Ayetler ve Mealleri - 4

 

Kim  Allah'ı   bırakıp   da,   şeytanı   velî,   hami,   dost   edinirse,   o   kesinlikle zarara girer.

Yeidühüm ve yümenniyhim vemâ yeıdühümüş şeytânu illâ ğurûra. (4/120)
Şeytan  onları   boş  vaadlerle   hırs   sahibi  yapar..   Onun   bütün   vaadleri   hep onları aldatmak içindir.

.... bikülli şey'in muhît. (4/126)
Her şeyi, Kendisi olarak ihata eder

.... ve mâ tef'alû min hayrin feinnellâhe kâne bihî alîma. (4/127)
Hayır olarak işlediğiniz her şeyi Allah bilir.

.... ve uhdiretil enfüsüşşühha.... (4/128
Nefisler kıskançlığa hazırdır.

Ve len testetîû en ta'dilû beynen nisâi ve lev harastüm felâ temîlû küllelmeyli fetezerûhâ kelmuallekati.... (4/129)
Ne kadar gayret ederseniz edin kadınlar arasında adalete güç yetiremezsiniz. 
Binaenaleyh birine büsbütün meyledip diğerini askıya alınmış gibi bırakmayın.

Ve lillâhi mâ fiyssemâvâti ve mâ fiyl'ard, ve kefâ billâhi vekiyla. (4/132)
Semalarda ve yerde olanlar Allahındır. Vekil olarak Allah kâfidir.

Ya eyyuhelleziyne âmenû, Âminû Billâhi... (4/136)
Ey iman edenler, iman edin "B" harfindeki anlam itibariyle ALLAH'a...

.... izâ semi'tum âyâtillâhi yükferu bihâ ve yüstehzeü bihâ felâ tak'udû meahüm hattâ yehûdû fiy hadiysin ğayrih.... (4/140)
Allah'ın ayetlerinin inkâr edildiğini yahut onlarla alay edildiğini duyduğunuz zaman, onlar bundan başka bir söze geçinceye kadar kâfirlerle berabar oturmayın!..

İnnelmünâfikıyne...    ....velâ yezkürûnallâhe illâ kaliyla. (4/142)
Münafıklar, Allah'ı  pek az zikrederler...

Ya eyyuhelleziyne âmenû lâ tettehizul kâfiriyne evliyâe min dûnilmü'miniyn.... (4/144)
Ey iman  edenler,    'minleri  bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin!..

Feemmelleziyne âmenû  B’illâhi Va'tesamû Bihî feseyudhılühüm fî rahmetin minhu ve fadlin ve yehdîhim ileyhi sırâtan müstakıyma. (4/175)
-B-nin sır anlamıyla Allah'a iman eden ve O'na bağlanıp O'nunla korunanları rahmetine ve fazlına erdirir, sıratı mustakıyme hidayet eder...

M Â İ D E

.... elyevme ekmeltü leküm dîneküm  ve  etmemtü  aleyküm ni’metî ve radîtü lekümül islâme dînâ. (5/3)
Bugün  size dininizi ikmal  ettim  .   Üzerinize nimetimi tamamladım.. Ve,  sizin için din olarak islâm'a razı oldum    (seçtim, beğendim). ....

y a h l ü k u   m â   y e ş â’...(5 / 17)
dilediğini yaratır...

.... yağfiru limen yeşâu  ve yuazzibu men yeşâ’.... (5/18)    
O, dilediğini  bağışlar ve dilediğine  azab verir..

Vetlu aleyhim nebeebney Âdeme bilhakk.  iz karrebâ kurbânen fetükubbile min ehadihimâ ve lem yutekabbel minel âhar, kâle leaktülenneke kâle innemâ yetekabellullâhu minel muttekiyn. (5/27)
Onlara, Adem'in iki oğlunun haberini doğru olarak anlat!. Hani birer kurban takdim etmişlerdi de, birisinden kabul edilmiş diğerinden ise kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen ötekine, " Seni öldüreceğim" dedi. Diğeri de. "Allah, ancak takva sahiplerinden kabul eder..." dedi.

.... ve men lem yahküm bimâ enzelallâhü feülâike hümül fâsikûn. (5/47)
.. Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse, işte onlar, fasıklardır.

.... ve lev şâellâhü lecealeküm ümmeten vâhideten.... (5/48)
Allah isteseydi, sizi bir tek ümmet yapardı.

.... zâlike fadlullâhi yu'tîhi men yeşâ'.... (5/54)
Bu, Allah'ın bir fazlıdır ki, dilediğine verir.

.... bel yedâhü mebsûtatâni yünfiku keyfe yeşâ'... (5/64)
Hayır, Allah'ın eli açıktır. Dilediği gibi infak eder.

.... belliğ mâ ünzile ileyke min rabbike....  (5/67)
Rabbin tarafından sana inzal olunanı tebliğ et!..

.... innehu men yüşrik billâhi fekad harremallâhü aleyhil cennete.... (5/72)
Allah'a şirk koşan kimseye Allah, Cennet'i   haram kılmıştır.

.... yekûlûne rabbenâ âmennâ fektubnâ meaşşâhidiyn. (5/83)
Derler ki: "Rabbimiz, iman ettik, bizi şahitlerle birlikte yaz."

Vemâ  lenâ  lâ nü'minu billâhi ve mâ câenâ  minel hakkı ve natmeu en yudhılenâ rabbünâ meal kavmissâlihîn. (5/84)
Bize ne oldu ki, Allah'a ve bize hak olarak gelen şeye iman etmeyelim. Ve, Rabbimizin bizi salih olan kavim arasına sokmasını ümit etmeyeliml..

İnnemâ yuriydüş şeytânü en yûkia beynekümül adâvete vel'bağdâe fil hamri vel meysiri ve yesuddeküm an zikrillâhi ve anissalâti fehel entüm müntehün. (5/91)
Şeytan, içki ve kumar yoluyla ancak, aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah'ı zikretmekten ve namazdan engellemek ister. Artık bunları sona erdirir misiniz!..

Mâ alerrasûli illel belağ....  (5/99)
Rasul'e düşen, ancak tebliğdir.

.... rabbenâ enzil aleynâ mâideten minessemâi tekûnü lenâîden lievvelinâ ve âhirinâ ve âyeten minke verzuknâ ve ente hayrur'râzikiyn. (5/114)
Meryem oğlu İsa: "Rabbimiz, bize sema'dan bir sofra indir ki, bizim için geçmiş ve geleceğimiz için bayram ve senden bir âyet olsun. Bizi rızıklandır. Sen rızık verenlerin en hayırlısısın!.."

E N' A M

Hüvelleziy: halekaküm min tıynin sümme kadâ ecelâ.... (6/2)
Sizi çamurdan yaratan, sonra ecelinizi takdir eden O'dur.

.... elleziyne hasirû enfüsehüm fehüm lâ yu'minûn.  (6/12)
Nefs'lerini ziyana sokanlardır ki, iman etmezler..

Ve in yemseskellâhü bidurrin felâ kâşife lehû illâ hu.  Ve in yemseske bihayrin fehüve âlâ külli şey'in Kadiyr. (6/17)
Eğer Allah, seni bir zarara uğratırsa, onu kendisinden başka giderecek yoktur. Ve eğer, sana bir hayır verirse, (bunu da geri alacak yoktur) şüphesiz O, her şeye "Kâdir"dir...

Ve hüvel kâhiru fevka ibâdihi.... (6/18)
O, bütün kulları üzerine "Kâhir"dir.

Ünzur keyfe kezebû âlâ enfüsihim ve dalle anhüm m kânû yefterûn. (6/24)
Gör ki,  nefsleri hakkında nasıl yalan söylediler. Ve (tanrı diye)  uydurdukları şeyler, kendilerinden nasıl kaybolup gitti.

ve   cealnâ   âlâ   kulûbihim   ekinneten   an   yefkahûhu   ve      âzânihim   vakrâ.... (6/25)
Kur'anı anlamalarına engel olmak için kalplerine perde ve kulaklarına sağırlık koyduk.

Velev terâ iz vükıfû alennâri fekâlû yâleytenâ nüreddü velâ nükezzibe biâyâti rabbinâ ve nekûne minel mü'miniyn. (6/27)
Onlar, cehennem üzerinde durduruldukları zaman görsen!.. "Keşke dünyaya geri dönsek, rabbimizin bildirdiği gerçekleri yalanlamaz ve inananlardan olurduk" derler.

Velev terâ iz vükifû alâ rabbihim. Kâle eleyse hâzâ bilhakk, kâlû belâ ve rabbinâ, kâle fezûkul azâbe bimâ küntüm tekfürûn. (6/30)
Onları rableri huzurunda durdukları zaman görsen.. Allah, bu (yeniden ba's olma) hak değil miymiş?.. buyurur. Onlar da "Rabbimize yemin olsun ki evet, gerçek bu imiş!" derler. Allah:"Öyle ise gerçeği örtmenizin karşılığı olarak azabı tadın!.." buyurur..

Ve melhayâtüd dünyâ illâ leibun ve lehv.... efelâ ta'kilûn. (6/32)
Dünya hayatı, oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir.... Halâ akletmeyecek misiniz?...

İnnemâ yestecîybülleziyne yesmeûn.... (6/36)
Ancak, seni duyanlar icabet eder!...

Vemâ min dâbbetin fil arzı velâ tâirin yetiyru bicenâhayhi illâ ümemün emsâlüküm. (6/38)
Yerde hareket eden hiç bir hayvan ve iki kanadıyla uçar hiç bir kuş yoktur ki , sizin emsaliniz ümmetler olmasın.

Men  yeşâillâhü yudlilhu ve men yeşa’ yec'alhu alâ sırâtın müstekiym.  (6/39)
Allah   istediğini  şaşırtır,  istediğini  de doğru yol  üstünde tutar.

..kul hel yesteviyl a’mâ  velbasiyr, efelâ tetefekkerûn. (6/50)
De  ki:   "Hiç  görenle  görmeyen  bir  olur  mu?.  Tefekkür etmez  misiniz?.."

…lâ ettebiu   ehvâeküm  kad daleltü izen vemâ ene minel mühtediyn. (6/56)
Ben   sizin   hevanıza   tabi   olmam.   Eğer   tabi   olursam   dalâlete   düşmüş   ve hidayete ermemişlerden olurum..

Ve   zerilleziynettehazû   diynehüm   leiben   ve   lehven   ve   ğarrethümül   hayâtüd dünyâ ....(6/70)
Dinlerini  bir oyuncak ve  bir  eğlence  edinen  ve  dünya  hayatının   aldattığı kimseleri bırak!..

inniy veccehtü vechiye lilleziy fetares semâvâti vel arda haniyfen vemâ ene minel müşrikiyn. (6/79)
Ben   Hanif   olarak   vechimi,   O   Vech'e   döndürdüm   ki,   semaların   ve   arzın FÂTIRI'dır... Ve ben, müşriklerden değilim!..

.... nerfeu derecâtin men neşâ' (6/83)
Dilediğimizin derecelerini yükseltirizl..

Vemâ kaderullâhe hakka kadrihî... Kulillâhü sümme zerhüm .... (6/91)
Allah'ı hakkıyla takdir edemediler... ALLAH de, ötesini bırak!.

Ve hüvelleziy ceale lekümün nücûme litehtedû.... (6/97)
Ve, onlarla hidayete ulaşırsınız diye yıldızları var kıldı.

Ve cealû lillâhi şürekâel cinne ve halakahüm.... (6/100)
Cinleri Allah'a ortak koştular.. Oysa ki, onları Allah yaratmıştı..

Ve hüve âlâ külli şey'in Vekiyl. (6/102)
O, her şeye vekildir...

Lâ tüdrikühül ebsâr ve hüve yüdrikül ebsâr..,. (6/103)
Gözler O'nu idrak edemez; fakat O, görüşleri idraktadır.

ittebi' mâ   ûhiye   ileyke   min   rabbik      ilâhe   illâ   HU,   ve   a'rıd   anil   müşrikiyn. (6/106)
Rabbinden     sana    vahyolunana    tabî    ol!..ilâh     yoktur,     sadece     O...     Ve, müşriklerden yüz çevir!..

Velev şâellâhü mâ eşraku, vemâ cealnâke aleyhim hafîza. Vemâ ente aleyhim bivekiyl. (6/107)
Eğer   Allah   dilemiş   olsaydı,   onlar   Allah'a   şirk   koşmazlardı.   Ve   biz   seni onların üzerine bir bekçi kılmadık, Sen onların üzerine vekil de değilsin.

Kezâlike zeyyennâ likülli ümmetin amelehüm... (6/108)
Biz böylece,  her ümmete kendi yaptıklarını hoş gösterdik....

liyü'minû illâ en yeşâellâhü ve lâkinne ekserehüm yechelûn. (6/111)
Ancak,     Allah'ın     dilediği     kimseler     iman     edebilir..     Fakat,     insanların çoğunluğu bundan habersizdir.

Ve    in    tuti'    eksere    men  fil ardı    yudıllûke    an    sebiylillah    in    yettebiûne illâzzanne...  (6/116)
Yeryüzünde   bulunanların   çoğuna   uyacak   olursan,   seni   Allah'ın   yolundan saptırırlar. Çünkü onlar, ancak zanna tabi olurlar.

...Kezâlike züyyine lilkâfiriyne mâ kânû ya'melûn. (6/122)
Kâfirlere yaptıkları işler süslü göründü..

Femen yuridillâhü en yehdîyehü yeşrah sadrehu lilislam . Ve men yurid en yudillehû yec'al sadrehû dayyikan harecen keenemâ yassa'adu fiyssemâ'... (6/125)
Allah,  hidayetini dilediği kimsenin göğsünü islâm'a açar.  Dalâlete düşürmek istediğinin kalbini de sema'ya yükseliyomuş gibi daraltır.

.... ya ma'şerelcinni kadisteksertüm  minel'ins....  (6/128)
Ey cin topluluğu, insanların ekseriyetini hükmünüz altına aldınız..

   ma'şerel   cinni   vel   insi   elem   ye'tiküm   rusülün   minküm   yekussûne   aleyküm âyâtî   ve   yünzirûnekum   likâe   yevmiküm   hâzâ,   kâlû,   şehidnâ   alâ   enfüsinâ   vs ğarrathümül   hayâtüddünyâ   ve   şehidû   alâ   enfüsihim   ennehüm    Kânû    kâfiriyn. (6/130)
(Hesap gününde) Ey cin ve insan topluluğu içinizden size âyetlerimi anlatan ve, bu günle karşılaşacağınıza dair sizi uyaran resuller gelmedi mi?. Derler ki : "Kendi aleyhimize şahitlik ederiz." Dünya hayatı onları aldattı (da bu hale düştüler) ve gerçeği örttüklerine dair kendi aleyhlerine şahitlik ettiler.

Ve li  küllin derecâtün mimmâ amilû.... (6/132)
Herkes için amellerine göre dereceler vardır.

.... lâ nükellifü nefsen illâ vüs'ahâ.... zâliküm vessâküm bihî lealleküm tezekkerûn. (6/152)
Biz bir kimseye gücünün yettiğinden başkasını teklif etmeyiz... işte Allah, iyi düşünesiniz diye emretti..

Kul inne salâtiy ve nusukiy ve mahyâye ve memâtiy lillâhi rabbil alemiyn. (6/162)
De   ki:   "şüphesiz   namazım,   ibadetlerim   (kurbanlarım),   hayat   va   mematım alemlerin rabbı olan Allah içindir."

Lâ şeriyke leh, ve bizâlike ümirtü ve ene evvelül'müslimiyn. (6/163)
O'nun şeriki yoktur ve bununla emrolundum. Ben müslümanların evveliyim.

A’R A F

Ve   lekad   halaknâküm   sümme   savvernâküm   sümme   kulnâ   lilmelâiketis cüdû liâdeme, fesecedû illâ iblis.... (7/11)
Andolsun,   sizi  yarattık,   sonra   şekillendirdik   ( özelliklerle   bezedik)  sonra da meleklere: "secde edin Âdem'e" dedik. Secde ettiler, sadece İblis etmedi.

Kâle    meneake ellâ  tescüde iz  emertük.   Kâle  ene  hayrun  minhu,  halakteni min nârin ve halaktehû min tıyn. (7/12)
Buyurdu:  "Sana emrettiğimde secde etmene ne engel oldu?.." Dedi ki: "Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten (ışınsal kökenli olarak) yarattın"

Kâle   fehbıt   minhâ   femâ    yekûnü    leke   en   tetekebbere   fiyha,   fahruc   inneke minassağıriyn.  (7/13)
Buyurdu: "Oradan ini. Kendini büyük görmek orada yakışmaz. Çık!..  Çünkü, sen küçülenlerdensin!.."

Kâle enzirniy ilâ yevmi yub'asûn. (7/14)
Hiç olmazsa ba's gününe kadar bana mühlet ver.

Kâle, fe bimâ ağveyteniy le ak'udenne lehüm sırâtekel müstakıym.  (7/16)
iblis  dedi:  "Bana yolumu  şaşırtmana karşılık,  and  içerim  ki,   ben  de onların doğru yolları üzerine oturacağım. (Böylelikle yollarını kesip saptıracağım)

Sümme  leâtiyennehüm  min  beyni  eydîhim   ve  min  halfihim  ve    an  eymânihim ve an şemâilihim  velâ tecidu ekserehüm şâkiriyn.  (7/17)
Sonra,   elbette   onların   önlerinden,   arkalarından,   sağlarından,   sollarından sokulacağım.. Ve sen, onlardan çoğunu şükreder bulmayacaksın!..

Velâ takrebâ hâzihîşşecerate fetekûnâ minez zâlimiyn. (7/19)
Şu ağaca yaklaşmayın, sonra zalimlerden olursunuz.

Fevesvese     lehümeşşeytânü     liyübdiye     lehümâ          vûriye     anhümâ     min sev'âtihimâ. (7/20)
Şeytan,    onların    gizli     bırakılmış    yerlerini    kendilerine    göstermek    için vesvese verdi.

Fevesvese lehümeşşeytan..  Ve  kâsemehümâ  inniy  lekümâ  le  minen  nâsihiyn. fedellâhümâ biğurûr. (7/ 20..- 21 - 22)
Şeytan      onlara   (Adem-Havva'ya)   vesvese   verdi..   Ben   size   (dost   olarak) nasihat veriyorum diye, yeminler etti.. Gururlarını okşayarak onları aldattı.

Fedellâhümâ  biğurûr....  (7/22) 
Onları, gurularını okşayarak aldattı.

Kâle, rabbenâ zalemnâ enfüsenâ ve in lem tağfirlenâ ve terhamnâ lenekûnenne minelhâsiriyn. (7/23)
Dediler ki: "Rabbimiz, nefslerimize zulmettik. Eğer bize mağfiret etmez ve rahmetini esirger isen mutlaka ziyan edenlerden oluruz.."

Kâlehbitû ba'duküm liba'din adüvvün, ve leküm filardı müstekkarrun ve metâun ilâ hiyn. (7/24)
Biribirinize düşman olarak inin!.. Sizin için yeryüzünde bir vakte kadar yerleşme ve faydalanma vardır..

....  innehû yerâküm hüve ve kabiylühü min haysü lâ terevnehüm.... (7/27)
O (şeytan) ve yandaşları,  sizin  onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler.

Ferîkan    hedâ    ve    ferîkan    hakka    aleyhimüd dalâleh .   İnnehümüt  tehazüşşeyâtîne evliyâe min dunillâhi ve yahsabûne ennehüm muhtedûn.....  (7/30)
Allah, bir kısmını hidayet buyurdu, bir kısmına da sapıklık hak oldu. Onlar, Allah'ı bırakıp şeytanı velî, dost edindiler.. Böyle iken, kendilerinin hidayet üzere olduklarını zannediyorlar.

  benî âdeme....  külû veşrabû velâ tüsrifû....  (7/31)
Ey Âdemouğulları, yiyin  için fakat,  israf etmeyin!..

Ve li külli ümmetin ecel, feizâ câe ecelühüm lâ yeste'hirûne sâaten velâ yetakdimûn. (7/34)
Her ümmet için (takdirle) belirlenmiş bir ecel vardır. Ecelleri geldiğinde ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler.

.... ülâike yenâlühüm nasîbühüm minel kitâb.... (7/37)
Onlar, Kitab'daki (Levh-i Mahfuz) nasiblerine nail olurlar.

.... ve alel a'râfi ricâlün ya'rifûne küllen bisîmâhüm.... (7/46)
A'raf üzerinde bir takım rical vardır ki, hepsini simalarından bilirler.

08/01/2002

Ön sayfa