Hastalıklar / Musibetler ve Rahmet

1. Bölüm

www.sufizmveinsan.com
 
 

ÂLİ IMRÂN Sûresi - 186. Âyet :

Muhakkak siz, mallarınız ve canlarınız hususunda imtihan olunacaksınız. Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve Allah'a ortak koşanlardan size eziyet verici bir çok söz işiteceksiniz. Eğer sabreder ve Allah'tan gereği gibi korkarsanız, şüphesiz işte bu azmi gerektiren işlerdendir. (Elmalılı Sade. 2- Meali)

BAKARA Sûresi - 177. Âyet :

İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah'ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır! (Diyanet Açıklamalı Meali)

A'RAF Sûresi - 100. Âyet :

Önceki sahiplerinden sonra yeryüzüne vâris olanlara hâla şu gerçek belli olmadı mı ki: Eğer biz dileseydik onları da günahlarından dolayı musibetlere uğratırdık! Biz onların kalplerini mühürleriz de onlar (gerçekleri) işitmezler. (Diyanet Açıklamalı Meali)

HÛD Sûresi - 11. Âyet :

Ancak (musibetlere) sabredip güzel iş yapanlar böyle değildir. İşte onlar için bir bağış ve bir büyük mükâfat vardır. (Diyanet Açıklamalı Meali)

ŞÛRÂ Sûresi - 30. Âyet :

Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bununla beraber) Allah çoğunu affeder. (Diyanet Açıklamalı Meali)

BAKARA Sûresi – 284. Âyet:

Semavat’ta ne var  ve Arz’da ne var ise Allah’ındır... Nefislerinizde (enfüsünüzde) olanı açıklasanız da gizleseniz de Allah sizi onunla hesaba çeker/çekiyor... İstediğini mağfiret eder(yakiyn nasip eder) ve istediğine de azab eder... Allah her şeye Kadiyr’dir. (Hasan GÜLER Meali)

NİSA Sûresi – 123. Âyet:

(Gerçeğiniz), ne sizin kuruntularınızla ne de Ehl-i Kitab’ın kuruntularıyla değildir... Kim bir kötülük yaparsa onunla cezalanır(onunla vasıflanır)... Ve kendisi için Allah’dan başka ne bir Veliy ve ne de bir Nasıyr bulabilir. (Hasan GÜLER Meali)

Ali İbnu Zeyd annesinden anlatıyor:

Annesi Hz. Aişe (radıyallahu anhâ)'ye Cenab-ı Hakk'ın şu ayetinden: "...İçinizdekini açıklasanız da gizleseniz de Allah sizi onunla hesâba çeker ve dilediğini bağışlar" (Bakara:284) ve keza: "Kim fenalık yaparsa cezasını görür" (Nisa:123) ayetinden sordu. Hz. Aişe şu cevabı verdi:

"Benim Resûllullah (aleyhissalâtu vesselâm)'tan bu hususta sorduğum günden bu yana kimse meseleyi bana sormadı. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle cevap vermişti:

"Bu, Allah'ın hastalık ve kazadan tut, cebine koyduğu basit bir eşyanın kaybıyla duyduğu üzüntüye varıncaya kadar mâruz kaldığı musibetlerle kulunu (dünyada) cezalandırmasıdır. Böylece kul, peyderpey günahlarından arınmış olarak çıkar, tıpkı ham altının körükten saf kızıl çıktığı gibi."(KÜTÜB-İ SİTTE / 580)

Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:

"Kim fenalık yaparsa cezasını görür. Kendisine Allah'tan başka ne dost ne de yardımcı bulur" (Nisa:123) meâlindeki ayet nazil olduğu zaman, Müslümanları çok ciddi bir kedere sevk etti. Bunun üzerine Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle tavsiye etti:

"Amellerinizde orta yolu ve doğruyu bulmaya çalışın. Mü'mine musibet nevinden her ne ulaşır ise günahlarına bir kefaret olur. Musibet, beklenmedik bir hadise olmuş, ayağına batan bir diken olmuş fark etmez." (KÜTÜB-İ SİTTE /578)

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yanında oturuyor idim. O'na şu ayet indirildi:

"Kim fenalık yaparsa cezasını görür. Kendisine Allah'tan başka ne dost ne de yardımcı bulur" (Nisa, 123). Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):

"Bana inen bir ayeti sana okutayım mı?" dedi. Ben:

"Pek tabii" dedim. Bana onu okuttu. Sanki belimin ayrıldığını hissettim ve o yüzden gerindim. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):

"Neyin var, ne oldu Ey Ebu Bekr?" diye sordu.

"Annem babam sana feda olsun Ey Allah'ın Resûlü, dedim, hangimiz kötü amelde bulunmaz ki, demek hepimiz işlediklerimiz yüzünden cezalandırılacağız ha?" diye üzüntümü ifade ettim.

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şu açıklamayı yaptı:

"Ey Ebu Bekr, sen ve mü'minler, bunlar sebebiyle dünyada cezalandırılıyorsunuz. Öyle ki Allah'a kavuştuğunuz zaman sizde günah kalmaz. Diğerlerine gelince onlarınkiler biriktirilir, kıyamet günü cezaları toptan verilir. (KÜTÜB-İ SİTTE/579)

Kim bir musibete uğrarsa, benim yokluğum sebebiyle maruz kaldığı musibetini hatırlasın; çünkü bu, en büyük musibettir." (Hadis)

Ebu Hureyre ve Ebu Said radıyallahu anhüma'nın anlattıklarına göre, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm şöyle buyurmuştur:

"Mü'min kişiye bir ağrı, bir yorgunluk, bir hastalık bir üzüntü hatta bir ufak tasa isabet edecek olsa, Allah onun sebebiyle mü'minin günahından bir kısmını mağfiret buyurur."

 

 

 
 
Yansıtan: Hamdi Cenik
İstanbul - 14.11.2006
hamdicenik@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com