|
Fadlen
minallâhi ve nı'meh, Vallahu Alîmün Hakîm. (49/8)
Bu, Allah'tan bir lütuf ve
ni'mettir. Allah, Alîm (Mânâların oluşturduğu tüm
kompozisyonların her halini bilen) ve Hakîm (Her fiilinde bir
hikmet, bir sebep, bir gerekçe yatan)'dır.
Ve
in tâifetâni minel mü'minînektetelû feeslihû beynehümâ , fein
beğat ihdâhümâ alel uhrâ fekâtilülletî tebğî hattâ tefîe
ilâ emrillah , fein fâet feeslihû beynehümâ bil adli ve eksitû ,
innellâhe yuhibbül muksitîn. (49/9)
Eğer mü'minlerden iki
topluluk, birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet,
biri diğerine saldırırsa, Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar
saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse artık aralarını bulup
barıştırın. Ve adaletten ayrılmayın!. Şüphesiz ki Allah, âdil
davrananları sever.
İnnemel
mü'minûne ıhvetün feeslihû beyne ehaveyküm vettekullâhe lealleküm
türhamûn. (49/10)
Şüphesiz, mü'minler kardeştir.
Öyleyse, iki kardeşinizin arasını düzeltin. Ve Allah'tan sakının
ki, rahmete nail olasınız!..
Yâ
eyyühellezîne âmenû lâ yeshar kavmün min kavmin asâ en yekûnû
hayren minhüm velâ nisâün min nîsain asâ en yekünne hayran minhünn
, ve lâ telmizû enfüseküm velâ tenâbezû bil elkâb , bi'sel ismül
füsûku ba'del îmân , ve men lem yetüb fe ülâike hümüz zâlîmûn.
(49/11)
Ey inananlar!. Bir topluluk, başka
bir toplulukla alay etmesin. Olabilir ki, alay ettikleri topluluk
kendilerinden hayırlıdır. Kadınlar da başka kadınlarla alay
etmesinler. Alay ettikleri kendilerinden hayırlı olabilir. Kendi
kendinizi ayıplamayın. Ve, kötü lâkaplarla birbirinizi çağırmayın,
İmandan sonra fâsıklıkla adlanmak ne kötü şeydir. Ve tövbe
etmeyenler.. işte bunlar zalimlerdir..
Yâ
eyyühellezîne âmenuctenibû kesîren minez zann , inne ba'dez zanni
ismün velâ tecessesü velâ yağteb ba'düküm ba'dâ , eyuhibbu
ehadüküm en ye'küle lehme ehîhi meyten fekerihtümûh , vettekullâh
, innellâhe Tevvabün Rahiym. (49/12)
Ey iman edenler!. Zan'dan çokça
kaçının. Çünkü, bazı zanlar günâhtır. Birbirinizin kusurunu
araştırmayın. Gıybet ederek, birbirinizi çekiştirmeyin. Sizden
biri ölmüş kardeşinin etini yemek ister mi?.. İşte bundan
tiksindiniz. 0 halde Allah'dan sakının.
Muhakkak ki Allah, Tevvab (Pişman olanların bağışlanma
taleplerini kabul eden ve Rahîm (Varlıklar içinde seçtiklerine
kendini tanıtan)'dır.
Yâ
eyyühennâsü innâ haleknâküm min zekerin ve ünsâ ve cealnâküm
şüûben ve kabâile liteârefû , inne ekrameküm ındellâhi etkâküm
, innellâhe Alîmün Habîr. (49/13)
Ey insanlar!. Biz sizi bir
erkekle bir dişiden yarattık. Ve, birbirinizi tanımanız için sizi
kavimler ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki, Allah indinde en hayırlınız,
takvası en fazla olandır. Şüphesîz Allah, Alîm (Manâların oluşturduğu
tüm kompozisyonların her halini bilen ) ve Habîr (Şey'in varlığı
ile kendinden haberdar ol a n)'dır.
Gâletil
a'râbü âmennâ , kul lem tu'minû ve lâkin kûlû eslemnâ velemmâ
yedhulil îmânü fî kulûbiküm , ve in tutîullâhe ve rasûlehû lâyelitküm
min a'mâliküm şey’ân, innellâhe Gafûrun Rahîm. (49/14)
Bedeviler : "İman
ettik" dediler. De ki: Siz iman etmediniz!, ancak, "boyun eğdik"
deyin. Henüz iman kalplerinize yerleşmedi. Eğer , Allah'a ve Rasûlü'ne
itaat ederseniz , Allah amellerinizden hiç bir şeyi eksiltmez. Şüphesiz
Allah, Gafûr (suçluları bile küçük düşürmek istemeyen, örtücü)
ve Rahîm (varlıklar içinde seçtiklerine kendini tanıtan)'dır.
İnnemel
mü’minûnellezîne âmenû billâhi ve rasûlihî sümme lem yertâbû,
ve câhedû bi emvâlihim ve enfüsihim fî sebîlillâh , ülâike hümüssâdıkûn.
(49/15)
Mü’minler, ancak Allah’a
iman eden ( B’nin sırrına vakıf olarak) ve Rasulü’ne iman
eden, sonra da asla şüpheye düşmeyen, sırf Allah için malları
ve nefsleriyle mücadele edenledir. İşte onlar, sadık olanlardır.
16/02/2003
http://sufizmveinsan.com
|