Lâ
ilâhe illâ Hüve Yuhyî ve Yumît , rabbüküm ve rabbü âbâikümül
evvelîn.
(44/8)
Sizin
ve sizden önceki ecdadınızın Rabbi olan, Yuhyî (hayat veren) ve Yümît
(ölümü tattıran, dönüştüren) kendinden gayrı olmayan ancak, O
'dur ...
Belhüm
fî şekkin yel'abûn. (44/9)
Fakat onlar, şüphe içinde oynayıp duruyorlar ..
Fertekib
yevme te'tis semâü bidühânin mübîn. (44/10)
Sema'nın,
apaçık bir duman olarak, vereceği günü bekle!.
Yağşennâs
, hâzâ azâbün elîm. (44/11)
İnsanları kuşatıp sarar.. Bu, acı bir azâbtır.
Rabbenekşif
annel azâbe innâ mü'minûn. (44/12)
Rabbimiz,
kaldır bu azabı. Biz gerçekten mü'minleriz..
Ennâ
lehümüz zikrâ ve kad câehüm rasûlün mübîn. (42/13)
Nerede onlarda, idrak etmek?.. Kendilerine apaçık bir resul geldiği
halde!..
Sümme
tevellev anhü ve kâlû müallemün mecnûn.
(44/14)
Sonra
O'ndan yüz çevirdiler ve, "Öğretilmiştir, delidir" dediler.
İnnâ
kâşifül azâbi kalîlen
inneüm âidûn.
(44/15)
Biz,
azabı biraz kaldırırız.
Ancak, siz yine eski halinize dönersiniz!..
Yevme
nebtışül betşetel kübrâ
, innâ müntekımûn. (44/16)
Fakat
, büyük bir şiddetle çarpıp
helak edeceğimiz
gün, muhakkak, yaptıklarının
karşılığını vermiş
oluruz!..
Ve
lekad fetennâ kablehüm
kavme Fir’avne ve câehüm
rasûlün kerîm. (41/17)
Yemin olsun
ki, onlardan
önceki Firavun
kavmini de
imtihan ettik.
Onlara, cömert bir resul geldi ..
En
eddû ileyye
ıbâdallâh , innî leküm rasûlün emîn.
(44/18)
Şöyle
sesleniyordu: "Ey Allah'ın kulları, bana gelin!. Ben sizin için
güvenilir bir resûlüm."
Ve
en lâ ta'lû alellâh , innî âtîküm bi sultânin mübîn. (44/19)
"Allah'a
karşı üstün gelmeye
kalkışmayın!. Ben, size
apaçık bir delil
getiriyorum .."
Ve
innî uztü birabbî ve rabbiküm en tercümûn . (44/20)
"Ben, beni taşlamanızdan, Rabbim ve Rabbinize sığınırım ..”
Ve
in lem tu'minû lî fe'tezilûn.
(44/21)
"Bana inanmadıysanız, bari benden uzak durun!.."
Fedeâ
rabbehû enne hâülâi kavmün mücrimûn.
(44/22)
Ve
Rabbine: "Bunlar muhakkak ki günahkâr bir kavimdir..." diye yakardı
..
Feesri
bi ıbâdî leylen inneküm müttebeûn.
(44/23)
Allah,
buyurdu:"O halde kullarımı geceleyin yola çıkar, çünkü
takip edileceksiniz .."
Vetrukil
bahre rahvâ , innehüm cündün muğrakûn. (44/24)
"Denizi
açık bırakl... Çünkü onlar, boğulmaya mahkûm edilmiş bir
ordudur .."
Kem
terakû min cennâtin ve uyûn. (44/25)
Onlar,
geride nice bahçeler ve pınarlar bıraktılar.
Ve
zürûin ve mekâmin kerîm. (44/26)
Nice ekinler, nice seçkin
makamlar..
Ve
na'metin kânû fîhâ fâkihîn.
(44/27)
Yararlanacakları nice ni'metler..
Kezâlike
ve evresnâhâ kavmen âharîn. (44/28)
Böylece,
onlara başka bir kavmi mirasçı
bıraktık ..
Femâ
beket aleyhimüs semâü vel ardu ve mâ kânû münzarîn. (44/29)
Ne
gök ve nede yer onların ardından ağlamadı. Uyarılmadılar
da!..
Ve
lekad necceynâ benî isrâîle minel azâbil mühîn. (44/30)
Yemin olsun, israil oğullarını
alçaltıcı bir
azaptan kurtardık.
Min
fir'avn , innehû kâne âliyen minel müsrifîn. (44/31)
Firavun'dan kurtardık..
Haddi aşan, büyüklük taslayan biriydi.
Ve
lekadıhternâhüm alâ ılmin alel âlemîn. (44/32)
Yemin olsun, biz onları
bilerek âlemler üzerine mümtaz kıldık..
Ve
âteynahüm minel âyâti
mâ fîhi belâün mübîn. (44/33)
Onlara,
içinde açık bir imtihan bulunan âyetler verdik,
24/12/2002
http://sufizmveinsan.com
|