaslara bağlanmış:
6637 - Kayle Ümmü Beni Emmar radıyallahu anha anlatıyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın yaptığı umrelerden
birinde kendisine Merve'de yaklaştım ve: "Ey Allah'ın
Resulü! Ben alıp satan bir kadınım. Bir şeyi satın almak
istediğim zaman arzuladığımdan daha düşük bir fiyat
teklif ediyorum. Sonra yavaş yavaş artırarak arzuladığım
fiyata geliyorum. Bir şeyi satacağım zaman da, önce,
almayı arzuladığım fiyattan daha yüksek bir fiyat teklif
ediyor, sonra yavaş yavaş inerek arzuladığım fiyata
geliyorum, (böyle yapmama ne dersin?)" dedim.
Şu cevabı verdi: "Ey Kayle, böyle yapma. Bir şey satın
almak istedin mi, düşündüğün fiyatı söyle, sana verilsin
veya verilmesin."
Aleyhissaltu vesselam sonra şunu söylediler: "Bir malı
satmak istediğin zaman da versen de vermesen de (yüksek
fiyat değil) satmak istediğin fiyatı söyle."
(Kütüb- i Sitte)
Cebimizdeki alışveriş aracı para, egomuza teslim
olmadıysa, en iyiyi en ucuza hak ediyorum davasında
değilsek, %3-5’lik farkı yaşam sanatı adına feda
edebiliyorsak, dürüst, namuslu ticaret yapan, yaşam
kavgası içindeki esnafı hatırlayalım!
Selam ve dualarımla,.. |