Ve
minennâsi men yücâdilü fillâhi biğayri ılmin ve yettebiu külle
şeytânin merîd. (22/3)
Allah
hakkında, ilim sahibi olmadan mücadele eden ve azılı şeytana tâbi
olan insanlar vardır.
Ve
minennâsi men yucâdilü fillâhi biğayri ılmin velâ hüden velâ
kitâbin münîr. (22/8)
İnsanlardan bir kısım var
ki, ilim sahibi olmadan, rehberleri ve aydınlatıcı bir kitabı
bulunmadan, Allah hakkında mücadele eder.
Zâlike
bimâ kaddemet yedâke ve ennellâhe leyse bizallâmin lil abîd.
(22/10)
Bu, senin yaptıklarının karşılığıdır.
Allah, kullarına zulm edici değildir...
Ve
minennâsi men ya'büdüllâhe alâ harf, fein esâbehü hayrunitmeene
bih, ve in esâbethü fitnetünin kalebe alâ vechih , hasired dünya
velahireh, zâlike hüvel hüsrânül mübîn. (22/11)
İnsanlardan
kimisi, Allah'a bir yönden ibadet eder. Kendisine bir hayır isabet
ederse ona sarılır, bir fitne isabet ederse yüzünü çevirir. Dünyada
ve ahirette ziyan eden odur. İşte bu, en büyük hüsrandır.
İnnellâhe
yef'alü mâ yürîd. (22/14)
Şüphesiz, Allah dilediğini
yapar...
Ennellâhe
yehdî men yürîd. (22/16)
Muhakkak, Allah dilediğine
hidayet eder. ....
İnnellâhe
yef'alü mâ yeşâ'. (22/18)
Kesinlikle, Allah istediğini
yapar...
Vele
yensurennellâhü men yensurûh.... (22/40)
Allah, kendine yardım edene
yardım eder...
....
feinnehâ lâ ta'mel ebsâru ve lâkin ta'mel kulûbülletî fissudûr.
(22/46)
Gerçek şu ki; Gözler kör
olmaz.. Fakat, göğüsler içindeki kalpler kör olur.. (Bilincin
basireti örtülür)
....
ve inne yevmen ınde rabbike keelfi senetin mimmâ teuddûn. (22/47)
Rabbinin indinde bir gün,
sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir.
Ve
li ya'lemellezîne ûtül ılme.... (22/54)
Kendilerine ilim verilenler...
Zâlike
bi ennellâhe hüvel hakk.... (22/62)
Allah, bizatihi Hak'tır...
...İnnel
insâne le kefûr.. (22/66)
Doğrusu, insan çok nankördür..
Mâ
kaderullâhe hakka kadrih.... (22/74)
Allah'ı hakkıyla idrâk
edemediler.
MÜ'MİNUN
Kad
eflehal mü'minûn. (23/1)
Muhakkak,
mü'minler felah bulmuşlardır..
Ellezîne
hüm fî salâtihim hâşiûn. (23/2)
Onlar ki, namazlarında huşu içindedirler.
Vellezîne
hüm anillağvi mu'ridûn. (23/3)
Onlar ki, boş ve yararsız şeyden
yüz çevirirler.
Vellezîne
hüm lizzekâti fâılûn. (23/4)
Onlar ki, zekât verirler.
Vellezîne
hüm lifürûcihim hâfizûn. (23/5)
Onlar ki, iffetlerini korurlar.
İllâ
alâ ezvâcihim ev mâ meleket eymânühüm, feinnehüm ğayru melûmîn.
(23/6)
Ancak, kendi zevcelerine veya
sahip oldukları cariyelerine karşı münasebetleri müstesnadır. Kınanmış
da değillerdir.
Femenibteğâ
verâe zâlike feülâike hümül âdûn. (23/7)
Bu sınırları aşmak
isteyenler, hadlerini aşanlardır.
Vellezîne
hüm li emânâtihim ve ahdihim râûn. (23/8)
Onlar, emanetlerine ve
ahitlerine riayet ederler.
Vellezîne
hüm alâ salevâtihim yühâfizûn. (23/9)
Ve onlar ki, namazlarına devam
ederler.
Ve
lekad halaknâ fevkaküm seb'a tarâig. (23/17)
Yemin olsun biz, üzerinizde
yedi yol yarattık..
Kâle
rabbinsurnî bimâ kezzebûn. (23/26)
(Nuh):" Rabbim, beni
yalanlamalarına karşılık bana yardım et" dedi...
02/04/2002
http://sufizmveinsan.com
|