Bazı Ayetler ve Anlamları -33-

 

Ve  kâlû   kulûbünâ    ekinnetin  mimmâ  ted'ûnâ  ileyhi  ve    âzâninâ  vakrun  ve min beyninâ ve beynike hicâbün fa'mel innenâ âmilûn.(41/5)
Ve dediler ki:
Bizi   davet  ettiğin   şeye   karşı   kalplerimiz  kapalıdır.   Kulaklarımızda     ağırlık ve seninle bizim aramızda perde vardır. Sen dilediğini yap,  biz de dilediğimizi!..

Kul innemâ ene beşerün misliküm yûhâ ileyye ennemâ ilâhüküm ilâhün   vâhidün festekîmû ileyhi vestağfirûh... (41/6)
De ki:
"Ben de sizin misliniz bir beşerim!.. Ancak bana ilâhınızın "Tek" olduğu vahyolundu.. O'na yönelin ve O'ndan mağfiret dileyin!..

Sümmestevâ ilessemâi ve hiye dühânün fe kâle lehâ ve lil ardı'tiyâ tav'an ev kerhâ, kâle tâ eteynâ tâiîn. (41/11)
Sonra, duman  halinde olan semayı  istiva ile ona ve yeryüzüne: "İster arzunuzla, isterseniz kerhen gelin!.." buyurdu. "İsteyerek geldik!.." dediler..

Fekadâ hünne seb'a semâvatin fî yevmeyni, ve evhâ fî külli semâin emreh , ve zeyyenessemâed dünyâ bi mesâbîh.... (41/12)
Ve böylece onları, iki günde yedi sema olarak var kıldı ve bütün semalara görevlerini vahyetti. Ve, dünya semasını kandillerle (kendiliğinden ışık saçan varlıklarla) süsledi.

Hattâ izâ mâ câûhâ şehide aleyhim sem'uhüm ve ebsârühüm ve cülûdühüm bimâ kânû ya'melûn. (41/20)
Nihayet oraya geldikleri zaman kulakları, gözleri ve derileri, işledikleri şeye karşı onların aleyhine şahitlik edecektir.

Ve zâliküm zannükümüllezî zanentüm bi rabbiküm erdâküm feesbahtüm minel hâsirîn. (41/23)
Rabbiniz (sizi yönlendiren) hakkında beslediğiniz zan var ya...işte sizi o mahvetti, ve siz, kaybedenlerden oldunuz...

...vein yesta'tibû femâ hüm minel mu'tebîn.  (41/24)
Ve eğer dünyaya tekrar dönmek isterlerse, artık dünyaya iade olunmazlar!..

Ve kayyadnâ lehüm kurenâe fezeyyenû lehüm mâ beyne eydîhim vemâ halfehüm....  (41/25)
Biz onlara bir takım dostlar musallat kıldık, önlerinde ve arkalarında olan şeyleri onlara süslü gösterdiler.

İnnellezîne kâlû rabbünellhü sümmestekâmû tetenezzelü aleyhimül melâiketü ellâ tehâfû ve lâ tahzenû ve ebşirû bil cennetilletî küntüm tûadûn. (41/30)
"Rabbimiz Allah'tır" diyen ve sonra, dinde doğruluğa yapışanlara melekler inip:
"Korkmayın ve mahzun da olmayın: size vâ'd olunan cennetle sevinin." derler.

...ve leküm fîhâ mâ teştehî enfüsüküm ve leküm fîhâ mâ teddeûn.  (41/31)
"Size burada,  canlarınızın çektiği ve istediğiniz her şey vardır.."

...lâ tescüdü lişşemsi ve lâ lil kamer...  (41/37)
Güneşe de aya da secde etmeyin!..

Velev cealnâhü  kur'ânen a’cemiyyen le kâlû levlâ fussilet âyâtüh , ea’cemiyyün ve aabiyy...  (41/44)
Eğer biz onu, yabancı dilden bir Kur'an kılsaydık, diyeceklerdi ki: "Ayetlerin, bizim    dilimizde, ayrıntılı bir şekilde açıklanması gerekmez miydi? Arab'a yabancı dilden  kitap olur mu?." Derlerdi ..

Men amile sâlihan felinefsihî ve men esâe fealeyhâ, ve mâ rabbüke bizallâmin lil'abîd. (41/46)
Salih amel işleyen kendi lehine işler. Kötülük de, yapanın aleyhinedir. Rabbin , kullarına zulüm edici değildir!..

Senurîhim âyâtinâ fîl âfâki ve fî enfüsihim hattâ yetebeyyene lehüm ennehül hakk, evelem yekfi birabbike ennehû alâ külli şey'in Şehîd. (41/53)
Biz onlara âyetlerimizi, âfak'da ve enfüslerinde göstereceğiz ki, O'nun, Hak olduğu aşikâr olsun. Rabbinin  har şeye şahid  olması yetmez mi?..

...elâ inneHÛ Bikülli şey'in Muhît.  (41/54)
Dikkat edin;  O, gerçekten şey'in  kendisi olarak ihâtadadır.

30/10/2002
http://sufizmveinsan.com

Ön sayfa