Bazı Ayetler ve Anlamları -22-


Kul yeteveffâküm melekül mevtillezî vükkile biküm sümme ilâ rabbiküm turceûn. (32/11)
De ki!.. "Size vekil kılınan ölüm meleği canınızı alır, sonra, Rabbinize döndürülürsünüz!.."

Velev terâ izil mücrimûne nâkisû ruûsihim ınde rabbihim, rabbenâ ebsarnâ ve semi'nâ fercı'nâ na'mel sâlihan innâ mûginûn. (32/12)
Mücrimleri, Rablerinin indinde başları bükük olarak bir görsen!.. Onlar:
"Rabbimiz, gördük ve işittik. Bizi geri gönder de sâlih ameller işleyelim. Artık, kesin olarak inandık!.." derler.

Velev şi'nâ leâteynâ külle nefsin hüdâhâ ve lâkin hakkal kavlü minnî leemleenne cehenneme minel cinneti vennâsi ecmeîn. (32/13)
Eğer dileseydik, elbette her nefs'e hidayetini verirdik. Fakat "cehennemi bütün insanlar ve cinlerden dolduracağım" diye benden Hak söz (tahakkuku kesin söz) çıkmıştır.

Fezûkû bimâ nesîtüm ligâe yevmiküm hâzâ , innâ nesînâküm ve zûgû azâbel huldi bimâ küntüm ta'melûn. (32/14)
Kavuşmuş olduğunuz bu gününüzü, unutmuş olmanın karşılığını tadın!.
Muhakkak ki, biz de sizi unuttuk. Yaptıklarınızın karşılığı olarak ebedî azabı tadın!..

İnnemâ yu'minû biâyâtinellezîne izâ zükkirû bihâ harrû sücceden ve sebbehû bihamdi rabbihim ve hüm lâ yestekbirûn. (32/15)
Şüphesiz, âyetlerimize iman edenler, iyi düşünürlerse derhal secdeye kapanırlar ve Rablerini hamdiyle tesbih ederler. Onlar, büyüklük taslamazlar!..

Tetecâfâ cünûbühüm anil medâciı yed'ûne rabbehüm havfen ve tamean ve mimmâ rezagnâhüm yünfikûn. (32/16)
Vücutlarını yataklardan uzak tutup, korku ve ümid içinde Rablerine dua ederler. Kendilerine verdiğimiz rızıktan infak ederler.

Felâ ta'lemu nefsün mâ uhfî lehüm min kurreti a'yün , cezâen bimâ kânû ya'melûn. (32/1 7)
Onlara, amellerinin mükâfatı olarak, ne gibi nimetlerin saklı olduğunu kimse bilemez!

Efemen kâne mü'minen kemen kâne fâsigâ , lâ yestevûn. (32/18)
Mü'min olan kimse, fasık olan kimse gibi midir?.. Elbette bir olamazlar!..

Emmellezîne âmenû ve amilüssâlihâti felehüm cennâtül me'vâ nüzulen bimâ kânû ya'melûn. (32/19)
İman edip salih amel işleyenlere, amellerinin mükâfatı olarak cennet konakları vardır.

Ve emmellzîne fesegû feme'vâhümün nâr , küllemâ erâdû en yahrücû minhâ üîdû fîhâ ve gîle lehüm zûgû azâben nârillezî küntüm bihî tükezzibûn. (32/20)
Fâsık olanlar için ise ; onların varacakları yer, cehennemdir. Oradan çıkmak istediklerinin her defasında oraya tekrar döndürülürler ve onlara:
"Yalanladığınız ateşin azabını tadın!.." denir..

Vele nüzîgannehüm minel azâbil ednâ dûnel azâbil ekberi leallehüm yerciûn. (32/21)
En büyük azaptan önce, onlara yakın azabı tattıracağız, dönerler diye!..

Ve men ezlemu mimmen zükkire biâyâti rabbihi sümme a'rada anhâ , innâ minel mücrimîne müntegımûn. (32/22)
Kendisine Rabbinin âyetleri hatırlatıldıktan sonra, onlardan yüz çevirenden daha zâlim kim olabilir?.. Muhakkak ki biz, mücrimlere lâyık oldukları karşılığı veririz..

Ve legad âteynâ Mûsel kitâbe felâ tekün fî miryetin min ligâihî ve cealnâhü hüden li benî İsrâîl. (32/23)
Yemin olsun ki, biz Musa'ya kitab verdik. Sen, O'na kavuşacağından şüphe etme!.. O'nu İsraîloğullarına hidayet rehberi kıldık..

Ve cealnâ minhüm eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû , ve kânû bi âyâtinâ yûginûn. (32/24)
İçlerinden, emrimiz olarak hidayet edici rehberler kıldık. Çünkü onlar, sabreden ve âyetlerimize ikan sahibi olanlar idiler.

21/05/2002
http://sufizmveinsan.com

Ön sayfa