ÂLİ IMRÂN
Sûresi - 186. Âyet :
Muhakkak siz,
mallarınız ve canlarınız hususunda imtihan olunacaksınız.
Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve Allah'a
ortak koşanlardan size eziyet verici bir çok söz
işiteceksiniz. Eğer sabreder ve Allah'tan gereği gibi
korkarsanız, şüphesiz işte bu azmi gerektiren
işlerdendir. (Elmalılı Sade. 2- Meali)
BAKARA Sûresi -
177. Âyet :
İyilik,
yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir.
Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret
gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır.
(Allah'ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere,
yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere
sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir.
Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir.
Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder.
İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır.
Müttakîler ancak onlardır! (Diyanet Açıklamalı Meali)
A'RAF Sûresi -
100. Âyet :
Önceki
sahiplerinden sonra yeryüzüne vâris olanlara hâla şu
gerçek belli olmadı mı ki: Eğer biz dileseydik onları
da günahlarından dolayı musibetlere uğratırdık! Biz
onların kalplerini mühürleriz de onlar (gerçekleri)
işitmezler. (Diyanet Açıklamalı Meali)
HÛD Sûresi -
11. Âyet :
Ancak (musibetlere)
sabredip güzel iş yapanlar böyle değildir. İşte
onlar için bir bağış ve bir büyük mükâfat vardır.
(Diyanet Açıklamalı Meali)
ŞÛRÂ Sûresi -
30. Âyet :
Başınıza gelen
herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz
yüzündendir.
(Bununla beraber) Allah çoğunu affeder. (Diyanet
Açıklamalı Meali)
BAKARA Sûresi –
284. Âyet:
Semavat’ta ne
var ve Arz’da ne var ise Allah’ındır... Nefislerinizde
(enfüsünüzde)
olanı açıklasanız da gizleseniz de Allah sizi onunla
hesaba çeker/çekiyor... İstediğini mağfiret eder(yakiyn
nasip eder) ve istediğine de azab eder... Allah her
şeye Kadiyr’dir.
(Hasan GÜLER Meali)
NİSA Sûresi – 123. Âyet:
(Gerçeğiniz),
ne sizin kuruntularınızla ne de Ehl-i Kitab’ın
kuruntularıyla değildir... Kim bir kötülük yaparsa
onunla cezalanır(onunla vasıflanır)... Ve kendisi
için Allah’dan başka ne bir Veliy ve ne de bir Nasıyr
bulabilir. (Hasan GÜLER Meali)
Ali İbnu Zeyd
annesinden anlatıyor:
Annesi Hz. Aişe
(radıyallahu anhâ)'ye Cenab-ı Hakk'ın şu ayetinden:
"...İçinizdekini açıklasanız da gizleseniz de Allah
sizi onunla hesâba çeker ve dilediğini bağışlar"
(Bakara:284) ve keza: "Kim fenalık yaparsa
cezasını görür" (Nisa:123) ayetinden sordu. Hz.
Aişe şu cevabı verdi:
"Benim
Resûllullah (aleyhissalâtu vesselâm)'tan bu hususta
sorduğum günden bu yana kimse meseleyi bana sormadı.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle cevap
vermişti:
"Bu,
Allah'ın hastalık ve kazadan tut, cebine koyduğu basit
bir eşyanın kaybıyla duyduğu üzüntüye varıncaya kadar
mâruz kaldığı musibetlerle kulunu (dünyada)
cezalandırmasıdır. Böylece kul, peyderpey günahlarından
arınmış olarak çıkar, tıpkı ham altının körükten saf
kızıl çıktığı gibi."(KÜTÜB-İ SİTTE / 580)
Ebu Hüreyre
(radıyallahu anh) anlatıyor:
"Kim
fenalık yaparsa cezasını görür. Kendisine Allah'tan
başka ne dost ne de yardımcı bulur" (Nisa:123)
meâlindeki ayet nazil olduğu zaman, Müslümanları çok
ciddi bir kedere sevk etti. Bunun üzerine Hz. Peygamber
(aleyhissalâtu vesselâm) şöyle tavsiye etti:
"Amellerinizde
orta yolu ve doğruyu bulmaya çalışın. Mü'mine musibet
nevinden her ne ulaşır ise günahlarına bir kefaret olur.
Musibet, beklenmedik bir hadise olmuş, ayağına batan bir
diken olmuş fark etmez." (KÜTÜB-İ SİTTE /578)
Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm)'ın yanında oturuyor idim. O'na
şu ayet indirildi:
"Kim fenalık
yaparsa cezasını görür. Kendisine Allah'tan başka ne
dost ne de yardımcı bulur"
(Nisa, 123). Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"Bana inen bir
ayeti sana okutayım mı?" dedi. Ben:
"Pek tabii"
dedim. Bana onu okuttu. Sanki belimin ayrıldığını
hissettim ve o yüzden gerindim. Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm):
"Neyin var, ne
oldu Ey Ebu Bekr?" diye sordu.
"Annem babam
sana feda olsun Ey Allah'ın Resûlü, dedim, hangimiz kötü
amelde bulunmaz ki, demek hepimiz işlediklerimiz
yüzünden cezalandırılacağız ha?" diye üzüntümü ifade
ettim.
Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) şu açıklamayı yaptı:
"Ey Ebu Bekr,
sen ve mü'minler, bunlar sebebiyle dünyada
cezalandırılıyorsunuz. Öyle ki Allah'a kavuştuğunuz
zaman sizde günah kalmaz. Diğerlerine gelince
onlarınkiler biriktirilir, kıyamet günü cezaları toptan
verilir. (KÜTÜB-İ SİTTE/579)
Kim bir
musibete uğrarsa, benim yokluğum sebebiyle maruz kaldığı
musibetini hatırlasın; çünkü bu, en büyük musibettir."
(Hadis)
Ebu Hureyre ve
Ebu Said radıyallahu anhüma'nın anlattıklarına göre,
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm şöyle buyurmuştur:
"Mü'min kişiye bir ağrı, bir yorgunluk, bir hastalık bir
üzüntü hatta bir ufak tasa isabet edecek olsa, Allah
onun sebebiyle mü'minin günahından bir kısmını mağfiret
buyurur." |