Yunus Kıssasında Enfüsi Hikmetler
Nazım Akpınar
 

Yunus kıssası, Kuran’da bazı surelerde Hazreti Yunus’un kavmiyle birlikte denizde bir gemide seyirdeyken yaşadığı tecrübeleri anlatan önemli bir kıssadır. Mecaz ve sembollerle örülü ayetleri hatırlayalım öncelikle.

 “Doğrusu Yunus da gönderilen Resullerdendi. Gemide olanlarla birlikte karşılıklı kura çektiler de yenilenlerden oldu. Yunus kendini kötülerken onu bir balık yuttu. Eğer Allah’ı tesbih edenlerden olmasaydı tekrar dirilecekleri güne kadar balığın karnında hapis kalacaktı. Halsiz bir vaziyette kendisini dışarı çıkardık ve üstüne geniş yapraklı bir ağaçla gölge yaptık. (Şecere-i Yaktiyn). Onu yüz bin ya da daha fazla kişiye resul olarak gönderdik. Sonunda ona iman ettiler. Bunun üzerine biz de onları bir süreye kadar yaşattık.

Saffat Suresi139-148

Benzer bir ayet örneği de Enbiya suresinde verilir. ”Zünnun’a gelince öfkeli bir halde geçip gitmişti; bizim kendisini sıkıştırmayacağımızı sanmıştı. Nihayet karanlıklar içindeyken “İlah yok. Sadece sen varsın. Seni tenzih ederim sübhansın. Gerçekten ben zalimlerden oldum” dedi. Bunun üzerine onun duasını kabul ettik ve ona necat vererek kederden kurtardık. İşte biz müminleri böyle kurtarırız.

Enbiya Suresi87-88

Ayetlerin Batıni anlamlarına nüfuz ettiğimizde mecaz ve sembolleri şu şekilde sıralayabiliriz:

Yunus’un karanlık gecesi bizim için meçhul olan geleceğimizi sembolize etmektedir. Gaflet perdemizin kalınlaşması nispetinde zulmetin yoğunluğu da artmaktadır.

Yunus’un denizi yeryüzünü simgeler. Denizde dalgalar husule geldiği gibi bu dünya denizinde de doğum ve ölüm gibi sürekli çalkantılar ve dönüşümler yaşanmaktadır. Bu denizin dalgalarının yoğunluğu da kat be kat fazladır.

Yunus’un balığı hakikatte nefsimizdir. Bizi sürekli bedensellik zindanında hapsetmek isteyerek sonsuz yaşamımızı tehdit etmektedir. Bu yönüyle de daha ziyade tehlike arz eder.

Yunus’un yüzdüğü gemi ise ilimle seyri temsil eder.

Bütün bu verileri değerlendirdiğimizde, kıssadan alacağımız hisse de şudur:

Yunus Aleyhisselamı kendimize model almalıyız. Zira, bizler için önemli bir model teşkil etmektedir. Tıpkı onun yaptığı gibi olaylarda ve oluşlarda etken ve etkili olarak düşündüğümüz tüm sebeplerden yüz çevirerek direkt olarak Rabbimize müteveccih olmalıyız. Çünkü o, bütün sebeplere sebep olan yegâne güçtür. Bizlerin aleyhinde olarak algıladığımız geleceğimizin, dünyamızın ve nefsimizin de ancak bizim gafletimiz ve hatalarımız sebebiyle o hale dönüştüğünü fark ettiğimizde geleceğimiz de dünyamız da nefsimiz de aydınlığa kavuşacaktır. Zira O, karanlıkları izale edecek olan öyle bir zattır ki geleceğimiz O’nun emrinde, dünyamız O’nun hükmünde, nefsimiz de O’nun idare ve kontrolündedir.

Yunus kıssasının en ehemmiyetli diyebileceğim mesajı ise kanaatimce, mutlak iradeye yaptığı vurgudur. İlahi iradeye külliyen ister istemez boyun eğme durumunda olduğumuzu bizlere hatırlatmaktadır. Zira Yunus Aleyhisselam o vaziyetinde bütün sebepler külliyen sükut etmektedir. Sebepler sadece vesilelik makamında kalırlar. Tesirleri de gerçekte yoktur. Hakiki müessir (Tesir edici kuvve) Allah’tır. Hazreti Yunus, Allah’tan başka varlık olmadığını ve dolayısıyla da O’ndan başka her hangi bir dayanağın olmadığını, Ahadiyet sırrının tevhid nuru içinde açığa çıkıp inkişafıyla aynel yakiyn suretinde müşahede etmiş ve böylelikle tüm sebeplerin üzerinde hükmederek tasarrufta bulunmuştur. İnsanın dayanağı öyle bir zat olmalıdır ki bütün evrende tasarruf edebilmeli ve atomlardan galaksilere kadar her şeyi emir tahtında bulundurabilmelidir. O’nun izni ve iradesi olmadan hiçbir şey, hiçbir cihetle imdat edemez ve kurtarıcı olamaz. Hidayeti de dalaleti de oluşturan kendisidir. Özetleyecek olursak:

 Gemi aşaması şeriat aşamasıdır ve İlmel yakiyne tekabül eder. Deniz aşaması Hakikat aşamasıdır ve Aynel Yakiyne karşılık gelir. Selamet sahiline çıkıp şecere- i Yaktiyn altında Rabbani Lütufları müşahede etmesi de Marifettir ki Hakkul Yakiyn  mertebesine remizdir.

Kurânda geçen Şecere- i Yaktiyn ifadesini çekirdek konumundaki İlmel Yakiyn mertebesinin en son aşaması olarak değerlendirebiliriz, ağaç sembolizmi çerçevesinde. Yaktiyn kelimesindeki Tiyn, incir anlamında olup kesret içinde vahdetin sembolüdür. Bu noktada Hazreti Yunus, denizdeyken Ahadiyet sırrı Tevhid nuru içinde inkişaf ederek gelişmiş ve bu inkişaf, Yaktiyn ağacı altında vahdetin, kesret içinde müşahedesinin kemale ermesiyle doruk noktaya ulaşmıştır. Böylelikle, kesret içinde vahdet hakikati yakiynen bilinmiştir. (yakiyn+tiyn=Yaktiyn)

İstifade Edilen Kaynaklar:
Kuranı Kerim Meali
Üstad Ahmed Hulusi (Cuma Sohbetleri)
Bediüzzaman (Lem’alar)

 

 
 
Samsun - 20.02.2007
ahad103@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com