Bazı Ayetler ve Anlamları -12-


..men   ağfelnâ kalbehu  an zikkrinâ   vettebea   hevâhü   ve   kâne   emruhu fürutâ. (18/28)
Kalbine,    bizi    zikretmekten    gaflet   verdiğimiz,    hevasına   uymuş   ve işinde haddi aşmış  kimselere  boyun  eğme!.

.... ma şâellâhu    lâ kuvvete illâ billâh.... (18/39)
Mâşâallah:..  Kuvvet ancak, Allah'ındır.

El mâlü   vel  benûne zînetül hayâtid dünyâ.... (18/46)
Mal ve evlâd,  dünya hayatının ziynetidirler ..

Ve vüdialkitâbü feterel mücrimîne müşfikîne mimmâ fîhi ve yekûlûne yâ veyletenâ mâli hêzel kitâbi lâ yuğâdirü sağîraten ve lâ kebîraten illâ ehsâhâ ve vecedû mâ amilû hâzıra. Ve lâ yazlimu rabüke ehadâ. (18/49)
Kitap,    ortaya   konmuştur...   Mücrimleri,   o   kitapta   olan   şeylerden   ürkmüş görürsün,     "vay    halimize,    bu    nasıl    kitapmış!..    Küçük    büyük    hiçbir    şey bırakmaksızın hepsini sayıp dökmüş" derler .. Şöylece, yaptıklarını karşılarında bulmuşlardır. Rabbin,  hiç kimseye zulmetmez!..

Ve iz kulnâ lil melâiketiscüdû li Âdeme, fesecedû illâ iblîs, kâne minel cinni fefeseka an emri rabbih.... (18/50)
Hani biz meleklere, "secde edin Âdem'e " dedik. Secde ettiler .. Sadece İblis etmedi, çünkü cin sınıfındandı...

İnnâ cealnâ alâ kulûbihim ekinneten en yefkahûhü ve fî âzânihim vakra, ve in ted'uhüm ilel hüdâ felen yehtedû izen ebedâ. (18/57)
Biz, onların Kur'anı anlamamaları için kalpleri üzerine perde ve kulaklarına da sağırlık kıldık. Onları, ne kadar hidayete davet etsen de, onlar ebediyyen hidayet bulamazlar!..

Fevecedâ abden min ıbâdinâ âteynâhü rahmeten min ındinâ ve allemnâhu min ledünnâ ılmâ. (18/65)
Orada kullarımızdan bir kul buldular ki, indimizden rahmet ve O'na (Hızır'a), Ledünnümüzden ilim tâlim ettik.

Kâle lehû Mûsâ hel ettebiuke alâ en tüallimeni mimmâ ullimte rüşdâ. (18/66)
Musa,  O'na:
"Sana öğretilen ilimden bana öğretmen şartıyla sana tâbi olayım mı?..” dedi.

Kâle inneke len testetîa meıye sabrâ. (18/67)
O,  "Sen  benimle sabretmeye takat getiremezsin" dedi. 

Ve keyfe tasbiru  alâ mâ lem  tuhit bihî  hubrâ.  (18/68)
-"İç yüzünü  bilmediğin  bir bilgiye nasıl sabredersin?.." ....  

âteynâhü min külli şey'in sebebâ.  (18/84)
O'na her şeyden  bir sebep verdik ..

Ellezîne kânet a'yünühüm fî ğıtâin an zikrî ve kânû lâ yestetîûne sem'â. (18/101)
Onlar ki,  gözleri  benim zikrimden  perdeli ve ses duyamaz halde idiler .. 

Ellezîne    dalle    sa'yühüm     fil hayâtid  dünyâ ve hüm yahsebûne enne hüm yuhsinûne sun'â.  (18/104)
Onlar, iyi bir şey yaptıklarını zannettikleri halde, dünya hayatındaki çalışmaları boşa gidenlerdir ..

İnnellezîne âmenû ve amilüs sâlihâti kânet lehüm cennâtül firdevsi nüzülâ. (18/107)
İman edip salih ameller işleyenlere gelince, onlar için makam olarak Firdevs cennetleri vardır.

Hâlidîne fî hâ lâ yebğûne anhâ hıvelâ. (18/108) 
Orada ebedî kalıcıdırlar. Oradan  hiç ayrılmak istemezler.

Kul   lev   kânelbahru   midâden   li kelimâti   rabbî   lenefidel   bahru   kable   en   tenfede kelimâtü rabbî velev ci'nâ bimislihî mededâ. (18/109)
De ki: "Rabbimin kelimelerini yazmak için bütün denizler mürekkep olsa, muhakkak ki, Rabbimin kelimeleri tükenmeden denizler tükenirdi, bir o kadar ilâve etsek dahi ..

Kul innemâ ene beşerün mislüküm yûhâ ileyye ennemâ ilâhüküm ilâhün vahid femen kâne yercû li kâe rabbihî felya'mel amelen sâlihan ve lâ yüşrik bi ibâdeti rabbihî ehadâ. (18/110)
De ki: "Ben de misliniz olarak beşerim!.." “ Ancak bana ilahınızın –Tek- olduğu vahyolunuyor. Onun için, her kim Rabbine kavuşmayı isterse  salih amel işlesin ve Rabbinin ibadetinde, O’na hiç kimseyi şirk koşmasın!..”

12/03/2002
http://sufizmveinsan.com

Ön sayfa