Em yekûlûne
tekavveleh, bel lâ yu'minûn. (52/33)
Yoksa, "O'nu
kendi uydurdu." mu diyorlar?. Hayır!.. Onlar iman etmezler!..
Felye'tû
bihadîsin mislihî in kânû sâdikîn. (52/34)
Sözlerinde
doğru iseler, O'nun gibi bir söz getirsinler!.
Em hulikû min
gayri şey'in em hümül hâlikûn. (52/35)
Onlar, bir
yaratıcı olmadan mı var oldular?..
Yoksa, kendileri mi yaratıcıdır?..
Em halekus
semâvâti vel'ard , bellâ yûkinûn. (52/36)
Semaları ve
yeri onlar mı yarattı?..
Hayır!. Onlar asla ikan sahibi olamazlar!..
Em ındehüm hazâinü
rabbike em hümül musaytirûn. (52/37)
Yoksa,
Rabbi'nin hazineleri onların yanında mıdır?..
Ya da, her şeye hakim olan kendileri midir?.
Em lehüm
süllemün yestemiûne fîh , felye'ti müstemiuhüm bisultânin mübîn.
(52/38)
Yoksa, sema'ya
çıkıp dinlemek için merdivenleri mi var?.
Öyleyse, dinleyicileri açık bir delil getirsin!..
Em lehül benâtü
ve lekümül benûn. (52/39)
Yoksa, kızlar
O'nun, oğullar da sizin mi?..
Em tes'elühüm
ecren fehüm mim mağramin müskalûn. (52/40)
Yahut, onlardan
bir ücret mi istiyorsun da, bu yüzden onlar ağır bir borç altında mı
eziliyorlar?..
Em indehümül
ğaybü fehüm yektübûn. (52/41)
Yoksa, gayb
yanlarında da, onlar mı yazıp duruyorlar?..
Em yurîdûne keydâ
, fellezîne keferû hümül mekîdûn. (52/42)
Yoksa, tuzak mı
kurmak istiyorlar?..
Asıl tuzağa düşecek olanlar, gerçeği örtenlerdir.
Em lehüm
ilâhun ğayrullâh , sübhânellâhi ammâ yüşrikûn. (52/43)
Yoksa onların
Allah'dan gayri bir ilâhları mı var?..
Allah, şirk koşulmaktan yana münezzehtir.
Ve in yerev
kisfen minessemâi sâkıtan yekûlû sehâbün merkûm. (52/44)
Gökten bir
parça düştüğünü görseler : "Üst üste yığılmış bulutlar.." derler.
Fezerhüm hattâ
yülâkû yevme hümüllezî fîhi yus'akûn. (52/45)
Çarpılacakları
günlerine kavuşuncaya kadar, onları kendi hallerine bırak!.
Yevme lâ yuğnî
anhüm keydühüm şey'en velâ hüm yünsarûn. (52/46)
O gün, ne
hileleri kendilerine bir fayda sağlar, ne de bir yardım görürler.
Ve inne
lillezîne zalemû azâben dûne zâlike velâ kinne ekserahüm lâ ya'lemûn.
(52/47)
Zulmedenler
için bundan başka azâb da vardır. Ancak ekserisi bunu
bilmezler.
Vasbir lihükmi
rabbike feinneke bia’yüninâ ve sebbih bihamdi rabbike hîne tekûm.
(52/48)
Rabbinin
hükmüne sabret!..
Şüphesiz sen, nazarımız ilesin ve kalktığın zaman da, Rabbini hamd
ile tesbih et.
Ve minel leyli fesebbihhu ve idbârennücûm. (52/49)
Gecenin bir kısmında ve yıldızların kayboluşunun ardından da, O'nu
tesbih et!..
NECM
S Û R E S İ
Mâ dalle sâhibüküm ve mâ ğavâ. (53/2)
Arkadaşınız, ne dalâlete düştü ne de batıla inandı.
Ve mâ yentıku anil hevâ. (53/3)
Ve
O, hevasından konuşmaz!..
İn hüve illâ vahyun yûha. (53/4)
Bildirdikleri, vahyedilenden başkası değildir..
Allemehüşşedîdül kuvâ. (53/5)
Güçleri çok kuvvetli olan, O'na öğretti.
Zû mirreh , festevâ . (53/6)
O,
akıl ve re'yinde kâmildir. Hemen hakiki şekli üzere doğruldu.
26/03/2003
http://gulizk.com
|