MEKTÛBÂT-I
RABBÂNÎ - 412.Mektup:
Sormuşsunuz ki:
— Şunun sebebi
nedir ki: Enbiya ve evliya belâ, musibet, mihnet cinsi
şeylerin en şiddetlileri ile iptilâya uğramaktadırlar.
Nitekim, bu manada şöyle buyurulmuştur:
— «İptilâya
uğramak ciheti ile insanların en şiddetli olanları
enbiyadır; sonra evliya daha sonra sırası ile..»
Sübhan Allah
ise, şöyle buyurdu:
— «Size isabet
eden her musibet, ellerinizin kazancıdır.»
(42/30) Bu âyet-i kerimenin ifade ettiği manadan da
anlaşılmaktadır ki: Her kimin ki, seyyiat kazancı
çoktur; onun musibete düşmesi de aynı şekilde çoktur. Bu
duruma göre yerinde olur ki: Enbiyadan ve evliyadan
başkaları en şiddetli belâ ve musibete uğrayalar; enbiya
ve evliya değil..
Bundan başka o
büyükler, asaleten ve teb'an, Sübhan Hakkın mahbubu
bulunmaktadırlar; o Yüce Zat'ın sevgilileri
bulunmaktadırlar. Bu durumda, mahbub zatlara, yakınlık
bulanların haslarına belâ ve mihnetlerin havalesi nasıl
sahih olur?. Düşmanlar, rahat ve nimet içinde iken,
dostların belâ ve elim azap içinde kalmaları nasıl doğru
olur?.
Bunun cevabı
şudur: Bilesin ki..
Allah-ü Taâlâ,
seni irşad eylesin; doğru yola hidayet eylesin.. Dünya,
nimetlenmek ve lezzet almak için kurulmamıştır.
Nimetlenmek ve lezzet almak için hazırlanan âhirettir.
Dünya ile
âhiret arasında bir zıddiyet, nakzetme durumu
olduğundan; birini hoşnut etmek, diğerinin dargınlığına
gider.
Ekinde lezzet almak, diğerinde elem duymayı gerektirir.
Böyle olması da zarurîdir.
Bir kimsenin
ki: Dünyada lezzet alması ve nimete dalması çoktur;
âhirette eleme dalıp nedamet duyması dahi çoktur. Aynı
şekilde bir kimsenin dünyada iken, iptilâya ve mihnete
uğraması çok ise.. âhirette onun nimetlere ve lezzetlere
dalıp mesrur olarak haz duyması daha ziyade ve daha bol
olur.
•Musibete
karşı sabretme, seni, bu belayı kaldırması için Allah’a
dua etmeye yöneltmiyorsa, ona itibar edilmez. (MUHYİDDÎN
İBN ARABİ-
Risaleler-2-171,172)
•Şayet
başınıza gelen musibet, cezalandırma mahiyetinde
olmayıp, Allah’ın takdiri ile size yöneltilmiş ise, bu
takdirde de büyük bir sevaba nail olursunuz.
(MUHYİDDÎN
İBN ARABİ-
Risaleler-3-112,113)
•Ayrıca
bu musibetler aracılığıyla kendinizin, Allah’ın inayet
gösterdiği
kimselerden
olduğunuzu öğenmiş olursunuz. Çünkü dünyadaki
belalar,
mümin kullarına
verdiği çabuklaştırılmış nimetlerdir.
(MUHYİDDÎN
İBN ARABİ-
Risaleler-3-113)
•Sınama
amaçlı belalar, insanın Allah katındaki mertebesine göre
inerler. Peygamber Efendimizin sav. söyle buyurduğu
rivayet edilmiştir:
“Allah bana
verdiği belaları başka hiçbir Nebi’ye vermemiştir.”
Bu hadis bir
alime sorulmuş ve denilmiş ki:
-Eyyub ve
Zekeriyya gibi Nebiler (Selam üzerlerine olsun) çok daha
büyük musibetlerle sınanmışlardır. Rasûlullah sav. bu
tür belalardan hiç biriyle sınanmamış. O halde Hz.
Peygamber sav. in uğradığını belirttiği bu musibet
hangisidir?
Bu alim su
cevabı vermiş:
-Hangi bela
Rasûlullah sav. in başına gelen beladan daha büyük
olabilir? Allah O’nu;
“Kabe kavseyn
ev edna”
makamına yükseltip vasıtasız konuşarak vahye muhatap
ettikten sonra su aşağı aleme hitap etmesi için
indirmesinden daha büyük bela var mı? Hiçbir Nebi, Hz.
Rasûlullah’ın sav. uğradığı bu belanın benzeri
görülmemiştir. (MUHYİDDÎN
İBN ARABİ-
Risaleler -3-113)
• Karanlığın
uzamasından, uzun gecelerden sonra aydınlık günler
başlar.
«Bir adam
dinini kuvvetlendirirse belâsı da artar.
Dinini incelten, zayıflatan adamın da belâsı hafifler,»
derler. (ŞEMS-İ
TEBRİZİ –Makalat)
•Bütün dünya,
onca bir sinek kanadı değerindedir. Bir silleye karşı
da sonsuz ihsanlarda bulunur.
Boynunu,
dünyanın şu altın boyunduruğundan çabuk kurtar da
Allah’tan sille satın almaya bak.
Peygamberler
de dertlere, musibetlere sabrettiler de o yüzden
başlarını yücelttiler.
Fakat yiğidim,
hazırlan, bekle de gelince seni evde bulsun.
Yoksa eve
geldim, kimsecikler yoktu diye getirdiği elbiseyi geri
götürür ha!
(MEVLÂNA-
Mesnevî-i Şerif -
6.Cilt
-1640.Beyit)
Allah, musibeti herkesin gücüne göre verir.
(Balzac) |