Bazı Ayetler ve Anlamları -43-

Fadlen minallâhi ve nı'meh, Vallahu Alîmün Hakîm. (49/8)
Bu, Allah'tan bir lütuf ve ni'mettir. Allah, Alîm (Mânâların oluşturduğu tüm kompozisyonların her halini bilen) ve Hakîm (Her fiilinde bir hikmet, bir sebep, bir gerekçe yatan)'dır.

Ve in tâifetâni minel mü'minînektetelû feeslihû beynehümâ , fein beğat ihdâhümâ alel uhrâ fekâtilülletî tebğî hattâ tefîe ilâ emrillah , fein fâet feeslihû beynehümâ bil adli ve eksitû , innellâhe yuhibbül muksitîn. (49/9)
Eğer mü'minlerden iki topluluk, birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet, biri diğerine saldırırsa, Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse artık aralarını bulup barıştırın. Ve adaletten ayrılmayın!. Şüphesiz ki Allah, âdil davrananları sever.

İnnemel mü'minûne ıhvetün feeslihû beyne ehaveyküm vettekullâhe lealleküm türhamûn. (49/10)
Şüphesiz, mü'minler kardeştir. Öyleyse, iki kardeşinizin arasını düzeltin. Ve Allah'tan sakının ki, rahmete nail olasınız!..

Yâ eyyühellezîne âmenû lâ yeshar kavmün min kavmin asâ en yekûnû hayren minhüm velâ nisâün min nîsain asâ en yekünne hayran minhünn , ve lâ telmizû enfüseküm velâ tenâbezû bil elkâb , bi'sel ismül füsûku ba'del îmân , ve men lem yetüb fe ülâike hümüz zâlîmûn. (49/11)
Ey inananlar!. Bir topluluk, başka bir toplulukla alay etmesin. Olabilir ki, alay ettikleri topluluk kendilerinden hayırlıdır. Kadınlar da başka kadınlarla alay etmesinler. Alay ettikleri kendilerinden hayırlı olabilir. Kendi kendinizi ayıplamayın. Ve, kötü lâkaplarla birbirinizi çağırmayın, İmandan sonra fâsıklıkla adlanmak ne kötü şeydir. Ve tövbe etmeyenler.. işte bunlar zalimlerdir..

Yâ eyyühellezîne âmenuctenibû kesîren minez zann , inne ba'dez zanni ismün velâ tecessesü velâ yağteb ba'düküm ba'dâ , eyuhibbu ehadüküm en ye'küle lehme ehîhi meyten fekerihtümûh , vettekullâh , innellâhe Tevvabün Rahiym. (49/12)
Ey iman edenler!. Zan'dan çokça kaçının. Çünkü, bazı zanlar günâhtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Gıybet ederek, birbirinizi çekiştirmeyin. Sizden biri ölmüş kardeşinin etini yemek ister mi?.. İşte bundan tiksindiniz. 0 halde Allah'dan sakının.
Muhakkak ki Allah, Tevvab (Pişman olanların bağışlanma taleplerini kabul eden ve Rahîm (Varlıklar içinde seçtiklerine kendini tanıtan)'dır.

Yâ eyyühennâsü innâ haleknâküm min zekerin ve ünsâ ve cealnâküm şüûben ve kabâile liteârefû , inne ekrameküm ındellâhi etkâküm , innellâhe Alîmün Habîr. (49/13)
Ey insanlar!. Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve, birbirinizi tanımanız için sizi kavimler ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki, Allah indinde en hayırlınız, takvası en fazla olandır. Şüphesîz Allah, Alîm (Manâların oluşturduğu tüm kompozisyonların her halini bilen ) ve Habîr (Şey'in varlığı ile kendinden haberdar ol a n)'dır.

Gâletil a'râbü âmennâ , kul lem tu'minû ve lâkin kûlû eslemnâ velemmâ yedhulil îmânü fî kulûbiküm , ve in tutîullâhe ve rasûlehû lâyelitküm min a'mâliküm şey’ân, innellâhe Gafûrun Rahîm. (49/14)
Bedeviler : "İman ettik" dediler. De ki: Siz iman etmediniz!, ancak, "boyun eğdik" deyin. Henüz iman kalplerinize yerleşmedi. Eğer , Allah'a ve Rasûlü'ne itaat ederseniz , Allah amellerinizden hiç bir şeyi eksiltmez. Şüphesiz Allah, Gafûr (suçluları bile küçük düşürmek istemeyen, örtücü) ve Rahîm (varlıklar içinde seçtiklerine kendini tanıtan)'dır.

İnnemel mü’minûnellezîne âmenû billâhi ve rasûlihî sümme lem yertâbû, ve câhedû bi emvâlihim ve enfüsihim fî sebîlillâh , ülâike hümüssâdıkûn. (49/15)
Mü’minler, ancak Allah’a iman eden ( B’nin sırrına vakıf olarak) ve Rasulü’ne iman eden, sonra da asla şüpheye düşmeyen, sırf Allah için malları ve nefsleriyle mücadele edenledir. İşte onlar, sadık olanlardır.

16/02/2003
http://sufizmveinsan.com

Ön sayfa