Ve
hüve bil ufikul a’lâ. (53/7)
O
en yüksek ufuktadır.
Sümme
denâ fetedellâ . (53/8)
Sonra
iyice yaklaştı ve sarktı.
Fe
kâne kâbe kavseyni ev ednâ . (53/9)
Kabe
Kavseyn makamında idi, ya da daha yakın.
Fe
evhâ ilâ abdihî mâ evhâ. (53/10)
Böylece
vahyetti kuluna vahyettiğini..
Mâ
kezebel füadu mâ reâ. (53/11)
Gördüğünü
kalbi yalanlamadı.
Inde
sidretil müntehâ. (53/14)
Sidret-ül
Münteha yanında!..
Indehâ
cennetül me'vâ. (53/15)
Cennet-ül
Me'va da, o'nun (Sidre'nin) yanında..
İz
yağşes sidrete mâ yağşâ. (53/16)
Sidreyi
kaplayan, kaplamıştı..
Mâ
zeğal besaru ve mâ tağâ. (53/17)
Gözü
kaymadı ve sınırı aşmadı..
İn
hiye illâ esmâün semmeytümû hâ entüm ve âbâüküm mâ
enzelellâhü bihâ min sultân, in yettebiûne illezzanne ve mâ
tehvel enfüs , ve lekad câehüm min rabbihimül hüdâ . (53/23)
Bunlar,
sizin ve babalarınızın taktığı isimlerden başka bir şey değildir.
Allah, onlar hakkında hiç bir delil indirmemiştir. Onlar, ancak
zanna ve nefislerinin hoşlandığı şeylere tâbi olurlar. And olsun
, kendilerine rablerinden hidâyet gelmiştir.
Ve
kem min melekin fis semâvâti lâ tuğnî şefâatühüm şey'en illâ
min ba'di en ye'zenellâhü limen yeşâü ve yerdâ . (53/26)
Semalarda
nice melekler vardır ki, Allah izin vermedikçe ve ona razı olmadıkça,
hiç kimseye şefaat edemezler.
Ve
mâ lehüm bihî min ılm , in yettebiûne illezzan , ve innezzane la
yuğnî minel Hakkı şey'â. (53/28)
Halbuki
onların bu hususta ilimleri yoktur. Onlar sadece zann'a tâbi
oluyorlar... Zan ise, Hak'tan hiç bir şey ifade etmez!..
18/03/2003
http://gulizk.com
|