Velev terâ izil mücrimûne nâkisû
ruûsihim ınde rabbihim, rabbenâ ebsarnâ ve semi'nâ fercı'nâ
na'mel sâlihan innâ mûginûn. (32/12)
Mücrimleri, Rablerinin indinde
başları bükük olarak bir görsen!.. Onlar:
"Rabbimiz, gördük ve işittik. Bizi geri gönder de sâlih
ameller işleyelim. Artık, kesin olarak inandık!.." derler.
Velev şi'nâ leâteynâ külle nefsin
hüdâhâ ve lâkin hakkal kavlü minnî leemleenne cehenneme minel
cinneti vennâsi ecmeîn. (32/13)
Eğer dileseydik, elbette her
nefs'e hidayetini verirdik. Fakat "cehennemi bütün insanlar ve
cinlerden dolduracağım" diye benden Hak söz (tahakkuku kesin söz)
çıkmıştır.
Fezûkû bimâ nesîtüm ligâe yevmiküm
hâzâ , innâ nesînâküm ve zûgû azâbel huldi bimâ küntüm
ta'melûn. (32/14)
Kavuşmuş olduğunuz bu gününüzü,
unutmuş olmanın karşılığını tadın!.
Muhakkak ki, biz de sizi unuttuk. Yaptıklarınızın karşılığı
olarak ebedî azabı tadın!..
İnnemâ yu'minû biâyâtinellezîne
izâ zükkirû bihâ harrû sücceden ve sebbehû bihamdi rabbihim ve
hüm lâ yestekbirûn. (32/15)
Şüphesiz, âyetlerimize iman
edenler, iyi düşünürlerse derhal secdeye kapanırlar ve Rablerini
hamdiyle tesbih ederler. Onlar, büyüklük taslamazlar!..
Tetecâfâ cünûbühüm anil medâciı
yed'ûne rabbehüm havfen ve tamean ve mimmâ rezagnâhüm yünfikûn.
(32/16)
Vücutlarını yataklardan uzak
tutup, korku ve ümid içinde Rablerine dua ederler. Kendilerine verdiğimiz
rızıktan infak ederler.
Felâ ta'lemu nefsün mâ uhfî lehüm
min kurreti a'yün , cezâen bimâ kânû ya'melûn. (32/1 7)
Onlara, amellerinin mükâfatı
olarak, ne gibi nimetlerin saklı olduğunu kimse bilemez!
Efemen kâne mü'minen kemen kâne fâsigâ
, lâ yestevûn. (32/18)
Mü'min olan kimse, fasık olan
kimse gibi midir?.. Elbette bir olamazlar!..
Emmellezîne âmenû ve amilüssâlihâti
felehüm cennâtül me'vâ nüzulen bimâ kânû ya'melûn. (32/19)
İman edip salih amel işleyenlere,
amellerinin mükâfatı olarak cennet konakları vardır.
Ve emmellzîne fesegû feme'vâhümün
nâr , küllemâ erâdû en yahrücû minhâ üîdû fîhâ ve gîle
lehüm zûgû azâben nârillezî küntüm bihî tükezzibûn. (32/20)
Fâsık olanlar için ise ;
onların varacakları yer, cehennemdir. Oradan çıkmak istediklerinin
her defasında oraya tekrar döndürülürler ve onlara:
"Yalanladığınız ateşin azabını tadın!.." denir..
Vele nüzîgannehüm minel azâbil ednâ
dûnel azâbil ekberi leallehüm yerciûn. (32/21)
En büyük azaptan önce,
onlara yakın azabı tattıracağız, dönerler diye!..
Ve men ezlemu mimmen zükkire biâyâti
rabbihi sümme a'rada anhâ , innâ minel mücrimîne müntegımûn.
(32/22)
Kendisine Rabbinin âyetleri
hatırlatıldıktan sonra, onlardan yüz çevirenden daha zâlim kim
olabilir?.. Muhakkak ki biz, mücrimlere lâyık oldukları karşılığı
veririz..
Ve legad âteynâ Mûsel kitâbe felâ
tekün fî miryetin min ligâihî ve cealnâhü hüden li benî İsrâîl.
(32/23)
Yemin olsun ki, biz Musa'ya
kitab verdik. Sen, O'na kavuşacağından şüphe etme!.. O'nu İsraîloğullarına
hidayet rehberi kıldık..
Ve cealnâ minhüm eimmeten yehdûne bi
emrinâ lemmâ saberû , ve kânû bi âyâtinâ yûginûn. (32/24)
İçlerinden, emrimiz olarak
hidayet edici rehberler kıldık. Çünkü onlar, sabreden ve âyetlerimize
ikan sahibi olanlar idiler.