Ve in min şey'in illâ ındenâ hazâinühû ve mâ nünezzilühû illâ bi
kaderin ma’lûm (15/21)
Hiç bir şey yok ki, hazineleri indimizde
olmasın!.. Ve, biz onu ancak mâ'lûm bir kader (ölçü) ile
indiririz .
Ve lekad halaknel insâne min salsâlin min
hamein mesnûn. (15/26)
Yemin olsun ki, biz insanı kuru bir çamurdan,
şekillenmiş bir balçıktan yarattık
Vel'cânne halaknâhü min kablü min nârissemûm.
(15/27)
Cinleri de (insandan) daha önce nar-ı semum'dan
(mesamata, gözeneklere nüfuz edici ve zehirleyici ateşten) yarattık.
Feizâ sevveytühû ve nefahtü fîhi min rûhî
fekaû lehû sacidîn. (15/29)
Onu şekillendirdiğim ve ruhumdan üflediğim zaman,
onun için secde edin!..
Fesecedel melâiketu küllühüm ecmeûn. (15/30)
Bunun üzerine bütün melekler secde ettiler.
illâ iblîs.... (15/31)
Ancak,iblis hâriç ..
Gâle rabbi bimâ ağveytenî
leüzeyyinenne lehüm fil ardı ve le üğviyennehüm ecmeîn. (15/39)
Dedi ki: "Rabbim!. Bana yolumu şaşırtmana karşılık,
ben de onların tamamını yeryüzünde günahlarla bezeyip
saptıracağım!.
İllâ ıbâdeke minhümül muhlesîn. (15/40)
Ancak, kurtuluşa ermiş kulların hariç...
İnne ıbâdî leyse leke aleyhim sultânun illâ
menittebeake minel ğâvîn. (15/42)
Benim kullarım üzerinde senin tahakküm kudretin yoktur. Ancak,
sana tâbi olmuş azgınlar hariç...
Kâle femâ hatbüküm eyyühel mürselûn. (15/57)
"Ey elçiler!, göreviniz nedir?.." dedi..
İllemraetehü kaddernâ innehâ leminel ğabirîn.
(15/60)
"O'nu, (Lût'un karısı) helak olacaklardan takdir ettik" dediler.
Ve mâ halaknes semâvâti vel arda ve mâ
beynehümâ illâ bilhakk.... (15/85)
Semâları ve arzı ve aralarındakileri yalnızca HAK olarak halkettik.
Ve lekad na'lemü enneke yedîgu sadruke bimâ
yekûlûn. (15/97)
Yemin olsun ki, onların söylediği şeylerden
dolayı canının sıkıldığını biliyoruz.
Fesebbih bihamdi rabbike ve kün mines sâciddîn.
(15/98)
O halde sen, Rabbini hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol!..
Va'büd rabbeke hattâ ye'tiyekel yakîn. (15/99)
Kulluk et Rabbine, yakîn gelene kadar...
NAHL SÛRESİ
Halakasemâvâti vel arda bilhakk.... (16/3)
Allah, semaları ve yeri Hak olarak yarattı.
.... ve lev şâe lehedâküm ecmeîn. (16/9)
Eğer dileseydi hepinizi hidayete erdirirdi..
Vennücûmü müsahharâtün biemrih. (16/12)
Bütün yıldızlar emriyle faaliyettedirler.
... ve binnecmi hüm yehtedûn. (16/16)
Yıldız ile hidayete ererler.
Efemen yahlügü kemen lâ yahlüku efelâ
tezekkerûn. (16/17)
Yaratan (Allah), yaratmayan gibi olur mu?.. Düşünmez misiniz?..
Vallâhü ya'lemu mâ tusirrûne ve mâ tu'linûn.
(16/19)
Allah, gizlediğiniz veya açıkladığınız şeyleri bilir..
Emvâtun ğayru ahyâ.... (16/21)
Onlar diri değil, ölülerdir ..
... ve mâ zalemehümüllâhü ve lâkin kânû
enfüsehüm yezlimûn. (16/33) Allah, onlara zulmetmedi, ve lâkin
onlar, kendilerine zulmettiler.
İn tahris alâ hüdâhüm feinnellâhe lâ
yehdî men yudillu ve mâ lehüm min nâsirîn. (16/37)
(Ey Resulüm!..) Sen, onların hidayet
bulmalarını şiddetle arzularsın. Halbuki Allah, dalâlete
düşürdüğüne hidayet etmez!..
İnnemâ gavlünâ li şey'in izâ erednâhü en
negûle lehû kün feyekûn (16/40)
Bir şeyin olmasını dilediğimiz zaman, o şeye "ol!." deriz, olur..