Bazı Ayetler ve Anlamları -31-

 

...yehdî bihî men yeşa' , ve men yudlilillâhü femâ lehû min hâd.  (39/23)
Allah,  dilediğine hidayet eder ve,  O'nun  saptırdığına,  hidayet edici yoktur.

Li yükeffirallâhu anhüm esveellezî amilü ve yecziyehüm ecrehüm biahsenellezî kânû ya'melûn. (39/35)
Böylece Allah, yaptıklarının en kötülerini örter ve en iyi amellerinin mükâfatı olarak onları cezalandırır. (Yaptıklarının karşılığını verir.)

...ve men yudlilillâhü femâ lehû min hâd. (39/36)
Allah'ın saptırdığına hidayet edecek yoktur.

Ve men yehdillâhü femâ lehû min mudil. (39/37)
Allah bir kimseye hidayet ederse, artık onu saptıracak yoktur.

... kul hasbi yallah.... (39/38)
De ki: "Allah  bana yeter!.."

... femenihtedâ felinefsih,  ve men dalle feinnemâ yedıllü aleyhâ ... (39/41)
Artık, kim doğru yolu seçerse bu, kendi içindir. Kim de dalâlete yönelirse, bu sapma, kendi aleyhinedir.

Allâhü yeteveffel enfüse hîne mevtihâ  velletî lem temüt fî menâmihâ , feyümsikülletî kadâ aleyhel mevte ve yürsilül ührâ ilâ ecelin müsemmâ , inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûn . (39/42)
Allah alır o canları öldükleri zaman ; ölmeyenleri de uyuduklarında. Sonra haklarında ölüm kararı verdiklerini alıkoyar , diğerlerini belirlenmiş bir süreye kadar salıverir. Şüphesiz ki bunda düşünecek bir kavim için deliller vardır.

Kulillâhümme Fatır'es semâvâti vel ardı âlimel ğaybi veşşehâdeti ente tahkümü beyne  ibâdike  fî mâ  kânû  fîhi  yahtelifûn.   (39/46)
De ki: "Semaların    ve    yerin    Fatırı   âşikârı    ve    gaybı     bilen    Allah’ım!.     Kullarının arasında   ihtilâfa  düştükleri   şey   hakkında   hükmü   sen  verirsin."

...yebsütur rizka limen yeşâu ve yagdir.... (39/52)
Dilediğine ve takdir ettiğine rızkını artırır.

Kul yâ ıbâdiyellezîne esrefû  alâ enfüsihim lâ taknetu min rahmetillâh .
İnnellâhe yağfiruz zünûbe cemîa , innehû hüvel Ğafûrür Rahîm. (39/53)
De ki: " Ey    nefslerinin     aleyhinde    haddi     aşan     Allah     kulları!   Allah'ın     rahmetinden ümit  kesmeyin!. Muhakkak ki Allah,  bütün  günahları  mağfiret eder. Şüphesiz O, Ğafur ve Rahîm'dir

...lev enne lî kerraten  feekûne minel muhsinîn.   (39/58)
Bir kere daha dünyaya donseydim  de iyilik edenlerden olsaydım!..

...ve hüve alâ külli şey’in vekîl. (39/62)
Ve O,  her şeye Vekil'dir.

Lehû  mekâlîdüs semâvâti vel ard.. (39/63)
Semaların   ve  yerin   anahtarları   O'nundur.

...le in eşrekte leyahbetanne amelüke... (39/65)
Şirk  koşarsan,  amellerin  boşa gider.

Ve mâ kaderullâhe  hakka  kadrihi vel ardu cemîan   kabdatühû  yevmel   kıyâmeti vessemâvâtü matviyyâtün bi yemînih ,  sübhânehû ve teâlâ ammâ yüşrikûn.  (39/67)
Allah'ı  hakkıyla takdir edemediler. Kıyamet günü bütün yeryüzü O'nun tasarrufu altındadır. Semalar da  O'nun  kudret eliyle dürülmüş  olacaktır.

Ve  nüfiha  fis sûri  fesaıka  men  fis semâvâti ve men fil ardı illâ men şâellâh , sümme nüfiha fîhi ührâ feizâ  hüm kıyâmün  yenzürûn.   (39/68)
Sûr'a ufürüldüğünde Allah'ın diledikleri müstesna olmak üzere, semalarda ve yerde ne varsa ölecektir. Sonra ona bir daha üfürüldüğünde hepsi kalkar, bakarlar.

...ve vüdialkitâbü....   (39/69)
Amel  defterleri  ortaya  çıkar.

Ve vüffiyet küllü nefsin mâ amilet...  (39/70)
Her kişiye yaptığının karşılığı verilir.

15/10/2002
http://sufizmveinsan.com

Ön sayfa