MEVLÂNA –
Dîvan-ı Kebîr ’den Seçmeler :
• Güller
"Kim manen Hakk'a ulaşmak için merdiven isterse,
belanın, ızdırabın bir merdiven olduğunu bilsin de,
başına gelenlerden şikâyet etmesin! Belalardan
korkmasın, canını belalara atsın!" diye naralar
atarak, uçuşup açılarak gökyüzünden gül bahçelerine
yağmada... (c.I, 13)
• Beni
kederlerle, belalarla yıkmadıkça, harap etmedikçe Allah,
bendeki gizli hazîneyi hiç bana verir mi?
Beni coşkun
bir sele kaptırmadıkça, nasıl olur da beni çeker, ihsan
denizine götürür? (c. I, 59)
• Dünya
hayatında başına gelen belalara, cefa dikenlerine
katlan! Çünkü çektiğin acılar, sıkıntılar seni
dikenlerden alır da güllere kavuşturur. Reyhanların,
yaseminlerin bulunduğu bahçeye çeker götürür. (c.I,
288)
• Bela'nın bir
sırrı da; ben fakr, yokluk dergahının kapısını çalıyorum
demektir.
• Sen,
kendinden kurtul, benliğinden temizlen, toprak ol, ayak
altına seril de toprağından otlar bitsin. Ot gibi
benliği üstünden atar, kurursan hoş bir şekilde aşk
ateşine yanarsın. (c.I, 251)
• Başa gelen
bela inci gibidir. İnci elde etmek seni sevindirir,
kuvvetlendirir.
Daha da tez
canlı eder. Hele onun denizden gelen, o denizin bulunmaz
incisi, eşsiz incisi olursa, ne hale gelirsin, onu sen
düşün! (c.I, 226)
• "Meşhur
Fransız şairlerinden Alfred de Musset (1810-1857) de bir
şiirinde:
"İnsan bir
çıraktır Izdırap, bela onun ustasıdır, hocasıdır. Onu
yetiştirir, gerçek insan yapar."
demiştir. (c.I, 389)
• Sen görüş
sahibi ol da dikende gül gör! Dikensiz gülü herkes
görür. Başına gelen belanın ilahî bir lütuf olduğunu
anla, cüzde de küllü gör! Zaten ehliyet , seziş de
budur. (c.I, 326)
• Eğer aşk
derdine tutulursan, eğer yaratıcıya aşık olursan,
imtihan için onun verdiği belalara sabredersen; o zaman
gönlün huzura kavuşur. (c. II, 959)
• Ey can!
Sevgilinin belasından kaçma! Belalara uğramazsan,
ızdırap çekmezsen pişmezsin, ham kalırsın. (c. II,
963)
• Aşıklar da,
aşık olmayanlardan daha fazla belalarla, musîbetlerle
imtihan edilmektedir. Şu var ki aşık, o belaların
nereden geldiğini bildiği için gelen belayı sevmektedir.
Fuzülî;
"Az eyleme
inayetini ehl-i dertten,
Yani ki çok
belalara kıl müptela beni!"
diye yalvarmıştı.
Seyh Galip
merhum da;
"Aşıkta keder
neyler; gam halk-ı cihanındır"
demişti. (c. II,913)
• Cenab-ı
Hakk, bazı günahkar kullarının gönüllerine kilit vurmuş,
üstüne de mühür basmıştır. Bu mühürlü, bu kilitli
kapıyı açmak için, belalara sabretmek gamlar ve kederler
içinde çırpınmak gerektir. (c. II, 858)
• Bir
şeyden kaçacaksan yılandan, akrepten, arslandan,
kaplandan kaçma da, bedenden kaynağını alan nefsanî
isteklerden, heveslerden kaç!
Çünkü başımıza
gelen bütün belalar, çektiğimiz bütün zahmetler,
meşakkatler boş ve olmayacak heveslerden meydana gelir.
(c. III, 1491)
• Sen, kaza ve
beladan kaçarsın; onların korkusu ise, belasız
kalmaktır!
(c. IV,2102)
• Sana
merhamet etmede, okşamada anandan, babandan daha
ileriyim. Sana; onlardan daha fazla acırım. Seni
belalarla, dertlerle imtihan edişim, seni sevmediğimden
ötürü değildir. Senin olgunlaşman, pişkinleşmen içindir.
(c. V. 2259)
• Aşığın
yüzüne vurulursa, bu vuruluş onun canına huzur verir.
Onun başına
gelen bela, zahmet, meşakkat ona lütuftan, ihsandan
başka bir şey değildir. (c. V. 2207)
• Allah'ı kim
tanır, bilir?
"Lâ"dan,
inkardan kurtulan kimse! "…
"Lâ'dan,
inkardan kim kurtulmuştur?" diye sorana de ki;
"Belalara
düşmüş aşık." (c. V. 2406)
• Başına gelen
derde, belaya razı olur da ses çıkarmazsan, o anda hemen
sana cennet kapısı açılır! (c. VI, 2675)
•
Vücudunu kurt yiyen, kurt yedikçe şükreden
Belalara sabreden, Eyyup Peygamber yatur…
(Yunus EMRE – “Yüz bin Peygamber” şiirinden)
•
Bin bir bela çekmeyince Nuh gibi
Tufanında gemiye bindirmiye…
Yunus EMRE – “Vay Ana Kim” şiirinden) |