...yehdî
bihî men yeşa' , ve men yudlilillâhü femâ lehû min hâd. (39/23)
Allah,
dilediğine hidayet eder ve,
O'nun saptırdığına, hidayet edici yoktur.
Li
yükeffirallâhu anhüm esveellezî amilü ve yecziyehüm ecrehüm
biahsenellezî kânû ya'melûn. (39/35)
Böylece Allah, yaptıklarının en kötülerini örter ve en iyi
amellerinin mükâfatı olarak onları cezalandırır. (Yaptıklarının
karşılığını verir.)
...ve
men yudlilillâhü femâ lehû min hâd. (39/36)
Allah'ın
saptırdığına hidayet edecek yoktur.
Ve
men yehdillâhü femâ lehû min mudil. (39/37)
Allah
bir kimseye hidayet ederse, artık onu saptıracak yoktur.
...
kul hasbi yallah.... (39/38)
De ki: "Allah bana
yeter!.."
...
femenihtedâ felinefsih, ve
men dalle feinnemâ yedıllü aleyhâ ... (39/41)
Artık, kim doğru yolu seçerse bu, kendi içindir. Kim de dalâlete
yönelirse, bu sapma, kendi aleyhinedir.
Allâhü
yeteveffel enfüse hîne mevtihâ velletî
lem temüt fî menâmihâ , feyümsikülletî kadâ aleyhel mevte ve yürsilül
ührâ ilâ ecelin müsemmâ , inne fî zâlike le âyâtin li kavmin
yetefekkerûn . (39/42)
Allah
alır o canları öldükleri zaman ; ölmeyenleri de uyuduklarında.
Sonra haklarında ölüm kararı verdiklerini alıkoyar , diğerlerini
belirlenmiş bir süreye kadar salıverir. Şüphesiz ki bunda düşünecek
bir kavim için deliller vardır.
Kulillâhümme
Fatır'es semâvâti vel ardı âlimel ğaybi veşşehâdeti ente tahkümü
beyne
ibâdike
fî mâ
kânû
fîhi
yahtelifûn.
(39/46)
De
ki: "Semaların
ve yerin
Fatırı âşikârı
ve gaybı
bilen Allah’ım!.
Kullarının arasında
ihtilâfa düştükleri
şey hakkında
hükmü sen
verirsin."
...yebsütur
rizka limen yeşâu ve yagdir.... (39/52)
Dilediğine ve takdir ettiğine rızkını artırır.
Kul
yâ ıbâdiyellezîne esrefû alâ
enfüsihim lâ taknetu min rahmetillâh .
İnnellâhe
yağfiruz zünûbe cemîa , innehû hüvel Ğafûrür Rahîm. (39/53)
De
ki: " Ey nefslerinin
aleyhinde haddi
aşan Allah
kulları! Allah'ın
rahmetinden ümit kesmeyin!.
Muhakkak ki Allah, bütün
günahları mağfiret
eder. Şüphesiz O, Ğafur ve Rahîm'dir
...lev
enne lî kerraten feekûne
minel muhsinîn. (39/58)
Bir kere daha dünyaya donseydim de iyilik edenlerden olsaydım!..
...ve
hüve alâ külli şey’in vekîl. (39/62)
Ve O, her şeye
Vekil'dir.
Lehû
mekâlîdüs semâvâti vel ard.. (39/63)
Semaların
ve yerin
anahtarları O'nundur.
...le
in eşrekte leyahbetanne amelüke... (39/65)
Şirk
koşarsan, amellerin
boşa gider.
Ve
mâ kaderullâhe hakka
kadrihi vel ardu cemîan
kabdatühû yevmel
kıyâmeti vessemâvâtü matviyyâtün bi yemînih ,
sübhânehû ve teâlâ ammâ yüşrikûn.
(39/67)
Allah'ı hakkıyla takdir
edemediler. Kıyamet günü bütün yeryüzü O'nun tasarrufu altındadır.
Semalar da O'nun kudret eliyle dürülmüş
olacaktır.
Ve
nüfiha fis sûri
fesaıka men
fis semâvâti ve men fil ardı illâ men şâellâh , sümme nüfiha
fîhi ührâ feizâ hüm
kıyâmün yenzürûn.
(39/68)
Sûr'a ufürüldüğünde Allah'ın diledikleri müstesna olmak üzere,
semalarda ve yerde ne varsa ölecektir. Sonra ona bir daha üfürüldüğünde
hepsi kalkar, bakarlar.
...ve
vüdialkitâbü.... (39/69)
Amel defterleri
ortaya çıkar.
Ve
vüffiyet küllü nefsin mâ amilet...
(39/70)
Her
kişiye yaptığının karşılığı verilir.
15/10/2002
http://sufizmveinsan.com
|