ÜÇ AYLAR; RECEP AYI
--- RECEP AYI İLE İLGİLİ İSLAM ALİMLERİNİN
ESERLERİNDEN ALINAN BAZI HADİS-İ ŞERİFLER
--- RECEB AYINDA KILINACAK NAMAZ
REGAİP GECESİ
--- REGAİP GECESİ İLE İLGİLİ İSLAM ALİMLERİNİN
ESERLERİNDEN ALINAN BAZI HADİS-İ ŞERİFLER
--- REGAİP GECESİ KILINACAK NAMAZ
Mİ’RAÇ
--- Mİ’RAÇ GECESİ İLE İLGİLİ İSLAM ALİMLERİNİN
ESERLERİNDEN ALINAN BAZI HADİS-İ ŞERİFLER
--- Mİ’RAÇ GECESİ KILINACAK NAMAZ
ŞABAN AYI
--- ŞABAN AYI İLE İLGİLİ İSLAM ALİMLERİNİN
ESERLERİNDEN ALINAN BAZI HADİS-İ ŞERİFLER
BERAT GECESİ
--- BERAT GECESİ İLE İLGİLİ İSLAM ALİMLERİNİN
ESERLERİNDEN ALINAN BAZI HADİS-İ ŞERİFLER
--- BERAAT GECESİ KILINACAK NAMAZ
RAMAZAN AYI
--- RAMAZAN AYI İLE İLGİLİ İSLAM ALİMLERİNİN
ESERLERİNDEN ALINAN BAZI HADİS-İ ŞERİFLER
KADİR GECESİ
--- KADİR GECESİ İLE İLGİLİ İSLAM ALİMLERİNİN
ESERLERİNDEN ALINAN BAZI HADİS-İ ŞERİFLER
--- RAMAZAN BAYRAMI
İLE İLGİLİ İSLAM ALİMLERİNİN ESERLERİNDEN ALINAN
BAZI HADİS-İ ŞERİFLER
ÜÇ AYLAR
RECEP AYI
Recep
lafzı, (Arapça aslına göre) üç harften ibarettir.
Şöyle ki: RA, CİM,
BA..
RA:
Yüce Allah’ın rahmetine işarettir..
CİM:
Yüce Allah’ın cömertliğine delildir..
BA:
Yüce Allah’ın iyiliğini ve ihsanını kaplar.
Bu ayın başından sonuna kadar kullara üç ihsan
gelir:
-Azab olmadan bol rahmet..
-Cimrilik olmadan bol bol cömertçe vermek..
-Cefasız, sefalı ihsan.(1)
RECEP AYI İLE İLGİLİ İSLAM ALİMLERİNİN ESERLERİNDEN
ALINAN BAZI HADİS-İ ŞERİFLER
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Beni dinleyin,
Recep,
insanların kavga düşüncesine kapılmadıkları bir
Allah ayıdır. İnanarak ve önem vererek
Recep
ayından bir gün oruç tutanlar, Yüce Allah’ın
rızasını hak ederler.” (MÜKÂŞEFETÜ’L KULÛB S: 596)
Kim, dokunulmaz aylardan
(Zilka’da, Zilhicce,
Muharrem ve Recep ayları) üçer gün oruç
tutarsa amel defterine dokuz yüz senelik ibadet
sevabı yazılır. (MÜKÂŞEFETÜ’L KULÛB S: 597)
Recep
yel gibi, Şaban
bulut gibi, ve
Ramazan
yağmur gibidir.
Recep
ayındaki ibadet ve itaat, diğer aylarda yapınlara
göre bire on, Şaban ayında bire yetmiş,
Ramazan
ayında ise bire bindir.
Recep,
kişinin bedenini temizler.
Şaban ayı
gönlünü temizler.
Şaban’ın diğer aylara üstünlüğü, benim
diğer peygamberlere üstünlüğü gibidir.
Ramazan
ayının diğer aylara üstünlüğü, Allah’ın halka
üstünlüğü gibidir. (ENVARÜ’L AŞIKIN D:382)
Recep
ayı içinde, Şaban
ayı için çok hayır tercip (hazırlanılır)
edilir.(GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 532)
Dikkat ediniz; Recep
ayı haram aylardan biridir. Nuh Aleyhisselamı Allah
Taala bu ayda gemiye bindirdi. Nuh Aleyhisselam
gemide iken oruç tuttu. Gemide kendisi ile beraber
olanlara, oruç tutmaları için emir verdi. Böylece
Allah Taala, yeryüzünü tufanla, küfür ve azgınlıktan
temizledi. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 536)
Bir kimse, Recep
ayında bir gün oruç tutarsa, onun tuttuğu bu oruç
otuz seneye bedeldir. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 539)
Zaman Allah Taala’nın yeri ve semaları yarattığı
günden bu yana, olduğu gibi dönüp durmaktadır. Sene
on iki aydır. Bu aylardan dört tanesi haram
aylardır. Üç tanesi peş peşe gelir ki ; şunlardır:
Zilkade, Zilhicce,
Muharrem..
O aylardan bir tanesi de tek gelir ki:
Receb-i Mudar
olup
Cemaziyelahir
ile
Şaban
arasındadır. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 533)
Cenette bir ırmak vardır, bu ırmağın adı
Recep’tir.
Sütten daha beyaz, baldan daha tatlıdır. Bir kimse,
Recep
ayın da bir gün oruç tutar ise, Allah Taala
kendisine o ırmaktan içirir. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S;
542)
Bir kimse haram ayarda üç gün oruç tutar ise.. yani:
Perşembe, cuma, cumartesi gününü.. Allah Taala onun
için yedi yüz senelik ibadet sevabı yazar.
(GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 543)
Bir kimse Recep
ayında bir sadaka verirse, bin altın sadaka vermiş
gibi sayılır. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 544)
Resulullah (s.a.v.) efendimiz şöyle buyurdu:
Recep
Allah’ın ayıdır;
Şaban benim ayımdır;
Ramazan
ümmetimin ayıdır.
Resulullah (s.a.v.) efendimize soruldu:
“ -Ya Resulullah,
Recep ayı için “Allah’ın ayı” diye
anlatmanızın sebebi nedir?
Şöyle buyurdu:
“-Çünkü, bu ayda özellikle mağfiret boldur. Bu ayda,
halkın kan dökmesine mani vardır. Bu ayda, Allah
Taala Peygamberlerinin tövbelerini kabul
buyurmuştur. Allah Taala, bu ayda Peygamberlerinin
düşmanlarından korumuştur.
Bir kimse Recep
ayını oruçlu geçirir ise, Allah Taala üç şey onun
için gerekli kılar. Şöyle ki:
-Geçmiş günahlarının tümünü bağışlar.
-Kalan ömrünün temiz geçmesini temin eder.
-Büyük huzura çıkılan kıyamet gününün susuzluğundan
da onu emin kılar.” (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 550)
RECEB AYINDA KILINACAK NAMAZ
Selman-ı Farisiye rivayetinde; Resulullah (s.a.v.)
efendimizin şöyle buyurduğunu anlatmıştır:
-“Ya Selman, iman edenlerden kadın veya erkeklerden
biri; bu ayda
(Recep) otuz rekat namaz kılarsa.. bu
namazların her rekatında dahi,
Fatiha
suresini okunduktan sonra, üçer kere de
İhlas suresi
ile Kafirun
suresini okursa, Allah Taala onun günahlarını siler.
Onun için vereceği ecir dahi, ayın tümünü oruç tutan
ecri gibidir. Gelecek seneye kadar, namaz kılanın
sevabını alır. Her gün o kimse için Bedir
şehidlerinden bir şehidin ameli kadar amel sevabı
verilir.
Her gün tutacağı oruç için, kendisine bir senelik
ibadet sevabı yazılır. Bin kat derecesi artar.
Ayın tümünü oruçlu geçirir de; anlatılan namazı da
kılar ise, Allah Taala onu, cehennem azabından
kurtarır. Kendisine de cenneti gerekli kılar. Öbür
alemde de Yüce Hakk’a yakınlardan olur.
Bu durumu Cebrail bana haber verdi ve şöyle dedi:
“-Ya Muhammed, kılınacak bu namaz, sizinle müşrikler
ve münafıklar arasında bir alamet sayılır. Zira
münafıklar bu namazı kılmazlar.”
Daha sonra Selman (r.a) şöyle dedi:
“-Ya Resulullah, bu namazı nasıl kılacağımı ve ne
zaman kılacağımı bana bildir.” Diye sorduğum zaman,
Resulullah (s.a.v.) efendimiz şöyle buyurdu:
“-Ya Selman, Recep
ayının ilkinde on rekat kılarsın.
Her rekatında, bir kere
Fatiha suresini okuduktan sonra; üç kere
İhlas
suresini okursun.. üç kere de
Kafirun
suresini okursun.
Namazı bu şekilde kılıp bitirdikten sonra; iki elini
semaya açar şöyle dersin:
“Allah’tan başka ilah yoktur; birdir, ortağı yoktur.
Mülk O’nundur; hamd O’na mahsustur.
O, öldürür, diriltir. O, ölmez, diridir.
Hayır O’nun elindedir. O her şeye kadirdir.
Allah’ım verdiğine, kimse engel olamaz. Engel
olduğuna, kimse bir şey veremez.
Hiçbir iyilik sahibi kendiliğinden faydalı olamaz;
zira iyilik Sen’dendir.”
Bu duayı bitirdikten sonra iki elini yüzüne
sürersin.
Recep
ayının ortasında dahi, on rekat namaz kıl. Her
rekatında bir kere
Fatiha suresini oku; Daha sonra üç kere
İhlas
suresini oku; üç kere de
Kafirun
suresini oku.
Namazı bitirip selam verdikten sonra, iki elini
semaya kaldır ve şu duayı oku;
“-Allah’dan başka ilah yoktur. Birdir, şeriki
yoktur.
Mülk O’nundur; hamd O’na mahsustur.
Diriltir; öldürür. Kendisi ölmez, diridir.
Hayır O’nun elindedir. O her şeye kadirdir.
Vahid, Ehad, Samed, Ferd, Vitr ilahtır.
Kadın tutmamıştır, çocuğu yoktur. “
Bu duayı da okuduktan sonra ellerini yüzüne
sürersin.
Recep
ayının son on günü içinde dahi on rekat namaz
kılarsın. Her rekatında bir kere
Fatiha
suresini okursun.
Fatiha suresini okuduktan sonra üç kere
İhlas
suresini okursun.
İhlas suresini okuduktan sonra üç kere
Kafirun
suresini okursun.
Selam verdikten sonra ellerini semaya kaldır ve şu
duayı oku:
“-Allah’dan başka ilah yoktur. Birdir, şeriki
yoktur.
Mülk O’nundur; hamd O’na mahsustur.
Öldürür, diriltir. Hayır O’nun elindedir.
Allah Taala, Efendimiz Muhammed’e onun temiz aline
salat eylesin.
Güç ve kuvvet , ancak Yüce Azim Allah’ındır.”
Bundan sonra ne gibi bir dileğin var ise.. dile:
Duan makbul olur.
Cehennemle aranda dahi, yetmiş hendek açar. Her
hendeğin eni boyu, yerle sema arası uzunluktadır.
Senin için, ayrıca bir milyon rekat namaz sevabı
yazılır. Yine senin için, cehennemden beraat fermanı
yazılır. Sırattan geçmene yol verilir.”
(GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 548)
REGAİP GECESİ
REGAİP GECESİ İLE İLGİLİ İSLAM ALİMLERİNİN
ESERLERİNDEN ALINAN BAZI HADİS-İ ŞERİFLER
Recebin
yirmi yedinci günü oruç tutan kimseye Allahü Teâlâ
altmış aylık oruç sevabı verir. (İHYÂU’ULÛMİ’D – DİN
CİLT: I S: 1040)
REGAİP GECESİ KILINACAK NAMAZ
Recep
ayının ilk Perşembe günü oruç tutulmalıdır. O günün
akşamı cum’a gecesi, akşam ile yatsı arasında oniki
rekat namaz kılmalıdır. Bu namazda okunacak dualar:
-Bir kere
Fatiha suresi
-Üç kere Kadr
suresi (97sure)
-On iki kere İhlas
suresi
Her iki rekatte bir selam verilir. Bu namazı
kıldıktan sonra: Bana şu salavat yetmiş kere okunur:
-Allah’ım Nebiyy-i Ümmi Muhammed’e salat ve selam
eyle..
(Allahümme salli ala Muhammedin’in – Nebiyy’il –
Ümmüyyi ve sellim..)
Bundan sonra secdeye varmalı ve secde de şu tesbih
ve takdis okunmalıdır:
-Tam manası ile noksan sıfatlardan münezzeh, pek
mukaddes olup meleklerin ve ruhun Rabb’ıdır.
(Sübbuhün, Kuddusün, Rabbül – melaiketi ver – ruh.)
Sonra secdeden başını kaldırır şu duayı yetmiş kere
okur:
-Rabb’im beni bağışla merhamet eyle. Bildiğin
günahlarımdan geç, Sen Azim’sin, Azam’sın.
(Rabbiğfir verham ve tecavez amma ta’lem feinneke
Aziz’ül – A’zam)
Bundan sonra ikinci bir secde daha yapar. Birinci
secdede okuduğu duayı aynen okur. Daha sonra ne
dileği var ise.. diler. Allah Taala onun bütün
dileklerini yerine getirir.
(GÜNYET-ÜL TALİBİN S; 552)
Mİ’RAÇ
Mi’raç
olayında ”İsra”
ve
“Mi’raç”
aşamaları var. Mekke’den, Mescid-i Aksa’ya, yani Kudüs’e
bir anda gidişinin adı.
“İsra”
dır.
Kudüs’ten göklere yükselmek, diye anlatılmaya
çalışılan, oysa cennette ışınsal boyut olan berzah
alemini gezmesi de, “Mi’raç” denen olay.
(2)
İsra hadisesi bir tayyi mekan olayıdır. Kudüs’deki
ziyaret ve Kudüs’deki Resullerin ruhaniyetleriyle
toplu olarak buluşma. Bu birinci bölümü…
Bu olayın tamamı üç bölümde incelenir.
İkinci bölümü, semaları geziş ki, bu cennet ve
cehennem boyutlarını seyir olayı BOYUTSAL bir gezi
olayı; madde beden olayı değil!.. Bu da Miraç değil.
Üçüncü bölümü ise, Sidret-ül Münteha denilen; ef’al
aleminin çokluk aleminin son bulup, Cebrail’in “Ben
buradan sonra yokum.” Dediği noktadan başlayıp, Hz
Resulullah’ın kendi hakikatine yönelmesi suretiyle
Rabbini batınında müşahede etmesi;
“MİRAÇ”
denen olaydır.
Bu üçüncü bölümü batıni – enfüsi bir seyirdir; afaki
bir seyir değil.
Birinci bölüm, tay-yi Mekan olayıdı. İsra olayıdır
Mekke’den Kudüs’e!.
İkinci bölüm, semaları , cennet ve cehennemi
gezmesidir. Cebrail’in eşliğinde. Bu da Miraç
değildir.
Esas Miraç denen üçüncü bölüm ki, bu enfüsidir.
İkinci bölümde afaki idi. Semaları gezişi, cennet ve
cehennemi görüşü afaki idi. Afaki seyir idi.
Üçüncüsü enfüsi seyirdir, Rabbini batının da
görmesidir.
“Kab-ı gavseyn ev edna” yani “yayın iki ucunun
yakınlığı hatta daha da yakın” nisbetinde kendi
hakikatinde, özünde Rabbini müşahede etmesi!.. İşte
bu Mirac’dır.(3)
Mİ’RAÇ GECESİ İLE İLGİLİ İSLAM ALİMLERİNİN
ESERLERİNDEN ALINAN BAZI HADİS-İ ŞERİFLER
Mi’raca
çıktığım gece , bana cennet’in her tarafı
gösterildi. Cennette dört tane ırmak gördüm. Bir
ırmak sudan, bir ırmak sütten, bir ırmak şaraptan,
bir ırmak da baldandı. Dedim ki:
“Ey Cebrail, bu ırmaklar nereden gelir nereye gider?
Cebrail dedi ki:
“Kevser havuzuna gittiğini biliyorum, ama nereden
geldiğini bilmiyorum. Allah Taala’dan iste de sana
öğretsin veya göstersin.” Hz. Peygamber Rabbından
istedi. Bunun üzerine bir melek geldi ve Hz.
Peygambere selam verdi. Sonra dedi ki;
“Ya Muhammed, gözlerini yum. Hz. Peygamber diyor ki;
Ben gözlerimi yumdum. Sonra melek, gözlerini aç
dedi. Ben gözlerimi açtım Bir de baktım ki; bir
ağacın yanında duruyorum. Orada bembeyaz inciden bir
kubbe gördüm. Onun som altından bir kapısı vardı ve
kilitliydi. Eğer dünyada bulunan cinler ve
insanlarla birlikte her şey, o kubbenin üzerine
konmuş olsaydı bir dağın üzerine oturan bir kuş gibi
olurlardı. Bu dört ırmağın o kubbenin altından
çıktığını gördüm. Geri dönmek istediğimde, o melek
bana dedi ki; kubbenin içine niçin girmezsin? Ben,
nasıl gireyim? Kapısı kilitli, anahtarı da yok
dedim. Melek dedi ki; onun anahtarı
“Bismillahirrahmanirrahiym”dir.Anahtara
yaklaşıp
“Bismillahirrahmanirrahiym” deyince kilit
açıldı. Kubbenin içine girdim ve gördüm ki bu
ırmakların her biri kubbenin dört direğinin altından
akıyor. Ve kubbenin dört direğinin üstünde de
“Bismillahirrahmanirrahiym” yazılıydı. Su
ırmağının;besmelenin
“MİM”’inden
çıktığını gördüm. Süt ırmağının Allah’ın
“HA”’sından
çıktığını gördüm. Şarap ırmağının Rahmanın
”MİM”’inden,
bal ırmağının da Rahimin”MİM”’inden
çıktığını gördüm. Bu dört ırmağın aslının besmeleden
çıktığını o zaman anladım. Bunun üzerine Allah Azze
ve Celle dedi ki:
“Ya Muhammed senin ümmetinden her kim ki riyadan
uzak ve halis bir kalple beni bu isimlerimle anarsa
ve“Bismillahirrahmanirrahiym”
derse ben ona bu ırmaklardan içiririm.”
(İBN KESİR CİLT II/ S.47)
Mi’raca
çıkarıldığım gece bir topluluk gördüm ki ağızları
ateşten makaslarla kesiliyordu. Bunlar kimdir?
dedim. Bunlar insanlara iyiliği emredip kendileri
unutan dünya ehlinden ümmetinin hatipleridir,
dediler. Onlar kitabı okudukları halde hiç
akletmiyorlar mı? (İBN KESİR CİLT II S: 324)
Tebarani’den rivayette; Resulullah (s.a.v.)
Mir’aca
götürüldüğünde, Cebrail (a.s) onu dünya göğünde bir
yere götürdü ve orada bir ırmakla karşılaştı.
Üzerinde inci ve zebercelden bir köşk vardı.
Resulullah onun toprağını kokladı ve birde baktı ki
o, misktir. “Ey Cebrail, bu ırmak da ne?” Deyince;
“Bu Rabbının senin için hazırlamış olduğu
Kevser’dir.” Dedi. (İBN KESİR CİLT XV S: 8695)
Mi’raca
çıktığım gece, Cebrail’e sordum:
-Bu kubeli çadırlar kimindir? Şöyle anlattı:
-Bunlar senin zevcelerin çadırlarıdır.
(GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 708)
Bir kimse Receb-i
Şerif’ te istiğfarı çok yaparsa, Cenab-ı
Hakk’ın en büyük rızasını kazanmış olur. (İLAHİ
EMİRLER S; 92)
RECEP,
Allah’ın ayıdır.
Şaban benim ayım,
Ramazan
da ümmetimin ayıdır. (İLAHİ NİZAM S; 678)
Kim, haram aylardan
(Zil’kade, Zilhicce, Muharrem ve Recep)
üç gün oruç tutarsa onun için dokuz yüz senelik oruç
sevabı yazılır. (İLAHİ NİZAM S; 679)
Allah, dört gecede hayır döker, saçar. Bunlar,
Kurban bayramı
gecesi, Ramazan bayramı gecesi, Şabanın on
beşinci gecesi ve Recebin birinci gecesidir.
(İLAHİ NİZAM S; 680)
Beş gece vardır ki, Allah’a o gecelerde yapılan
dualar reddolunmaz. Bunlar;
Recebin birinci gecesi, Şabanın on beşinci
gecesi, Cum’a gecesi ve iki bayram geceleridir.
(İLAHİ NİZAM S; 680)
Mİ’RAÇ GECESİ KILINACAK NAMAZ
Mi’raç
gecesinde iyi amellerde bulunan kimse için yüz
senelik mükafat vardır. Her kim bu gecede on iki
rekat namaz kılar, her rekatta Fatiha-i Şerif ile
kur’andan bir sure okur ve iki rekat başında oturur
ve sonunda selam verir sonra yüz kere:
“Sübhanallahi velhamdülillahi velailahe illallahü
vallahü ekber.”
der.
Sonra yüz kere salavat getirir ve dilediği kadar,
kendisi için din ve dünya hususunda dua eder ve
oruçlu olarak sabahlarsa, kötülükten başka ne
dilerse Allah Taala dilediğini verir. (İHYÂU’ULÛMİ’D
– DİN CİLT: I S: 1039)
ŞABAN AYI
Şaban
lafzının (Arapça aslına göre) hafleri beş tanedir:
ŞIN, AYN, BA, ELİF,
NUN..
ŞIN
harfi: Şaban
ayının şerefine delalet eder.
AYN
harfi: Şaban
ayının üstünlüğüne delalet eder.
BA
harfi: Şaban
ayındaki iyiliğe ve üstünlüğe delalet eder.
ELİF
harfi: O’nunla
olan ülfete delalet eder.
NUN
harfi: Şaban
ayının nuruna delalet eder.
Üstte anlatılan ihsanların tümü: Bu ayda Allah
tarafından kula ihsan edilir.
Hayır kapıları bu ayda açılır.
Bu ayda, kullara bereketler, uğurlar iner
Bu ayda, günahlar silinir.
Bu ayda, yaratılmışların hayırlısı Resulullah
(s.a.v.) efendimize çok salatı şerife okunmalıdır.
(4)
ŞABAN AYI İLE İLGİLİ İSLAM ALİMLERİNİN ESERLERİNDEN
ALINAN BAZI HADİS-İ ŞERİFLER
Hz Aişe’den rivayette: Resulullah (s.a.v.) şöyle
sordum; Görüyorum ki Şaban ayında daha çok
oruç tutuyorsun.
Bana şöyle buyurdu:
“Ya Aişe, bu ay öyle bir aydır ki; ölüm meleğine,
gelecek sene içinde ölecek kimselerin isimleri bu
ayda yazılıp verilir. İstiyorum ki, ismim ölüm
meleğine verilecek ise. ancak oruçlu olduğum halde
verilsin.”(GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 564)
Enes (r.a.) den rivayette: Resullullah (s.a.v.)
efendimize, oruçların en faziletlisi sorulduğu zaman
, şöyle buyurdu;
“Ramazan
ayına tazim için, Şaban ayında tutulan
oruçtur.” .(GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 564)
Bir kimse, Şaban ayının son pazartesi gününü
oruçlu geçirir ise. günahları bağışlanır.
(GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 564)
Şaban
ayına: Şaban isminin verilmesinin bir sebebi
odur ki, o ayda Ramazan ayına hayırlar
dağılır. Ramazan ayına da Ramazan
denmesinin sebebi.. o ayda günahların yanıp
silinmesidir. .(GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 565)
Şaban
girdiği zaman nefslerinizi temizleyiniz.
Niyetlerinizi güzelleştiriniz. (İLAHİ NİZAM S; 681)
Hz Aişe rivayet eder;
Allah Resulu oruç tutardı, öyle ki, biz, “oruçsuz
değil!” derdik, Oruç tutmazdı. Öyle ki, biz, “oruç
tutmuyor!” derdik. Böyle aralıklı olarak tuttuğu
oruçların çoğu Şaban’ da olurdu. (İLAHİ NİZAM
S; 681)
Üsame’den rivayet; Resulullah’a dedim ki:
“-Ey Allah’ın Resulu, hiçbir ayda Şaban
ayında ki kadar oruç tuttuğunu görmedim!..”
Buyurdular:
“-Bu, bir aydır ki insanlar Recep ile
Ramazan ayları arasında ondan gafil olurlar.
Halbuki o, öyle bir aydır ki Onda ameller, alemlerin
rabbı olan Allah’a yükselir. Ben de oruçlu
bulunduğum halde amelimin Allah’a yükselmesini
isterim.” (İLAHİ NİZAM S; 681)
Şaban
ayının yarısından sonra, Ramazan orucundan
başka oruç yoktur. (KİMYA-YI SAADET S;143)
BERAT GECESİ
BERAT GECESİ İLE İLGİLİ İSLAM ALİMLERİNİN
ESERLERİNDEN ALINAN BAZI HADİS-İ ŞERİFLER
Şaban ayının on beşinci gecesi Azrail’e bir sonraki
Şaban
ayına kadar ölecek olanların isimlerini bildirir.
İnsan bir yandan ağaç diker, evlenir ve evler
yaparken, öbür yandan adı ölecekler listesine
geçmiştir. Azrail kendisine son emir verilerek, onun
canını almayı beklemektedir. (MÜKÂŞEFETÜ’L KULÛB
S:601)
Şaban
ayının yarısı olduğu
(15) gece;
Yüce Allah dünya semasına nuzul eyler ve her
müslümanı bağışlar. Ancak şunlar hariç: Müşrik,
bid’at ehli, akrabalara gidişi-gelişi olmayan,
namusunu satan kadın. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 573)
Bu sene doğacak çocukların her biri bu gece yazılır.
Bu sene ölecek kilerin her biri bu gece yazılır.
Kulların rızıklarının hemen hepsi bu gece gelir.
Kulların yapıp ettiği işlerin hemen hepsi bu gece
Yüce Hakk katına çıkarılır. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S;
573)
Hz Aişe Resulullah efendimizin şöyle buyurduğunu
anlatmıştır:
“-Ya Aişe, bu gecenin nasıl bir gece olduğunu bilir
misin?.”
Şöyle dedim: “En iyisini, Allah ve Resulu bilir.”
Şöyle buyurdu;
“-Bu gece Şaban
ayının yarısıdır.”Dünya işleri ve kulların işleri bu
gece Yüce Hakk’ a arzedilir. Bu gece cehennemden
azad edilenlerin sayısı; Kelb kabilesinin koyunları
sayısı kadardır. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 575)
Şaban
ayının yarısı olduğu gece Allah Taala dünya semasına
nüzul eyler.. Kelb kabilesi koyunları sayısından
daha fazla kimseleri bağışlar.
(GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 576)
Allah Taala, hayrı şu dört geceye dağıtmıştır:
a-Kurban bayramı gecesine
b-Ramazan bayramı gecesine
c-Şaban ayının orta (15) gecesine..
Bu gece Allah Taala ecelleri ve rızkı yazar. Hacca
gidecekler bu gece yazılır.
d-Sabah namazı vaktine kadar arefe gecesi.
(GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 577)
Ebu Hüreyre(r.a)’dan rivayet edildiğine göre:
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem efendimiz
şöyle buyurmuştur:
Şaban
ayının orta (15)
ilk vaktinde Cebrail (a.s) bana geldi; şöyle dedi:
“-Ya Muhammed, başını semaya kaldır.” Sordum.
Bu gece nasıl bir gecedir? Şöyle anlattı:
“-Bu gece, Allah-u Teala, rahmet kapılarından üç yüz
tanesini açar.
-Kendisine şirk koşmayanların hemen herkesi
bağışlar.
-Meğer ki, bağışlayacağı kimseler büyücü, kahin,
devamlı şarap içen, faizciliğe ve zinaya devam eden
kimselerden olalar. Bu kimseler tövbe edinceye
kadar, Allah-u Teala onları bağışlamaz.
Gecenin dörtte biri geçtikten sonra, Cebrail yine
geldi ve şöyle dedi:
"-Ya Muhammed başını kaldır. Bir de baktım ki,
cennet kapıları açılmış.
Cennetin birinci kapısında dahi bir melek durmuş
şöyle sesleniyor: "Ne mutlu bu gece rüku edenlere.”
İkinci kapıdan dahi bir melek durmuş şöyle
sesleniyordu: "Bu gece secde edenlere ne mutlu".
Üçüncü kapıda duran melek dahi, şöyle sesleniyordu:
"Bu gece dua edenlere ne mutlu.”
Dördüncü kapıda duran melek dahi şöyle sesleniyordu:
"Bu gece, Allah'ı zikredenlere ne mutlu".
Beşinci kapıda duran melek dahi, şöyle sesleniyordu:
"Bu gece Allah korkusundan ağlayan kimselere ne
mutlu."
Altıncı kapıda duran melek dahi, şöyle sesleniyordu:
"Bu gece Müslümanlara ne mutlu. Yedinci kapıda da
bir melek durmuş şöyle sesleniyordu: “Hiçbir dilekte
bulunan yok mu ki, kendisine dilediği verilsin?”
Sekizinci kapıda duran melek dahi şöyle
sesleniyordu; “Günahının bağışlanmasını dileyen yok
mu ki, günahları bağışlansın?”
Bunları gördükten sonra, Cebrail'e sordum: "Bu
kapılar ne zamana kadar açık kalacak?
Şöyle dedi:
"Ya Muhammed, Allah-u Teala, bu gece, Kelb
kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısı kadar
kimseyi cehennemden azat eder."
(GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 577)
Bu gece Allah Taala halkına bir göz atar. Mü’minleri
bağışlar. Kafirlere mühlet verir. Kin ve hased
sahiplerini dahi hallerine terk eder; taa o
hallerini terk edinceye kadar. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S;
578)
BERAAT GECESİ KILINACAK NAMAZ
Şaban
ayının orta
(15)
gecesi için rivayet edildiği üzere, kılınacak namaz
yüz rekattır.
Bu namazın her rekatında,
Fatiha
suresininden sonra, on kere
İhlas
suresi okunur ki; toplam bin eder.
Bu namazın adına da
“HAYIR NAMAZI”
denmiştir. Bu namazın uğuru her yana dağılır.
(GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 580)
RAMAZAN AYI
Ramazan beş harften ibarettir.
RA, MİM, DAD, ELİF,
NUN.
Bu harflerin ifade ettiği manalar, sırası ile
şöyledir;
RA:
Allah’ın rızasına delalet eder.
MİM:
Allah sevgisine delalet eder.
DAD:
Allah’ın kuluna kefil olduğunu anlatır.
ELİF:
Allah’ın kulu ile olan ülfetini belirtir.
NUN:
Allah’ın nurunu anlatır.
Üstte anlatılan manaya göre bu ay: Rıza, sevgi,
kefalet, ülfet, nur, eriş, ikram ayıdır.. Ama
Allah’ın sevdiği iyi kulları için..
Denilmiştir ki:
-Ramazan
ayı ayların efendisidir. Aylar arasında ramazan ayı,
vücut içinde kalp gibidir.
İnsanlar arasında peygamberler gibidir.
Beldeler arasında Harem-i Şerif gibidir. Harem öyle
bir yerdir ki: oraya lain deccalin girmesi men
edilmiştir. (5)
Oruç, Farsça’daki “ruze” kelimesinin Türkçeleşmiş
şeklidir. Arapça’sı “savm” ve “siyam” dır. Savm
kelimesi, Arapça’da; bir şeyden uzak durmak, bir
şeye karşı kendini tutmak, engellemek anlamında
kullanılmaktadır.
Terim olarak ise, imsak vaktinden, iftar vaktine
kadar, bir amaç uğruna ve bilinçli olarak yeme-içme
ve cinsel ilişkiden uzak durmak demektir.
Oruç, Peygamberimizin Medine’ye hicretinden, bir
buçuk sene sonra, şaban ayının onuncu günü farz
kılınmış olup İslamın beş şartından biridir.(6)
İnsanın kalitesinin yükseldiği devrelerinden biri
hatta en önemlisi hiç şüphesiz Ramazan ayıdır.
Zira insanoğlu tabiatı gereği kendi çıkarlarını
korurken, aynı şeyi başkaları için aklına getirmez.
Bir anlamda kendisi için istediğini karşındaki için
gerekli görmeyebilir. Ama Ramazan ayı bu dengenin
tesis edilmesini temin eder. Kişi bu kez daima BEN
demez, verici olmaya özen gösterir. Ayrıca zengin
ile fakir arasında yakınlaşmanın kurulmasına yol
açar. Varlıklı olanlar, yoksul ve ihtiyaç
sahiplerini gözetir, onlara müşfik davranırlar.
Aslında böylesi bir format her zaman için
gereklidir.
Ramazan ayının simgesi olan oruç sayesinde bedenin
isteklerine set çekilir. Açlık ve susuzluk şehveti
frenlediği gibi, insanın terkibi yapısından
kaynaklanan üstünlük taslama, kendini gösterme,
asabiyet/hiddet, çılgınlık gibi, hatta bunların
dışında kalan bir sürü dürtüleri sıfıra yaklaştırır.
En önemlisi insanoğlunun baş belası olan fitneden ve
kısaca şeytanın şerrinden onu korur.
(7)
“Ramazan” ayı diye bildiğimiz ayda oruçlu
olmak, sağlığı yerinde olan her müslümana; yani
islamı fark etmiş, idrak etmiş , kabul
etmiş her kişiye zorunlu! Çünkü ”Allah”’ı
anlayıp, islamı anlayıp, gereğini idrak edene
zorunlu hale geliyor oruç.
(8)
RAMAZAN AYI İLE İLGİLİ İSLAM ALİMLERİNİN
ESERLERİNDEN ALINAN BAZI HADİS-İ ŞERİFLER
’Hz. Peygamber (sav) buyurmuş;
İbrahim’in sahifeleri
Ramazanın
ilk gecesinde indirildi. Tevrat
Ramazanın
altıncı gecesinde indirildi. İncil
Ramazanın
onüçüncü gecesinde Allah Taala Kur’anı ise
Ramazanın
yirmi dördüncü gecesinde indirmiştir. (İBN KESİR
CİLT III S:711)
Allah Resulu; seyahat edenler; işte onlar oruçlu
olanlardır. (İBN KESİR CİLT VII S: 3670)
Şüphesiz cennetin sekiz kapısı vardır. Bu kapılardan
Reyyan
adında olanından ancak oruçlular girecektir. (İBN
KESİR CİLT XIII S: 6959)
Allah Taala abid olan gençle, meleklere iftihar eder
ve buyurur: “Ey Benim için şehvetini terkedip,
gençliğini feda eden genç, sen
Benim
katımda bazı meleklerim gibisin.”
(İHYÂU’ULÛMİ’D – DİN CİLT: I S: 646)
Resul Ekrem (s.a.v.) Hz Aişe’ye (r.a.):
-“Ya Aişe! Cennetin kapısını çalmaya devam et.”
Buyurdu. Aişe:
-“O ne ile ve nasıl olur Ya Resulullah?” diye
sorunca,
Resul-i Ekrem:
-“Oruçla.” Diye cevap verdi. (İHYÂU’ULÛMİ’D – DİN
CİLT: I S: 648)
Kim oruç tutsa gıybet etse yalan söylese yalan yere
yemin etse ve şehvetle halka batsa; oruç tutmuş
olur. Fakat asla sevabı yoktur.. Bunlardan Allah’a
sığınırız. (ENVARÜ’L AŞIKIN S:382)
Ramazan
orucu, on aya karşılıktır. Altı günlük oruç ise iki
aya karşılıktır. Bu ikisinin toplamı da bir senelik
oruca eşittir. ( EL - ‘UHÛDÜ’L – KÜBRA S: 225 )
Bir kimse Allah’ın evlerinden birine bir kandil asar
ise.. o kandil sönünceye kadar melekler onun
bağışlanmasını dilerler. Bu meleklerin sayısı yetmiş
bin tanedir. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 621)
Allah Taala’nın arş civarında bir yeri vardır.
Oranın adına Hazret
- ül Kuds…denir. Orası nurdandır.
Orada o kadar çok melek vardır ki: sayılarını ancak
Allah bilir. B ir an dahi ara vermeden Yüce Allah’a
ibadet ederler
Ramazan
ayı geldiği zaman onlar Allah Taala’dan izin
isterler ki: Yeryüzüne inip Ademoğulları ile namaz
kılsınlar.
Muhammed ümmetinden her kim onlara değse, yahut
onlardan bir melek Muhammed ümmetinden birine
değse..o kimse saadet bulur.. Öyle bir saadet bulur
ki:Bir daha şekavete girmez. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S;
620)
Bir kimse, Ramazan
ayında haram bir işe girerse, kötü bir
amel işleyip şarap (alkollü içki) içerse, o kimsenin
Ramazan
orucu makbul olmaz. Gelecek seneye kadar Allah’ın,
meleklerinin, sema halkının laneti onun üzerinde
kalır. İki Ramazan
arasında ölürse, onun için Allah katında
hiçbir iyilik yotur. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 604)
Üç kimse vardır ki, bunların yedikleri helal olduğu
taktirde, bu yediklerinden kıyamet günü hesap
sorulmayacaktır. Oruç tutanlar, sahura kalkanlar,
Allah uğrunda düşmanı gözetleyenler. ( EL - ‘UHÛDÜ’L
– KÜBRA S: 240 )
Bir mü’min için sahur yemeği olarak hurma ne iyidir.
( EL - ‘UHÛDÜ’L – KÜBRA S: 240 )
Allah Taala buyurur: “En sevdiğim kullarım
iftarlarını geciktirmeden acele yapanlardır.” ( EL -
‘UHÛDÜ’L – KÜBRA S: 240 )
Ümmetimin sünnetimle amel ettiklerinin bir işareti,
iftarını yıldızlar görünmeden önce yapmalarıdır. (
EL - ‘UHÛDÜ’L – KÜBRA S: 240 )
İftarın acele yapılması dinin ayakta durduğunun
işaretidir. Çünkü Hıristiyanlar ve Yahudiler
iftarlarını geç yaparlar. ( EL - ‘UHÛDÜ’L – KÜBRA S:
242 )
Allah Resulu buyurdular:
-Ramazanın
birinci gecesi gelince Allah bütün cennet kapılarını
açar. Bütün ay boyunca bu kapıların hiç biri
kapanmaz. Allah bir tellala emreder, tellal bağırır:
-Ey, hayır talep eden gel!.. Ey, şer yolunda olan
azgın, vazgeç!
Daha sonra der ki:
-Tövbe - istiğfar eden yok mu? Mağfiret edilecek!
İsteyen yok mu? İstediği verilecek! Tövbe edip,
günahlardan vazgeçen yok mu? Tövbesi kabul edilecek!
Bu çağrılar şafak vaktine kadar böylece devam eder.
Allah bayram günü gecesi, müstehak olmuş bir milyon
kişiyi cehennemden azad eder. (İLAHİ NİZAM S; 683)
Allah rızası için bir gün oruç tutan kimse
cehennemden yetmiş sene uzaklaşır. (İLAHİ EMİRLER S;
90)
Ramazanı Şerifte
bir oruçluya su verene Cenabı Peygamber
Havz-ı Kevser’inden
içirecek, cennete girene kadar o kimse
susuzluk çekmeyecektir. (İLAHİ EMİRLER S; 330)
İster kadın olsun, ister erkek;
Ramazan
gecelerinden birinde kıldığı namazın her secdesi
için bin yedi yüz sevap yazar. Onun için cennette
bir saray yapar ki: Kırmızı yakuttandır. Her kapının
dahi kırmızı yakut işlemeli iki kanadı vardır.
(GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 595)
Ramazan
ayının ilk gününde oruç tutmaya başlayan kimsenin;
Ramazan
ayının son gününe kadar olan günahlarını
bağışlar. Oruç tuttuğu her gün içinde, cennette
kendisine bir saray yapar. Bu sarayın bin kapısı
vardır. Yetmiş bin melek o kimsenin sabahtan akşama
kadar Allah’tan bağışlanmasını dilerler.
(GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 595)
Ramazan
ayında oruç tutan kimse, gece olsun, gündüz olsun
ettiği her secdesi için cennetten bir ağaç dikili
ki: Onun gölgesinde bir atlı, yüz sene yol alsa
dışarı çıkamaz. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 595)
Ramazan
ayının ilk gecesi olunca, Allah Taala halkına bakar.
Yüce Allah bir kuluna bir kere bakınca, artık ona
azap etmez. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 595)
Ramazan
ayı için cennet, seneden seneye temizlenip süslenir.
(GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 600)
Şayet yere ve semalara konuşma izni verilecek olsa,
ilk olarak Ramazan
ayında oruç tutanlara cennet müjdesi
verirlerdi. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 602)
Kan vücuda dolaştığı gibi, şeytan da insanın içinde
dolaşır. Onun yolunu ancak oruçla daraltırsınız.
(KİMYA-YI SAADET S;138)
Haram aylardan bir gün oruç tutmak, diğer aylarda
otuz gün oruç tutmaktan hayırlıdır.
Ramazan
ayında bir gün oruçlu olmak, Haram aylarında otuz
gün oruçlu olmaktan hayırlıdır. (KİMYA-YI SAADET
S;142)
Hz Enes Resul’den şöyle rivayet etmiştir:
Resulullah (s.a.v.); Bu aya niçin
Ramazan
denildiğini bilir misiniz? Diye sordu.
Ashab: Allah Resulu daha iyi bilir, dediler.
Resulullah (s.a.v.); O ayda, Hak Taala oruç tutan
kimsenin günahın ı yaktığı için
Ramazan
denilmiştir, buyurdu. (ENVARÜ’L AŞIKİN S:375)
Hak Taala Ramazan
ayını üstün yarattı. Kim, o ayda bir lira sadaka
verse, Hak Taala ona bütün halka sadaka vermiş gibi
sevap verir. Kim,
Ramazan ayında, bir rekat namaz kılsa,
diğer ayda yüz bin rekat namaz kılmış gibi sevap
verir. Bir kimse bir çıplağa elbise giydirse, Hak
Taala o kimseye yedi yüz süslü cennet elbisesi
giydirir. O günde ki, herkes orada çıplaktır. Kim,
Ramazanda
bir köle azad etse, yedi yüz köle azad eylemiş
gibidir. Ramazan
evveli rahmet. Ortası mağrifet ve sonu da
cehennemden kurtulmaktır. (ENVARÜ’L AŞIKIN S:378)
Oruç bir örtüdür. Sahibini ateşten koruyan sağlam ve
güçlü bir kaledir. ( EL - ‘UHÛDÜ’L – KÜBRA S: 218 )
Oruç tutunuz. Sıhhat kazanırsınız. ( EL - ‘UHÛDÜ’L –
KÜBRA S: 218 )
Oruçlu, iftar yaparken Allah’tan bir istekte
bulunursa, o istek veya dua geri çevrilmez.
( EL - ‘UHÛDÜ’L – KÜBRA S: 218 )
Üç kimse vardır ki, bunların yedikleri helal olduğu
taktirde, bu yediklerinden kıyamet günü hesap
sorulmayacaktır. Oruç tutanlar, sahura kalkanlar,
Allah uğrunda düşmanı gözetleyenler. ( EL - ‘UHÛDÜ’L
– KÜBRA S: 240 )
Bir mü’min için sahur yemeği olarak hurma ne iyidir.
( EL - ‘UHÛDÜ’L – KÜBRA S: 240 )
Allah Taala buyurur: “En sevdiğim kullarım
iftarlarını geciktirmeden acele yapanlardır.” ( EL -
‘UHÛDÜ’L – KÜBRA S: 240 )
Ümmetimin sünnetimle amel ettiklerinin bir işareti,
iftarını yıldızlar görünmeden önce yapmalarıdır. (
EL - ‘UHÛDÜ’L – KÜBRA S: 240 )
İftarın acele yapılması dinin ayakta durduğunun
işaretidir. Çünkü Hıristiyanlar ve Yahudiler
iftarlarını geç yaparlar. ( EL - ‘UHÛDÜ’L – KÜBRA S:
242 )
Ramazanda
umre yapan, benimle haccetmiş gibidir.
(İHYÂU’ULÛMİ’D – DİN CİLT: I S: 690)
KADİR GECESİ
Kadir
Gecesinde iki anlam var : İbadet ve amaç.
İlki, özünde asla tapınma olmayan çalışma türünü
yansıtıyor.
“Bin aydan daha hayırlıdır” sözü ile verilen mesaj
da bu...
Şu Kudsi Hadiste de eşdeğer bir mânâ bulmak mümkün:
“Kulum bana nafile ibadetlerle o kadar yaklaşır,
öyle ki ben onun gören gözü tutan eli, yürüyen ayağı
olurum.”
Burada nafile ibadetin aslında tefekkür anlamına
geldiği,
Kadr
Sûresinde
vurgulandığı gibi amaçsız bir ibadet yerine
tefekkürle varılacak noktanın çok daha önemli
olduğu, bizlere açık bir seviyede bildirilmektedir.
İkinci önemli vurgulama, gecenin kadrinde inzal
olunan Kur’an’ın verdiği mesajın ne olduğudur. Bu,
belirtildiği üzere “Ruh’un tenezzül” edişidir.
Gecenin kadrinde inzal olunan Kur’anı Kerim, yine bu
gecede Ruhun, yani Rabbının yeryüzüne tenezzül
ettiğini müjdelemektedir.
Bu geliş boyutsal bir düzeyle senin özünden zahire
çıkmaktadır.Ruhun tenezzülü, Mutlak Varlığın senin
Özünde mevcut olduğunun bilincini sana
ulaştıracaktır.
Kimsenin fark etmediği bu incelik, kinetik enerjiye
sahip olmayan insanı, tabusal bir hevesle
kabullendiği mukaddes kitap Kur’an’ın inişi üzerinde
yoğunlaştırdığından, önemli olan nokta
anlaşılamamakta ve arada kaybolmaktadır..
(9)
O an,
“ölümün” sessiz davetiyesi gibidir...
Zaman durmuş,
adeta bitmiş, tükenmiştir.
Neyi Düşünebilirsin ki ?..
Tek ‘AN’ dır tarif edilmeye çalışılan; his aleminde
bu olgu,
tek duygu ile resimlenmiş, insana gösterilmiş,
yaşatılmıştır.
Korku ile sergilenerek...
Sanki,
ürperti yapan ses,
Salsala-i Ceres gibi...
”Mülk benim, dilediğimi yaprım!”
"Rahmetim anladığınız; algıladığınız gibi değil!"
"Benim her anım budur! Gafleti, benden perdeli
yaşamayı benimsemeyin!..
Özünüzde ben varım.
Size kendimi hatırlatırım!"
dercesine...
O an, benliğimizde hissedildi.
Kudret'i yaşandı
Kâdir olduğu idrâk edildi.
Ve sadece seyredildi...
Zaten her an öyle değil miydi!
O, sınırsız Güç, deprem ile insanları uyardı;
Birleştirdi...
Düşmanlıkları çözdü, uzakları yakınlaştırdı...
Acımasızlığı, takdiri, hataları ve tevekkülü
yaşattı.
Varlığa, varlıktaki yerini gösterdi.. "Yoktan var
edildiğini, sonra tekrar yok olacağını; Bâkî kalanın
Allah olduğunu" hatırlattı. Yaşanan, hissedilen, beş
duyu boyutuna gelen her şey, tek kareye, tek an'a
sığdırıldı. Zamanı olmaksızın...
Sen,
`O AN' ın içinde bir hiçsin...
Ama,
Hiçliğin ile değil;
Hepliğin ile ilgilenip kendini var sanıyorsun;
öylece yaşıyor ve kabul ediyorsun.
Bu tecelli, Mutlak Yaratıcı katında tek bir defa
oluyor..
Tecelli-i Vahid!... ile (Bkz Yasin/82) Yoktan var
edilmiş, yani yaratılmış varlık için, Tek bir
tecelli, ilminde...
Akıllarda artakalan ise şudur; `La havle ve la
kuvvete illa bike..'
Havl ve kuvvet ancak seninledir...(10)
KADİR GECESİ İLE İLGİLİ İSLAM ALİMLERİNİN
ESERLERİNDEN ALINAN BAZI HADİS-İ ŞERİFLER
Kadir
demek, bütün işlerin taktir edildiği, yazıldığı
gecedir.
Kim,
Kadir
gecesini imanla ve ihlasla ibadetle geçirirse,
geçmiş günahları bağışlanır. (İBN KESİR CİLT XV S:
8541)
Parlak ve güzel bir gecedir. Ne sıcaktır, ne
soğuktur. Kadir
gecesinin ertesi günü güneş, cılız ve kızıl
olarak doğar. Kim,
Kadir gecesini imanla ve ihlasla ibadetle
geçirirse, geçmiş günahları bağışlanır. (İBN KESİR
CİLT XV S: 8542)
Ben, Kadir
gecesini gördüm ve unuttum. Bu
Ramazan’ın
son on gecesinden biridir. Engin ve şen bir gecedir.
Ne sıcaktır, ne soğuktur. Sanki o, dolunaylı bir
gecedir. Fecr aydınlanıncaya kadar , o gece şeytan
dışarıya çıkamaz. Kim,
Kadir
gecesini imanla ve ihlasla ibadetle geçirirse,
geçmiş günahları bağışlanır. (İBN KESİR CİLT XV S:
8542)
Resul (s.a.v.) buyurdu:
İsrail oğullarında bin ay ibadet etmeyince, bir
kimseye abid demezlerdi.
Ashab üzüldüler ve bunu kim yapabilir? Dediler.
Bunun üzerine Hak Taala
(İnna Enzelnahü) suresini bildirip onu
kadrini bildirdi. Bu şekilde Hak Taala Muhammad
ümmetine, o bin aydan hayırlısını verdi. (ENVARÜ’L
AŞIKİN S:379)
Kim, Kadir
suresini okursa,
Ramazan
ayında oruç tutmuş ve
Kadir
gecesini ihya etmiş gibi Allah sevap verir.
(ENVARÜ’L AŞIKİN S:380)
Kadir
gecesi olunca, Sidretü’i-Münteha’da oturan
meleklerle Cebrail yere inerler. Ellerinde dört
sancak bulunur. Benim kabrime, Kudüs’e, Kabe’ye,
Tur-i Sina’ya dikerler. (ENVARÜ’L AŞIKİN S:380)
Hz Aişe (r.a.) anlatır:
-“Ya Resulullah! Dedim. Haber verir misin: Hangi
gecenin Kadir
gecesi olduğunu bilmiş olsam, bu günde ne dua
edeyim?”
Resulullah (s.a.v.).
-“Allah’ım! Şüphesiz sen çok affedicisin ve
affetmeyi seversin. O halde benden (günahlarımı)
affet”
de buyurdu. (RİYÂZ’ÜS-SÂLİHİN S: 669)
Hilali görünce oruca başlayınız. Yine onu görünce
orucu açınız. Şayet hilal size gizli kalırsa, o
vakit Şabanı
otuza tamamlayınız. (RİYÂZ’ÜS-SÂLİHİN S: 683)
Allah Resulu buyurdular ki;
Kadir
gecesi gelince, Cebrail meleklerden bir toplulukla
iner. Namaz kılarlar, ayakta veya oturarak Allah’ı
zikreden her kişiye selam verirler. (İLAHİ NİZAM S;
686)
Kur’an, Kadir
gecesinde dünya semasında bir defa da, bir bütün
olarak indirilmiş sonra yirmi senede nazil olmuştur.
(İBN-İ KESİR C; XI S; 6007)
Hz. Ömer rivayet eder:
Allah Resulu buyurdular ki;
-Kim, Ramazanın
yirmi yedinci gecesini sabaha kadar ihya ederse o,
bana Ramazanın
diğer bütün gecelerini ihya edenden daha sevimlidir.
Hz. Fatıma dedi:
-Ey babacığım, erkeklerden ve kadınlardan, o geceyi
ihya edecek kudrette olmayan zayıflar ne yapar?
Buyurdular:
-Yastıkları koyarak ona dayanıp bu gecenin
saatlerinden bir saatte otururlar ve Allah’a dua
ederlerse, bu bence ümmetimin,
Ramazanın
bütün diğer gecelerini ihya etmelerinden daha
sevimlidir. (İLAHİ NİZAM S; 686)
Allah Resulu buyurdular ki;
Allah rızası için bir gün oruç tutan kimse
cehennemden yetmiş sene uzaklaşır. (İLAHİ EMİRLER S;
90)
Allah Resulu buyurdular ki;
- Kim, Kadir
gecesini ihya ederek o gece iki rekat namaz kılsa ve
tövbe – istiğfar etse Allah onu mağfiret eder.
Allah’ın rahmetine erişir. Cebrail onu kanadıyla
sıvazlar. Cebrail her kimi kanadıyla sıvazlarsa o,
cennete gider. (İLAHİ NİZAM S; 687)
Allah Resulu buyurdular ki;
Kadir
gecesi gelince, Cebrail meleklerden bir toplulukla
iner. Namaz kılarlar, ayakta veya oturarak Allah’ı
zikreden her kişiye selam verirler. (İLAHİ NİZAM S;
686)
Hz. Ömer rivayet eder:
Allah Resulu buyurdular ki;
-Kim, Ramazanın
yirmi yedinci gecesini sabaha kadar ihya ederse o,
bana Ramazanın
diğer bütün gecelerini ihya edenden daha sevimlidir.
Hz. Fatıma dedi:
-Ey babacığım, erkeklerden ve kadınlardan, o geceyi
ihya edecek kudrette olmayan zayıflar ne yapar?
Buyurdular:
-Yastıkları koyarak ona dayanıp bu gecenin
saatlerinden bir saatte otururlar ve Allah’a dua
ederlerse, bu bence ümmetimin,
Ramazanın
bütün diğer gecelerini ihya etmelerinden daha
sevimlidir. (İLAHİ NİZAM S; 686)
Bu ay sizler için gelmiş bulunuyor. Bu ayın içinde
bin aydan hayırlı bir gece vardır. Bunu hayrından
mahrum olan kimse, bütün hayırlardan mahrum kalır.
Onun hayrından ancak mahrumlar mahrum bırakılır. (
EL - ‘UHÛDÜ’L – KÜBRA S: 223 )
Kadir
gecesi geldiği zaman, Cebrail Aleyhisselam,
meleklerden oluşan büyük bir kafile ile yeryüzüne
iner. Ayakta durup namaz kılan, oturup Allah’ını
zikreden her kula uğrarlar. Onun için Allah’tan
rahmet ve bağışlanma talebinde bulunurlar.
(GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 602)
Kim iki rekat namaz namaz kılıp, istiğfar ederek
Kadir
gecesini ibadet ile geçirir ise, Allah tarafından
bütün günahları bağışlanır. Allah’ın rahmetine
gömülür. Cebrail (a.s.) kendisini kanadı ile okşar.
Cebrail (a.s.) kanadı ile okşadığı kimse cennete
girer. (KİMYA-YI
SAADET S;607)
Kim Ramazanın
yirmi yedinci gecesini sabaha kadar ibadetle
geçirirse, bu benim nezdimde bütün
Ramazan
geceleri yapılan gece ibadetinin hepsinden daha
sevimlidir. (KİMYA-YI SAADET S;607)
Oruç tutanın uykusu, oruç tutmayıp geceyi ibadetle
geçirenin ibadetinden üstündür. (HADİS-İ ŞERİF)
RAMAZAN BAYRAMI
İLE İLGİLİ İSLAM ALİMLERİNİN ESERLERİNDEN ALINAN
BAZI HADİS-İ ŞERİFLER
Bayramlarınızı tekbirler ile şenlendiriniz.
(KİMYA-YI SAADET S;608)
Kim bayram günü üç yüz kere
“subhanallahi ve bihamdihi”
der ve sevabını ölmüş Müslümanlara bağışlarsa, her
Müslüman ölünün kabrine bin nur iner, ölünce Allah
kendi mezarına da bin nur gönderir. (KİMYA-YI SAADET
S;608)
Ümmü Atiyye (r.anha)’dan rivayet edilmiştir:
Peygamber (s.a.v.) bize, akıl-ergenlik çağına giren
ve girmeyen genç kızların bayram namazlarına
gitmemizi ve hayızlı kadınların ise Müslümanların
namazgah (namaz kıldıkları yer) den ayrılmalarını
emretti. (YEDİ HADİS İMAMININ İTTİFAK ETTİKLERİ
HADİSLER S: 401)
Bir insan bayram gecelerini ibadet ile ihya ederse,
kalplerin öldüğü gün Cenabı Hakk onun kalbini
muhafaza ve ihya eder. (İLAHİ EMİRLER S; 354)
Ramazan bayramı günü insanlar namaz gaha çıktıkları
zaman, Allah Taala onların hallerine bakar ve şöyle
buyurur:
“-Kullarım benim için oruç tuttunuz ve benim için
namaz kıldınız. Günahlarınız bağışlanmış olarak
evlerinize dönünüz.” (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 630)
(1)
(GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 553)
(2)
(AHMED HULUSİ, KENDİNİ TANI S:123)
(3)
(AHMED HULUSİ, CUMA SOHBETLERİ S: 166, 167, 168)
(4) (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 567)
(5) (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 603)
(6) (YEDİ HADİS İMAMININ İTTİFAK ETTİKLERİ HADİSLER
S: 469)
(7) ( AHMET FEVZİ YÜKSEL
“RAMAZAN AYI BAŞLIYOR”
YAZISINDAN ALINTI)
(8) (AHMED HULUSİ, AKIL
VE İMAN S:267)
(9) ( AHMET FEVZİ YÜKSEL
“KADR”
YAZISINDAN ALINTI)
(10) ( AHMET FEVZİ YÜKSEL
“O AN”
YAZISINDAN ALINTI)
ZİLHİCCE (ON GÜNLER)
--- ZİLHİCCE İLE İLGİLİ İSLAM ALİMLERİNİN
ESERLERİNDEN ALINAN BAZI HADİS-İ ŞERİFLER
--- ZİLHİCCE GECELERİNDE BİRİNDE KILINABİLECEK
ARİFE GÜNÜ
--- ARİFE GÜNÜ ZİKRİ
--- ARİFE GÜNÜ İLE İLGİLİ İSLAM ALİMLERİNİN
ESERLERİNDEN ALINAN BAZI HADİS-İ ŞERİFLER
--- ARİFE GÜNÜ KILINACAK NAMAZ
HAC
--- HAC İLE İLGİLİ İSLAM ALİMLERİNİN ESERLERİNDEN
ALINAN BAZI HADİS-İ ŞERİFLER
--- HAC BAYRAMI (KURBAN BAYRAMI)
--- HAC BAYRAMI (KURBAN BAYRAMI) İLE İLGİLİ İSLAM
ALİMLERİNİN ESERLERİNDEN ALINAN BAZI HADİS-İ
ŞERİFLER
--- HAC BAYRAMI (KURBAN BAYRAMI) GECESİ NAMAZI
MUHARREM AYI (AŞURE GÜNÜ)
--- MUHARREM AYI (AŞURE GÜNÜ) İLE İLGİLİ İSLAM
ALİMLERİNİN ESERLERİNDEN ALINAN BAZI HADİS-İ
ŞERİFLER
--- AŞURE GÜNÜ KILINACAK NAMAZ
ZİLHİCCE (ON GÜNLER)
ZİLHİCCE İLE İLGİLİ İSLAM ALİMLERİNİN ESERLERİNDEN
ALINAN BAZI HADİS-İ ŞERİFLER
Bu on gün'den önce tırnaklarını ve avret mahallini
temizleyen saçlarını tıraş eden ve bu ongün
içerisinde bu sayılanların hiçbirine dokunmayan
(dokunmamak; kesmemek manasında) hacıların aldığı
sevabı alır
Bu
on günler
dünyanın en hayırlı günleridir. (İLAHİ EMİRLER S;
351)
Allah katında
zilhiccenin
ilk on günlerinde yapılan ibadetten daha kıymetli
bir ibadet yoktur. Elinizden geldiği kadar bu
günlerde Cenab-ı Hakk’ı çok zikredin. Bu günlerde
bir gün oruç tutmak, bir senelik oruç yerine geçer.
Zilhiccenin
ilk on günü içinde bir gün oruç tutmak diğer
günlerde bir sene oruç tutmaktan daha faziletlidir.
Diğer bir rivayette “Bir günü bin güne bedeldir.
Eğer arife günü oruç tutulacak olursa, Allah Taala
on bin gün oruç tutmuş yerine sayar.” (İLAHİ EMİRLER
S; 352)
İbni Abbas rivayet eder;
Allah Resulu buyurdular; “Hiçbir gün yoktur ki o
günde yapılan ameller, bugünlerde (zilhiccenin
ilk on gününde) yapılan ameller kadar Allah yanında
sevimli olsun.”
Sahabe dedi ki; “Allah yolunda cihad da mı?”
Resul buyurdu; “Evet Allah yolunda cihad da!. Ancak
malı ile canı ile Allah yolunda cihada çıkıp
dönmeyen (şehit olan) müstesna!.. (İLAHİ NİZAM S;
691)
Cenabı Peygamber buyuruyor;
Zilhiccenin
bu ilk on günlerinden daha kıymetli bir gün yoktur.
Arife gününün gecesi olduğu vakit Cenabı Ecelli
Ala’nın esma-i ilahiyesinden birisi birinci kat
semaya gelir. Hacılar ile meleklere karşı mübahat
eder. Meleklere “Benim kullarıma bakınız, dünyanın
dört bir köşesinden benim rızam için geldiler, bana
ibadet ve rızamı talep ediyorlar.” Buyurur. (İLAHİ
EMİRLER S; 352)
Kim arifeden bir gün önceki günde oruç tutarsa,
Allah ona Eyyüb Aleyhisselamın belalara sabrı
sevabını verir. (İLAHİ NİZAM S; 692)
Arife günü gelince, Yüce Allah rahmetini saçar.
Hiçbir gün o günde olduğu kadar insan cehennemden
azad olunmaz. Kim arife günü, gerek dünya gerekse
ahiret ile ilgili olarak Allah’tan bir şey isterse,
Allah onun dileğini karşılar. Arife günü tutulan
oruç, hem geçmiş ve hem de gelecek senenin
günahlarına kefaret olur.
(KİMYA-YI SAADET S;612)
Ayların efendisi ramazan ayıdır. Hürmet edilmesi
gereken en büyükleri ise
zilhicce
ayıdır. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 652)
Bu günlerde olduğu kadar, bir kimseden gelen yararlı
amel, hiçbir günde Allah’a sevimli gelmez.
(GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 653)
Bir kimse
zilhiccenin
on gecelerinden bir geceyi ihya eder ise, sene boyu
umre edenin ve hacca gidenin sevabını alır. O
gecelerin günlerinden birinde oruç tutar ise,
senenin sair günleri de abid ve oruçlu geçirmiş gibi
olur. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 654)
Zilhiccenin
ilk on günü en faziletli günlerdir ve Allah’a
onlardan daha yakın bir zaman yoktur. Onlarda bir
gün oruç tutmak, bir yıl oruçlu olmak gibidir. Bir
gecesini ibadetle geçirmek, kadir gecesini ibadetle
geçirmek gibidir. Dediler ki: “Ya Resulullah! Bu
(haram aylarda) cihad etmek de öyle midir?”
Peygamberimiz: “Hayır, cihad etmek öyle değildir. Bu
ayda cihad edenin geleceği mahv olur ve kanı heder
olur.” (KİMYA-YI SAADET S;142)
Kim kurban bayramı arifesinden bir gün önce oruç
tutarsa, Allah ona Hz Eyyüb’un karşılaştığı belalara
karşı sabr ederek kazandığı sevap kadar sevap verir.
Arife günü oruç tutana da, Yüce Allah Hz İsa’nınki
kadar sevap verir. (KİMYA-YI SAADET S;612)
ZİLHİCCE GECELERİNDE BİRİNDE KILINABİLECEK NAMAZ
Peygamber Efendimiz s.a.v şöyle buyurdular:
Bir kimse
zilhicce
gecelerinin birinde, namaz kılmak isterse şöyle
etsin;
Gecenin son üçte biri geldikten sonra kalksın. Dört
rekat namaz kılsın:
Kılınacak bu namazların her rekatında bir kere
Fatiha
suresini okumalıdır.
Üçer kere (113. 114)
Muavvezeteyen
(112)
İhlas
surelerini okumalıdır.
Yine her rekatta üç kere (Bakara suresinin 255)
Ayet’el- Kürsiyi
okumalıdır.
Namaz bittikten sonra, ellerini açmalı ve şöyle dua
etmelidir:
- İzzet ve Ceberut sahibi Allah, noksan sıfatlardan
münezzehtir.
- Kudret ve Melekut sahibi Allah, noksan sıfatlardan
münezzehtir.
- Ölümü olmayan diri Allah, noksan sıfatlardan
münezzehtir.
- Kendisinden başka ilah yoktur; öldürür ve
diriltir.
- Kulların ve ülkelerin Rabbı noksan sıfatlardan
münezzehtir.
- Çokça temiz mübarek bir şekilde, her hal ü karda
Allah’hamdolsun.
- Allah büyükler büyüğüdür..
- Rabbımızın şanı yücedir; ilmi ve kudreti her yerde
geçerlidir.
Bundan sonra ne dileği varsa onu dilemelidir.
Böyle eden bir kimseye; Allah’ın Beyt’ini (Kabe-i
Muazzamayı) hac eden, peygamberimizin kabrini
ziyaret eden, Allah yolunda cihad eden kimsenin
sevabı verilir.
Bu arada Allah Taala’dan ne gibi bir dilekte bulunur
ise, Allah Taala onu kendisine ihsan eder.
Bir kimse, on gecelerin her birinde bu namazı tek
tek kılar ise Allah Taala onu en yüksek Firdevs
cennetine koyar..
O kimsenin her kötülüğü silinir ve kendisine şöyle
denir:
-Yeniden iyi işler yapmaya başla.
Arife günü geldiği zaman, on gününü oruçlu getirir
de; gecesinde de anlatılan namazı kılar ise.. bu
anlatılan duayı da okur ise bu arada, Yüce Allah’ın
huzurunda ağlar, yalvarır ise Allah Taala,
meleklerine şöyle buyurur:
-Ey meleklerim şahid olun; bu kulumu bağışladım.
Beyt’i (Kabe’yi) hac edenlerin sevabına da ortak
ettim.
Peygamber Efendimiz s.a.v daha sonra şöyle
buyurdular:
-Kıldığı namazdan ve ettiği duadan dolayı; Allah
Taala’nın bu kuluna ettiği ihsanı melekler duyunca,
sevinirler ve birbirlerine müjdelerler.
(GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 655)
ARİFE GÜNÜ
ARİFE GÜNÜ ZİKRİ
Cenabı Peygamber efendimiz buyuruyor:
Bir kimse
arife
günü yüz defa:
“La ilahe illellahü vahdehu
la şerike leh lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve ala
küllü şeyin kadir.”
Kul hüvallahü ehad;
Yüz defa,
Salavat-ı Şerife;
Yüz defa.
Bunlar
arife
günü yapılacak olursa Cenabı Hakk meleklerine:
“Ey meleklerim! Bu kulum beni zikretti,
Kul hüvallahü ahad’ı
okudu. Ondan sonrada Peygamberime Salavat-ı Şerife
getirdi. Ben bu kuluma ne iyilik yapsam azdır. Hatta
bu kulum hacları kabul olmayanlar için:
“Ya Rabbi! Haclarını kabul buyur.” Dese onu da kabul
ederim.” Buyurur.
Bunu arife günü sabahleyin erkenden okumalıdır.
Yoksa şeytan unutturur, okumaya mani olur. (İLAHİ
EMİRLER S: 353)
ARİFE GÜNÜ İLE İLGİLİ İSLAM ALİMLERİNİN ESERLERİNDEN
ALINAN BAZI HADİS-İ ŞERİFLER
Arife
günü gelince, Yüce Allah rahmetini saçar. Hiçbir gün
o günde olduğu kadar insan cehennemden azad olunmaz.
Kim
arife
günü, gerek dünya gerekse ahiret ile ilgili olarak
Allah’tan bir şey isterse, Allah onun dileğini
karşılar.
Arife
günü tutulan oruç, hem geçmiş ve hem de gelecek
senenin günahlarına kefaret olur. (KİMYA-YI SAADET
S;612)
Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
Arife
günü en çok benim ve benden önceki peygamberlerin
okuduğu dua şudur:
-Allah’tan başka ilah yoktur. Birdir ortağı yoktur.
Mülk O’nundur, Hamd O’na mahsustur.
-Allahım, kalbime nur ver. Gözüme nur ver, kulağıma
nur ver.
-Allah’ım, kalbimi genişlet, işimi kolay getir.
-Allahım, kalbe düşen vesveseden, kabir fitnesinden,
işlerin bozulmasından sana sığınırım.
-Allah’ım, gece gelen şerden, gündüz gelen şerden,
rüzgarın estirdiği şerden, zamanın kötü şerlerinden
sana sığınırım.
(GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 698)
Arife
gününde olduğu kadar iblis daha küçük, daha hakir, daha
zelil ve daha kindar görülmez. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S;
689)
Kim her iki bayramın da gecesini, Allah'tan sevap umarak
ibadetle geçirirse kalplerin öldüğü günde kalbi
ölmez.(KÜTÜB-İ SİTTE/6513)
Cenabı Peygamber buyuruyorlar;
Ben ve benden evvelki kardeşlerimin arife günü
yaptıkları en hayırlı zikir “La
ilahe illellahu vahdehu la şerike leh, lehül mülkü ve
lehül hamdü ve hüve ala külli şey’in kadir.”
dir. (İLAHİ EMİRLER S; 353)
Arife
günü oruç tutulacak olursa Allah Taala on bin gün oruç
tutmuş yerine sayar. (İLAHİ EMİRLER S; 352)
Kim
arife
günü oruçlu olursa Allah ona İsa Aleyhisselama verdiği
sevabın mislini verir. (İLAHİ NİZAM S; 692)
Allah Taala
arife
günü kullarına bakar: onlardan kalbinde zerre kadar iman
bulunan kimseyi dahi bırakmadan bağışlar.
(GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 689)
ARİFE GÜNÜ KILINACAK NAMAZ
Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
Arife
günü iki rekat namaz kılınır. Bu namazın her rekatında;
üç kere
Fatiha
suresi okunmalıdır.
Fatiha
suresine
(Bismillahirrahmanirrahim) okuyarak
başlamalı, amin diyerek bitirilmelidir.
Sonra
Kafirun
suresi üç kere okur. (109. sure)
Bir kere de
İhlas
suresini okur. (112.sure)
Her sureyi okurken besmele okumayı unutmamalıdır.
Bu namazı kılan kimse için Allah Taala şöyle buyurur:
“-Şahit olunuz. Ben bunun günahlarını bağışladım.”
(GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 695)
HAC
Hac
kelimesi sözlükte; kast etmek yönelmek anlamına
gelmektedir. Terim olarak ise; Mekke şehrindeki Kabe’yi
ve civarındaki kutsal sayılan yerleri, özel vakit
içinde, usulüne uygun olarak ziyaret etmek ve yapılması
gereken diğer menasiki yerine getirmek demektir.
İslamın beş temel esasından biri olan
hac,
hicretin dokuzuncu yılında farz kılınmıştır.
(1)
Bir kıssa anlatılır;
Topal karınca Hacc’a niyet etmiş ve o mübarek yolculuğa
çıkmış…
Görenler, “Ya hu, sen bu halinle oraya varamazsın!..”
demişler..
O da cevaben ; “Varamazsam da, hiç olmazsa o yolda
ölürüm!” demiş…
Takva ehli bir insan, İslam’ın şartlarından birini,
örneğin namaz kılmayı ihmal eder, keza oruç tutmaz, veya
Hacc’a gitmekten sakınır ise, ahıret yaşamında başına ne
iş geleceğini çok iyi bilir. Dolayısıyla üzerine düşeni
yapar ve tedbirini alır. Esasen anlatılanlar her
müslüman için geçerlidir.
“Henüz daha çok gencim, yaşlanıp dünya hayatından elimi
eteğimi çeker öyle giderim. Zira dönüşte “Hacı”lık
misyonuna ters bir harekette bulunmak istemem. Önce
beğendiğim arabayı alayım, veya başımı sokacak bir evim
yok, şu çocuğu da baş göz etsek sıra ona gelir, Allah
nasib ederse…” gibi Hacc’a gitmeye mani olabilecek
bahaneler “şeytani bir ilka” dan başka bir şey
değildir..
İslam, ahıret hayatında bize çok elzem olan ve
günahlardan arınma operasyonunu temin edecek en önemli
fırsatı “HAC” göreviyle bizlere sunmuştur.
Bir kimsenin mali gücü yerinde olup Hacc’a gitmekten
kaçınırsa tahmin edilemeyecek şekilde neticesine
katlanır. Olay münafıklığa kadar varır. Yine hali vakti
yerinde olan bir insan niyetlenir de Hacc’a gidemezse,
bu niyet onu Hacc’a gitmemenin “vebalinden” kurtarır.
Bu nedenle, iman sahibi her aklın, bahaneleri bir tarafa
bırakarak, bedenini Kâbe yollarına girmeye zorlaması
gerekmektedir..(2)
HAC İBADETİ İLE İLGİLİ İSLAM ALİMLERİNİN ESERLERİNDEN
ALINAN BAZI HADİS-İ ŞERİFLER
Haccın
en faziletlisi, yüksek sesle telbiye yapılan ve
develerin kanı akıtılan hactır. Şüphesiz cennetin sekiz
kapısı vardır. (İBN KESİR CİLT XV S: 8254)
Günahlar arasında öyleleri var ki, onları ancak Arafatta
vakfede bulunmak mahveder. (İHYÂU’ULÛMİ’D – DİN CİLT: I
S: 682)
Peygamber Efendimiz: “Hac
ve umre edenler, Allah Taal’nın cemaati ve
ziyaretçileridir. İsterlerse, (istediklerini) verir.
İstiğfar ederlerse mağfiret eder. Dua ederlerse icabet
eder ve şefaat etmek isterlerse şefaatlerini kabul
eder.” Buyurmuştur. (İHYÂU’ULÛMİ’D – DİN CİLT: I S: 684)
Haccı
mebrur; yemek yedirmek, tatlı konuşmak ve – bir
rivayette de – selamı ifşadır. (EL-UHÛDÜ’L – KÜBRÂ S;
262)
İhtiyarın, güçsüzün ve kadının cihadı
hac
ve umredir. (EL-UHÛDÜ’L – KÜBRÂ S; 262)
Hz Adem Kabe’yi bin defa ziyaret etmiş ve Hindistan’dan
yaya olarak gelmiştir. (EL-UHÛDÜ’L – KÜBRÂ S; 263)
Hak Taala buyurur: “Cismine afiyet verdiğim, geçimini
genişçe sağladığım kulum, beş sene geçer, Benim evime
gelmezse, her şeyden yoksun kalır.” (EL-UHÛDÜ’L – KÜBRÂ
S; 835)
Hiçbir hacı, muhtaç ve yoksul kalmaz. (EL-UHÛDÜ’L –
KÜBRÂ S; 263)
Herhangi bir kimse Allah’ın evini elli defa tavaf
ederse, anasından doğduğu günkü gibi suçlarından
temizlenmiş olur. (EL-UHÛDÜ’L – KÜBRÂ S; 272)
Kim zemzem suyunda içse cehennem ona haram olmuştur. Kim
Kabe ‘yi tavaf etse her adımına yüz bin iyilik vardır.
Kim Kabe’yi tavaf etse, onun çocuklarından bereketi
kesmez. Kim Hac için evinden ayrılsa ve gitse, giderken
veya gelirken ölse, Hak Taala ona her yıl yetmiş
Hac
müjdesi verir. (ENVARÜ’L AŞIKIN S:382)
Kim
Hac
yolunda üç gün oruç tutsa, Hakk Taala ona cennette, ak
inciden yüz saray verir. Her sarayın büyüklüğü bu
dünyadan yetmiş büyüklüğündedir. (ENVARÜ’L AŞIKIN S:383)
Kim, Şam mescidinde bir rekat namaz kılsa, yüz vakit
yerine geçer. Kim, Kudüs’te bir vakit namaz kılsa bin
vakit yerine geçer. Kim, Medine’de bir vakit namaz
kılsa, elli bin vakit yerine geçer. Kim, Kabe’de bir
vakit namaz kılsa, yüz bin vakit yerine geçer. (ENVARÜ’L
AŞIKIN S:384)
Resulullah (s.a.v.); ”Kim, imanla Kabe’nin karşısına
oturup seyretse Allah onun gelmiş - gelecek günahlarını
affeder.” demiştir. (ENVARÜ’L AŞIKIN S:385)
Kim, benim kabrimi ziyaret etse, beni ziyaret etmiş
gibidir. Kim, bana selam verse, ben onu işitirim.
(ENVARÜ’L AŞIKIN S:385)
Mina’da geçen günler, yemek içmek ve Allah Taala’yı
zikretmek günleridir. GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 745)
Dikkat ediniz, en büyük günahlı kimse odur ki, Arafat
dağından dönerken Allah Taala’nın kendisini
bağışlamadığı görüşündedir. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S;690)
Bu Beyt (Kabe) üzerine, her gün ve gecede yüz yirmi
rahmet iner.
Altmış tanesi Beyt-i Haram’ı (Kabe’yi) tavaf edenlere
verilir.
Kırk tanesi Beyt-i Haram’ın (Kabe’nin) çevresinde ibadet
edenlere verilir.
Yirmi tanesi, Beyt-i Haram’a (Kabe’ye) bakanlara
verilir. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 668)
Hacılar, Allah’ın süvarileridir. Dua ederlerse, makbul
olur; istiğfar ederlerse, bağışlanırlar.
(GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 669)
Bir kimse
hacca
gitmek niyeti ile yola çıkar da
hac
vazifesine gelmeden ölür ise.. Allah Taala onun için
cenneti gerekli kılar. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 670)
Bir kimse bu Beyt’i (Kabe’yi) hacceder de, kötü söz
etmez, fıska dalmaz, cahillik etmez ise.. anasının
kendisini doğurduğu günkü kadar günahtan yana temiz
olur. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 670)
Bir
hac
dolayısı ile üç kimse
hac
sevabı alır:
Haccı
vasiyet eden, bu vasiyeti yerine getiren, namına hac
yapılan. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 670)
Abdullah İbn Ömer (r.a.) dan rivayet edilmiştir:
İhramlı kimse, hangi elbiseleri giymez? Diye soruldu.
Peygamber (s.a.v.)’de;
- “İhramlı kimse; gömlek, sarık, bornoz, don, ala çehre
veya safran çiçeğiyle boyanmış elbise ve mest giyemez.
Ancak dikişsiz ayakkabı bulamayan kimse, mestleri
topuklardan aşağı olacak şekilde kesip öyle giysin.”
Buyurdu. (YEDİ HADİS İMAMININ İTTİFAK ETTİKLERİ HADİSLER
S: 533)
Kim
hac
eder, kötü söz konuşmaz ve istikâmetten ayrılmazsa,
anasından doğduğu gibi günâhlardan sıyrılır.
(İHYÂU’ULÛMİ’D – DİN CİLT: I S: 684)
Öyle günâhlar var ki, onları ancak Arafat’ta vakfe
yapmak mahveder. (İHYÂU’ULÛMİ’D – DİN CİLT: I S: 684)
En büyük günâhkâr Arafat vakfesinde bulunup da Allahü
Teâlâ kendisini affetmediğini zannedendir.
(İHYÂU’ULÛMİ’D – DİN CİLT: I S: 684)
Şu beyte her gün yüz yirmi rahmet iner: altmışı tavaf
edenlere, kırkı namaz kılanlara, yirmisi de beyte
bakanlara bölünür. (İHYÂU’ULÛMİ’D – DİN CİLT: I S: 685)
Kâbe’yi çok tavaf edin. Zira kıyâmet günü
sahifelerinizde bulacağınız amellerin en kıymetlisi ve
en çok heves edilenlerdendir. (İHYÂU’ULÛMİ’D – DİN CİLT:
I S: 685)
Beyti tavaf edip iki rekat namaz kılan, bir köle âzad
etmiş gibidir. (İHYÂU’ULÛMİ’D – DİN CİLT: I S:721)
Allah’ım! Hacıları ve hacıların mağfiret dilediği
kimseleri affet. (İHYÂU’ULÛMİ’D – DİN CİLT: I S: 686)
Ramazanda umre yapan, benimle
haccetmiş
gibi-dir. (İHYÂU’ULÛMİ’D – DİN CİLT: I S: 690)
Kim onun (Medine’nin) güçlük ve darlığına katlanırsa,
kıyâmet günü ona şefâatcı olurum. (İHYÂU’ULÛMİ’D – DİN
CİLT: I S: 695)
Beyti (Kâbe’yi) tavaf edip iki rekat namaz kılan, bir
köle âzat etmiş gibidir. (İHYÂU’ULÛMİ’D – DİN CİLT: I S:
720)
Zemzem suyu ne maksatla içilirse, ona şifadır.
(İHYÂU’ULÛMİ’D – DİN CİLT: I S: 735)
HAC BAYRAMI (KURBAN BAYRAMI)
Kurban bayramı değil.. Hac Bayramı!.. Hacca gidenlerin
bayramı. Biz de onların bu sevincine mutluluğuna iştirak
ediyor, onlar bayram ettiği için bizde bayram ediyoruz.
Ve de şükür olarak kurban kesip, onların etini de
kendimize hiçbir parça ayırmadan olduğu gibi ihtiyaç
sahiplerine,yoksullara , yetimlerde, fakirlere
dağıtıyoruz..
Bu, zahirde kesilen kurban!..
Bir de manevi kurban var!..
Genelde klasik anlatımda;
“Nefsini kurban etmek”
ten söz ederler.
“Nefsini kurban et Allah yolunda!..”
derler.
Kendine ait olarak kabul ettiğin bedenin, istek, arzu ve
zevklerinden arın, bedenini kurban et!.
Fikri anlatılmak istenmektedir.
Doğal yaşamı için gerekli olanları verip; onun ötesi
şeylerden bedeni frenlemektir. Yani tabiatı kontrol
altına almaktır.
Bedenin doğasını, tabiatını kontrol altına almak!.
Bedenini kurban etmek.
Daha önemlisi; Allah’tan ayrı olarak var kabul ettiğin
“ben”
liğinin gerçekte hiç var olmadığını idrak etme suretiyle
“benlik”
kavramını kurban etmek. Elbette ki bu daha da zoru!.
Bu durumda kurbanın üç derecesi çıktı ortaya!
1.
Zahirdeki kurban
2.
Tabiatın, yani bedenin istek ve arzularını kurban.
3. Allah’tan ayrı saydığın, ayrı bir varlık olarak
düşündüğün
“ben”
kavramını kurban
İşte bu üç kurbanı kesebilen sıratı geçmiş, cehennemden
kurtulmuş, cennet hayatında vuslata ermiş olur.
(3)
Kevser Suresi’nin en önemli olan ikinci ayetinin
mealinde “Rabb’in için namazı gerçekleştir ve kurban
kes/ ya da kıyamda ellerini bağla” ifadesi dikkât
çekicidir.
Kurban kes uyarısını sadece zahiri mana ile kısıtlamayıp
kurban edilmesi gereken şeyin, bireyin izafi benliği
olduğuna dikkât çekelim. Bu nokta da Allah için istek ve
arzulardan vazgeçilmesi, arınmak suretiyle birimsel
varlığın terki isteniyor. Kıyam da da bireyin müstakil
bir varlığının olmadığı, Kayyumiyet sıfatı gereği
varlığını Allah’tan aldığı, yani Allah’ın varlığı ile
kaim bir varlık olduğu müşahedesi var. Ellerin bağlanışı
ise bu idrakın sabitleşmesi, yoğunlaşması anlamına
geliyor.
Belki kurban kesme ya da kıyamda ellerin bağlanması
arasında ilk etapta bir irtibat kurulamayabilir. Ancak,
arada son derece güçlü bir müşahade ile böyle olması
gerektiği kabul edilmekte ve her iki kavramın getirisi,
sonuç itibariyle Allah’a yakiyn elde etmeye
dayanmaktadır. Bu arada, bazı ulemanın çelişkili bir
biçimde ellerin boyun arkasından bağlanması şeklindeki
görüşleri pek geçerlilik kazanmamakta ve asıl işaret
edilenin namazdaki normal bağlantı olduğu
anlaşılmaktadır.
(4)
Allah’a yakın olmak, yakınlaşmak, Allah’ın emirlerine
teslim olmak için, koyun, keçi, sığır ve deve cinsinden
dini hükümlere uygun olarak Kurban Bayramının ilk üç
gününde kesilen hayvanlara kurban denir. Kurban kesmek
zengin olan her Müslüman’a vacip olan bir ibadettir.
Kurban Bayramı Zilhiccenin 10. günü başlayıp dört gün
sürer. Kurban kesimi bayramının ilk üç günü yapılır.
Allah’a yakınlaşma vesilesi olarak kesilen kurbanın
etinin bir kısmı ihtiyaç sahiplerine, bir kısmı
yakınlara, bir kısmı da aile fertlerine ayrılır.
Kurbanın hiçbir kısmı ticari amaçlı kullanılamaz. Fakat
kurbanın kelle deri bağırsak ve bacak gibi uzuvları
hayır kurumlarına bağışlanarak hayır için
kullanılabilir.
Kurban, belirli bir hayvanı, belirli bir vakitte ibadet
niyetiyle kesmektir. Belirli bir hayvandan: “ Koyun,
keçi, sığır ve deve gibi kurban edilmesi dinen caiz olan
hayvanlar “ kast olunmaktadır. Belirli vakit ise Kurban
Bayramı günleridir.
(5)
Kurban:
Sözlükte; yaklaşmak anlamına gelen kurban, Allah’a
yaklaşmayı, Allah yolunda malların feda edilebileceğini,
Allah’a teslimiyeti ve şükrü ifade eder.
Terim olarak ise: Muayyen bir vakitte, muayyen bir
hayvanı ibadet maksadıyla usulüne uygun olarak kesme.
Kurban, hicretin ikinci yılında meşru kılınmıştır.
(6)
;
HAC BAYRAMI (KURBAN BAYRAMI) İLE İLGİLİ İSLAM
ALİMLERİNİN ESERLERİNDEN ALINAN BAZI HADİS-İ ŞERİFLER
Allah katında günlerin en büyüğü
kurban
günüdür. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 728)
Kurbanlarınıza iyi davranınız; zira onlar kıyamet günü
sizin binekleriniz olacaktır. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 729)
Kurban
kesiniz kurbanlarınızı süsleyiniz. Bir kimse kurbanını
tuttuktan sonra kıbleye doğru yatırır ise.. onun kanı ve
tüyleri, kendisi için taa.. kıyamete kadar bir kale
olur.
Kurban
kesilip de kanı yere damladığı zaman, onu kesen yüce
Allah’ın korumasına girer. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 730)
Üç şey vardır ki, bunlar bana farzdır; ama bunlar sizin
için nafiledir:
Kurban
kesmek, vitir namazı kılmak, sabah namazının iki rekat
sünneti. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 732)
Hak Taala’nın en sevdiği şey,
kurban
kesme gününde kişinin, kurban keserek kan akıtmasıdır.
Kıyamet gününde bu kurban boynuzlarıyla, yün ve
kıllarıyla, tırnaklarıyla mahşer yerine gelir. Bu
kurbanın kanı akmadan önce Allah’ın tahsis buyurduğu bir
yere akar (yani Allah katına yükselir). Binaenaleyh
gönül rızasıyla kurbanlarınızı kesiniz. ( EL - ‘UHÛDÜ’L
– KÜBRA S: 257 )
Kurbanların en hayırlısı boynuzlu koçtur. (İHYÂU’ULÛMİ’D
– DİN CİLT: I S: 732)
Müjdeler olsun! Kurbanın derisindeki her tüy sayısınca
size sevap, kanının her damlası kadar mükâfât vardır.
(İHYÂU’ULÛMİ’D – DİN CİLT: I S: 742)
Kurban
kesecek kimse, Zilhicce ayı girince kur-banın tüyünden
ve tırnağından bir şey kesmemelidir. (İHYÂU’ULÛMİ’D –
DİN CİLT: I S: 552)
Kurbanlarınıza iyi bakın, zirâ onlar kıyâmet günü
binitlerinizdir. (İHYÂU’ULÛMİ’D – DİN CİLT: I S: 756)
Teşrik günleri yeme içme ve zikir günleridir. (İBN KESİR
CİLT III/ S.801)
Ebu Hureyre’den rivayet edilir;
Allah Resulu buyurdular;
Kim, Bayram gecesini, o günün şuuruna ererek ihya
ederse, kalplerin öldüğü gün onun kalbi ölmez.(İLAHİ
NİZAM S; 689)
Kurban
bayram günü Cenab-ı Hakk’a koyun kanı akıtmaktan daha
büyük bir ibadet yoktur. Daha kan tere düşmeden evvel
Cenab-ı Hakk’ın yanında sevabı hazırlanıyor. Kurbanınızı
seve seve kesiniz. Zira sırat köprüsünde size yardımı
olacak, sizinle birlikte cennete gidecektir. (İLAHİ
EMİRLER S; 356)
İnsan kurbanını seve seve güzel bir itikat ile kesecek
olursa, cehennemden kendisine perde olur. Allah ona
cehennem yüzü göstermez. (İLAHİ EMİRLER S; 356)
Hali vakti yerinde olup da kurban kesmeyenler, bizim
camimize gelmesin. (İLAHİ EMİRLER S; 357)
Bir insan kurban derisine tenezzül eder de satar sa,
Allah Taala kestiği kurbanı kabul etmez. (İLAHİ EMİRLER
S; 357)
Bayramlarınızı
tekbirler
ile şenlendiriniz. (KİMYA-YI SAADET S;608)
Bayram gecesi, Allah Taala oruç tutanların ecrini bol
bol ihsan eyler. Bayram sabahı olunca Allah Taala
meleklerine yer yüzüne inmeleri için emir verir.
Yeryüzüne indikleri zaman, sokak ağızlarını, yolların
birleştiği yerleri tutarlar. Oralarda, insanlar ve
cinler hariç; hemen bütün yaratılmışların duyacağı
şekilde şöyle seslenirler:
“-Ey Muhammed ümmeti, Rabbınıza geliniz. Az kabul
buyurup çok ihsan edecektir. Günahları da
bağışlanacaktır.
O kullar namaz gahtan çıkıp dua ettikten sonra; Allah
Taala onların yerine gelmeyen hiçbir ihtiyaçlarını geri
bırakmaz. Ne dilek dilerlerse kabul edilir.
Bağışlanmayan günahları kalmaz. Böylece, bağışlanmış
olarak, evlerine dönerler. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 630)
Bir kimse kıldığımız namazı kılar da, sonra
kurbanını
keser ise, kestiği kurbanda isabet etmiş olur. Şayet bir
kimse, namazdan evvel kurbanını keser ise, o et
koyunudur. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S;734)
HAC BAYRAMI (KURBAN BAYRAMI) GECESİ NAMAZI
İki rekat olup anlatılacağı gibi kılınır. Kılınan bu
namazın her rekatında:
- On beş kere
Fatiha suresi
okunur. (1. Sure..)
- On beş kere
İhlas suresi
okunur. (112. Sure..)
- On beş kere
Felak suresi
okunur. (113. Sure..)
- On beş kere
Nas suresi
okunur. (114. Sure..)
Namazdan selamla çıktıktan sonra, üç kere
Ayet-ül Kürsiyi
okur. (Bakara suresi, 255 ayeti)
Sonra on beş kere istiğfar ederek, Yüce Allah’tan
günahlarının bağışlanmasını diler.
Bundan sonra, dünya ve ahrete dair ne gibi bir dilekleri
var ise dilemelidir. GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 731)
(1) (YEDİ HADİS İMAMININ İTTİFAK ETTİKLERİ
HADİSLER S: 529)
(2) (AHMET FEVZİ YÜKSEL “HAC YOLUNDA” YAZISINDAN
ALINTIDIR.)
(3) (AHMED HULUSİ “CUMA SOHBETLER” S; 9-10-11)
(4) (AHMET
FEVZİ YÜKSEL “KEVSER SURESİ” YAZISINDAN ALINTIDIR.)
(5) (SUFİZM VE İNSAN SİTESİ “ KURBAN” YAZISINDAN
ALINTIDIR.)
(6) YEDİ HADİS İMAMININ İTTİFAK ETTİKLERİ HADİSLER S:
975)
MUHARREM AYI (AŞURE GÜNÜ)
MUHARREM AYI (AŞURE GÜNÜ) İLE İLGİLİ İSLAM ALİMLERİNİN
ESERLERİNDEN ALINAN BAZI HADİS-İ ŞERİFLER
Aşure
günü oruç tutan bir kimsenin, bir senelik suç ve
kabahatleri affolur. ( EL - ‘UHÛDÜ’L – KÜBRA S: 227 )
Kim
aşure
günü aile efradına genişlik verirse, Allah’da bütün sene
boyunca ona genişlik verir. (İLAHİ NİZAM S; 693)
Aşure
günü yapılan iyiliğin sevabı bire yetmiş bin’dir. (İLAHİ
NİZAM S; 693)
Bir kimse, Muharrem
ayında bir gün oruç tutar ise, onun için her güne otuz
günlük oruç sevabı vardır. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 747)
Bir kimse aşure
günü bir yetimin başını okşar ise, o yetimin başındaki
tüylerin sayısı kadar o kimsenin cennette derecesini
arttırır. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 748)
Bir kimse,
aşure
gecesi, oruçlu bir mü’mine iftar ziyafeti verir ise,
Muhammed ümmetinin tümüne iftar ziyafeti vermiş ve
hepsinin karnını doyurmuş gibi olur. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN
S; 748)
Allah Taala semaları
aşure
günü yarattı.
Denizleri aşure
günü yarattı.
Kalemi aşure
günü yarattı.
Levhü
aşure
günü yarattı.
Adem Aleyhisselamı,
aşure günü yarattı. Adem Aleyhisselamı
aşure günü
cennete koydu.
İbrahim Aleyhisselam, aşure günü doğdu. Allah Taala onu
aşure günü
ateşten kurtardı. Oğluna kurban fedaisini
aşure günü
yolladı.
Firavun, aşure
günü suda boğuldu.
Allah Taala , Eyyüb Aleyhisselamı hastalık belasından
aşure günü
kurtardı.
Allah Taala, Adem Aleyhisselamın tövbesini
aşure
günü kabul buyurdu.
Allah Taala, Davud Aleyhisselamın günahını
aşure günü bağışladı.
İsa Aleyhisselam aşure
günü doğdu.
Kıyamette aşure
günü kopacaktır. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 748)
Bir kimse, aşure
günü boy abdesti alır ise, Ölüm hastalığı hariç hiç
hasta olmaz. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 749)
Bir kimse, aşure
günü gözlerine sürme çeker ise, sene boyunca göz ağrısı
görmez. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 750)
Bir kimse, aşure
günü bir hastayı ziyaret eder ise, Adem’in oğlunu
ziyaret etmiş kadar sevap alır. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S;
750)
Aşure
günü, birine bir içimlik su veren kimse, göz açıp
kapayacak kadar zaman dahi, Allah’a asi olmamış gibi
olur. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 750)
Aşure
günü verilen bir dirhemlik sadakaya, yedi yüz bin dirhem
gibi sevap verilir. (KİMYA-YI SAADET S;614)
AŞURE GÜNÜ KILINACAK NAMAZ
Ebu Hureyre (r.a.) gelen rivayette:
Dört rekat olup, her iki rekatta selam verilir.
Her rekatta bir kere
Fatiha
suresi
okunur.
Her rekatta bir
Zilzal
suresi
okunur. (99.suredir.)
Her rekatta bir kere
Kafirun
suresi
okunur. (109.suredir.)
Her rekatta bir kere
İhlas
suresi
okunur. (112.suredir.)
Namaz bittikten sonra da, Resulullah (s.a.v.) efendimize
yetmiş kere salavat okunur. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S; 750)
Bir kimse,
aşure
gecesini ihya eder de; gündüzünü dahi oruçlu geçirir
ise, ölüm acısını anlamadan ölür. (GÜNYET’ÜT-TALİBİN S;
750)
(Oruç tutmak için)
Ramazandan
sonra en makbul ay
Muharrem
ayıdır. (İhya C.1 S.669) |