Hz. Cabir
radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm, Ümmü's-Saib radıyallahu anhâ'nın
yanına girdi ve:
"Niye
zangırdıyorsun, neyin var?" dedi. Kadın:
"Humma (sıtma)!
Allah belasını versin!" dedi. Aleyhissalatu vesselam da:
"Sakın hummaya
sövme! Çünkü o, insanların hatalarını temizlemektedir,
tıpkı körüğün demirdeki pislikleri temizlediği gibi!"
buyurdular."
Hz. Ebu Hureyre
radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm bir hummalıyı ziyaret etmişti.
Hastaya:
"Müjde! Zira
Allah Teâla hazretleri diyor ki:
"Humma benim
ateşimdir, ben onu mü'min kuluma musallat ederim, ta ki,
ateşten tadacağı nasibi(ni dünyada tadmış) olsun."
Hz. Enes
radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Allah bir
kuluna hayır murad etti mi onun cezasını tacil edip
dünyada verir; bir kulu hakkında da kötülük murad etti
mi onun günahlarını tutar, Kıyamet günü cezasını verir."
Hz. Enes
radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Mükâfaatın
büyüklüğü belânın büyüklüğü ile (orantılıdır). Allah bir
cemaati sevdi mi onları musibete müptelâ eder. Kim
bundan razı olursa Allah da ondan razı olur, kim de razı
olmazsa Allah da ondan razı olmaz."
Hz. Cabir
radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Kıyamet günü,
afiyet ehli kimseler, bela ehline sevapları verilince,
dünyada iken derilerinin makaslarla kazınmış olmasını
temenni edecekler."
Ebu Hureyre
radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Mü'min erkek
ve kadının nefsinde, çocuğunda, malında bela eksik
olmaz. Tâ ki hatasız olarak Allah'a kavuşsun."
Mus'ab İbnu
Sa'd, babası radıyallahu anh'tan naklediyor:
"Ey Allah'ın
Resûlü! dedim, insanlardan kimler en çok belaya uğrar?"
"Peygamberler,
sonra büyüklükte onlara ve bunlara yakın olanlar.
Kişi diyaneti nisbetinde belaya maruz kalır. Kim dininde
şiddetli ve sağlam olursa onun belası da şiddetli olur.
Şayet dininde zayıflık varsa, Allah onu da diyaneti
nisbetinde imtihan eder. Bela kulun peşini bırakmaz. Tâ
o kul, hatasız olarak yeryüzünde yürüyünceye kadar."
Hz. Enes
radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Allah Teâla
hazretleri ferman etti:
"İzzetim ve
celalim hakkı için, mağfiret etmek istediğim hiç
kimseyi, bedenine bir hastalık, rızkına bir darlık
vererek boynundaki günahlarından temizlemeden dünyadan
çıkarmayacağım."
Ebu Musa
radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Bir kul, salih
amel işlerken araya bir hastalık veya sefer girerek
ameline mani olsa, Allah ona sıhhati yerinde ve mukim
iken yapmakta olduğu salih amelin sevabını aynen yazar."
Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Sıtma, her
müminin cehennemden hazzıdır.
Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Bir kul hastalanınca Allah ona iki melek göndererek:
"Bakın bakalım, kulum ne diyor"
diye talimat verir. Eğer hasta
"Elhamdülillah"
derse bu sözü melekler tarafından Allah’a ulaştırılır -
O, zaten bilir ya! - O zaman Allah buyurur ki:
"Bu kulumun eğer canını alırsam onu kesinlikle cennete
yerleştireceğim ve eğer ona şifa verirsem etini daha
semiz etlerle, kanını daha yarayışlı bir kanla
değiştireceğim gibi günahlarını da muhakkak sileceğim."
(Gazali-İlahi Nizam)
Ebu Sa'id
radıyallahu anh anlatıyor:
Kadınlar
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a dediler ki:
"Ey Allah'ın
Resulü! Sizden (istifade hususunda) erkekler bize galip
çıktı (yeterince sizi dinleyemiyoruz). Bize müstakil bir
gün ayırsanız!"
Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm bunun üzerine onlara bir gün
verdi. O günde onlara vaaz u nasihat etti, bazı
emirlerde bulundu. Onlara söyledikleri arasında şu da
vardı:
"Sizden kim,
kendinden önce üç çocuğunu gönderirse, onlar mutlaka
kendisine ateşe karşı bir perde olur!"
Bir kadın
sormuştu:
"Ey Allah'ın
Resûlü! Ya iki çocuğu ölmüşse?
"İki de
olsa!" buyurmuşlardı."
Ebu Hureyre
radıyallahu anh anlatıyor:
Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Mü'minlerden birinin üç çocuğu ölür ve ona da ateş
değerse, bu çok hafif bir alev yalamasıdır." |